Değerli Dostlar;
Bu ay izninizle biraz “tehlikeli sularda” yüzelim diyorum.
İlk kez bir yazının başlığını belirlemekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Kapsam o kadar geniş ki; ne desem noksan, yarım, yetersiz, temayı kucaklamaktan uzak kalacaktı, tabi kaldı da.
Bilhassa son birkaç yıldır insanımızdaki tahammülsüzlüğün, saygısızlığın, olaylar karşısındaki aşırı tepkisinin mutlaka farkındasınızdır. Aslında incir çekirdeğini dahi doldurmayan basit nedenlerle sonu ölümle olmasa da, ciddi ölçüde yaralanmalarla sonuçlanan kavgalardan birine mutlaka tanıklık etmişsinizdir.
Hakimin “neden yaptın?” sorusuna verilen cevaplardan birkaç örnek; “ yol vermedi, yan baktı, omuz attı, yanımdakine baktı, sıramı kaptı”
Değerli Dostlar;
Bu ayki sohbetimizin konusunu, insan psikolojisinde akıl almaz dengesizliklere neden olan ve sonucu birden fazla etkene dayalı ruh çalkantılarının nedenine tek bir açıdan bakmak oluşturuyor.
Niçin tek bir boyuttan, çünkü tatmin olmak denen yelpaze o kadar geniş ki, ne sayfam, ne de bu konudaki bilgi birikimim yeterli onu bir yazıda ve bir sütunda toparlayabilmem için. Demiştim ya benimki okuduklarım ve yaşadıklarımdan edindiklerimin paylaşımı sadece.
İstediği bir şeye ulaşamamak, hoşnut olamamak, rahatlayamamak ve doyurulamamak olarak ta ifade edilen, tatminsizliğin cinsel boyutuna dokunmaya, içine girmeye, elleyip dillemeye, çalışacağız izninizle.
“Mutlu bir yaşam sürmenin olmazsa olmazları” desem? Para, sağlık, sevgi, saygı, paylaşma, sadakat v.b. olarak sürüp gidecek cevaplar. Evet hepsi doğruların içinde, ancak bir şey eksikse, tümünün hiçbir yeterliliği de, anlamı da yok.
Sorunun kanımca cevabı; sağlıklı ve sürdürülebilir bir cinsel birliktelik. Ruhu zenginleştiren kavramları, bedeni zenginleştirenlerle birlikte bir potada “birleştiremedikten” sonra, gerçek anlamda bir mutluluk, ancak masallara konu olan ilişkilerde mevcut.
Evli iseniz bir ölçüde şanslısınız, bu işi “kör topal” da olsa çözmüş sayılırsınız. Zaten bahse konu olan da sizler değilsiniz.
Kentte yaşıyorsanız işiniz bir bakıma daha kolay. Çünkü devlet bu konuda evlerin “en genelinde” sizlere “hizmet” sunabiliyor. Bekar iseniz ve evlenmeye ekonomik gücünüz yoksa, adına ister tavlamak, ister kandırmak denen beceriniz ve yüzünüze bakılır bir haliniz de yoksa, hele bir de kırsalda yaşıyorsanız o zaman hep yandınız.
Aziz Nesin Usta’nın bu konuda ibretlik bir öyküsü vardır. Usta, “Anadolu Erkeğinin İlk Kadını, NALLI KIZ” da, kırsalda yaşayanların bu işe nasıl “çözüm” bulduğunu en dramatik boyutuyla ortaya döker. Ve halen Anadolu’nun birçok yerleşiminde, yüksek orandaki bir erkek nüfusu maalesef bu sorunu “ at, eşek ve köpek” gibi hayvanlarla ilk kez “milli” olarak çözme çaresizliği içindedir.
Bu koşullarda, halen annesinin “sunduğu” “sen benim karnımdan çıktın” kadar biyolojik ve cinsel bilgisi olan birinin, “çocuğu koyma yeri” olarak ta, kadının cinsel organı yerine “göbek deliğine girmeye” çalışmasının neresine şaşıracaksınız..!
Hayatında bir kez bile karşı cinsle ilişki içine girme koşullarını yerine getirememiş birinin, bu gereksinimi kendince bulduğu yöntemle, bazen damacanada, bazen de daha “dar” olur düşüncesiyle pet şişelerle karşılayamaya çalışmasının neresi şaşırtıcı ve inanılmaz?
Ergenliğe ilk adım attığı günlerde, göğüslerindeki büyümeyi, “yoksa ben ibne mi oluyorum?” korkusunu iliklerinde hisseden, ilk masturbasyonunda aldığı zevkten ötürü ağlama krizine giren bir kuşaktan gelen biri olarak, bugün de insanımızın cinsel açıdan bilgilendirilmesi konusunda ne aile, ne de okullarda verilen eğitimde çok önemli mesafeler kat edildiğine inanmıyorum.(4+4+4)
Hiç kimse bana aksini ispatlamaya çalışmasın, günümüz gençliğinin büyük çoğunluğu cinsellik konusundaki bilgilerini ya porno kasetleri izleyerek, ya da kulaktan dolma bilgilere sahip arkadaşından ediniyor. Ülkemizde çocuk pornosu izlenme oranlarına bakıldığında dünya sıralamasındaki değişmez yerimiz bunun göstergesi değil de nedir?
Eğitim düzeyi en yüksek ebeveynler için bile, cinselliği konuşmanın halen “tu kaka” sayıldığı bir toplumsal yaşamdır sürdürdüğümüz.
Değerli Dostlar;
Testosteronu (erkeklik hormonu) en üst seviyeye ulaşmış, libidosu (cinsel isteği) tavan yapmış birinin beyninden, serafonini (mutluluk hormonu) salgılaması beklemek demek, “karıncadan fil doğurmasını” beklemekten başka nedir.
Halk diliyle “elinde gezen” ve aklı bir türlü bacaklarının arasından yukarıya çıkamayan birinin beyninden, aklından, fikrinden sağlıklı bir düşünce yapısı üretmesi ve bunu ilişkilerine yansıtması beklenebilir mi?
Birilerinin her gün ve bir başkasıyla yaptığını bildiği karşı konulamaz isteği, içinde bastırmaya çalışmasının zorluğunu anlamaya çalışın, böyle bir insanda tavan yapacak duygunun ne olduğunu ifade etmeme gerek yok sanırım.
Kaldı ki, testosteronu yüksek kişilerdeki saldırmaya ve şiddete eğilimin diğerlerine göre daha fazla olduğunu, ben değil, Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı araştırma verileri söylüyor.
Peki hal böyle olunca, böyle bir ruh hali içindeki birinden, kime ve neyin sabrını bekleyeceğiz. Böyle biri, yol vermeyeni de “öldürür”, yan bakanı da “yakar”, sırasını kapanı da “kapar” mı-kapmaz mı?”
Çünkü akıl bir “baştadır” evet ancak olması gereken “başta” değildir. Sonuç olarak diyorum ki;
İçinde cinselliği barındıran bir suçu irdelerken de, birine sapık damgasını vurmadan önce de, bu konudaki dünya sıralamasında her geçen gün yükselen “başarı grafiğimizi” değerlendirirken de, onların içinde bulundukları, açmazları, çıkmazları ve bunalımları anlamaya çalışın ve varsa lütfen empati kurma yeteneğinizi devreye sokun.
Cinsellik “üç beş dakikalık bir iş” olarak geçiştirilebilecek basit bir gel-git olayı değildir.
Bu iş yaşadığımız bu çağda, ayıp, günah gibi bilgisizliğimizi örtme gerekçelerine sığınılamayacak kadar da, hurafelere, hocalara ve üfürükçülere bırakılamayacak kadar da ciddidir.
Su hayatsa, cinsellik hayatın can suyudur.
Sevgi ile kalın…
Bekir DEMİRCİ
.
bekir demirci. sen girdiğin suyu kirleten, bunu da tehlikeli sularda yüzmek kahramanlığı zanneden bir zavallısın. sen bu yazı ile kadınları bir cinsel nesne, seks kölesi, erkeklerin cinsel açlığını gideren gıdaları gibi görerek küçük düşürmekte ve hakaret etmektesin. kadın ki; analarımızdır, bacılarımızdır, kız evlatlarımızdır. kadınlara ettiğin hakaret yetmezmiş gibi zinayı yüceltmekte, dinimizin emirlerini yermektesin. ben sana daha çok şey söyleyebilirim ama söylemiyorum. toplumumuzda yaşayan duyarlı analarımız, bacılarımız, kız evlatlarımız zinayı teşvik ettiğin için sana gereken tepkiyi verecektir, eminim. gka
bekir demirci, sen önce yazdıklarını ve düşüncelerini ifade etme biçimlerini bir gözden geçir, sonra edepten bahset. yazdıklarını bir yerlere duyurmaya gerek yok. böyle durumlarda en iyi mahkeme toplumun vicdanıdır. yaşadığın toplum seni nereye hapsedeceğini çok iyi bilir merak etme. bir düşün, yazılarına tebriklerini yetiştirmek için sıraya giren belirli isimler bu yazına neden bir tebrik, bir takdir yorumu iletmediler, neden sesleri çıkmaz diye? benim söylediklerim ucuz din ahlak nutukları, senin topluma tavsiyelerin ise hayat bilgisi oluyor öyle mi? senin yazdıkların ancak hayvanlar aleminde hayat bilgisi dersi olarak okutulabilir farkında mısın? insanlar aleminde konuk olmanın bir adabı vardır bekir demirci, bilmem sizin oralarda da öyle mi? zamanı gelince gitmeyi bilmek gibi. gka
sn.gka;sn.kelimesini senin henüz farkına bile varamadığın edeb kavramından dolayı kullanıyorum.bu metinden ancak senin gibi aklı midesinde ve daha "aşağıllarında" olan bir yaratık bu anlamı çıkarabilir,bu başarından dolayı seni kutluyorum. tam 58 yıldır bu ilçede her yaptığım eylemin altına imzamı atarak ve sorumluluğunu paylaşarak yaşadım ve öyle de yaşayacağım. gündemde kalmak gibi bir derdim olamaz, zaten "gerze gündem haber" gibi sorumlu gazetecilik anlayışı binlerce okur tarafından kabul edilmiş bir gazetenin konuk yazarlığını yapıyorum.ismi insanın ailesi ile birlikte yaşanmışlıklarının da aynasıdır.hemen her gerzeli anamı,babamı,kardeşlerimi ve çocuklarımı iyi bilir ve tanırlar. gölgesinden korkanları insandan saymadığımı bilmeni istiyorum.ucuz din ahlak nutukları atma yerine,bu yazım hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmak cesaretini göösteribilirseniz ve yargı beni suçlu bulursa,sizden ve gerze halkından özür dilemeye ve bu işi sonsuza kadar bırakmaya hazırım