Atatürk'ün Yaşadığı Anılar!

Gerze Gündem Okurlarım,bizler Atatürk'le varolan,Atatürk'ü duyan,Atatürk'le yaşayan,Atatürk'le dolu bir kuşağın çocuklarıyız.

10-Kasım-2017 tarihinde Büyük Önderi saygı,minnet ve rahmetle 79.cu ölüm yıl dönümünü bütün ulusça etkinliklerle anacağız.

Ben de Büyük Önderin yaşadığı dönemlerde,başından geçen ilginç anıları derleyerek sizlere sunuyorum.Umarım bu yaşanmış anıları sizlerde yakınlarınız ve arkadaşlarınızla bir araya geldiğiniz de paylaşırsınız!

ADAM OLMAK DEMEKTİR...

İlk Mecliste bir gün laiklik hakkında konuşuluyordu.Gazi Mustafa Kemal Paşa o gün Meclise başkanlık ediyordu. Meclisin tanınmış din bilginlerinden bir milletvekili kürsüye geldi.

Alaycı bir biçimde:

--Arkadaşlar,bir laikliktir gidiyor.Affedersiniz ben bu laikliğin anlamını bilmiyorum.Dedi.

Başkanlık kürsüsünde bulunan Atatürk,dayanamayarak, kürsüye vurdu:

--Adam olmak demektir hocam, adam olmak! Dedi.

                                                                                                        ( ALİ KILIÇ )

HAPI YUTARDI!

Atatürk,Galatasaray Lisesi'nin bir sınavında öğrencilerden birine sordu:

--Nil olmasaydı Mısır ne olurdu?

Öğrenci çabuk yanıtlama için birden boş bulunup:

--Hapı yutardı...dedi.

Bu yanıt, Atatürk'ün hoşuna gitti.

ÇANAKKALE!

Ankara Palas'ta rahmetli Bayan Nebile'nin düğünü var. Atatürk neş'e içinde.

Davetlilerden biri:

--Çanakkale Mustafa Kemal'i iyi tanır,demiş.

Merhum Nuri CONKER omuz silkmiş:

--Hayır, demiş,beni daha iyi tanır!

Atatürk hayretle sormuş:

--Ya beni?

Nuri CONKER gülmüş:

--Seni demiş,bütün dünya tanır.

YENİLMEYEN ATATÜRK!

Hüseyin Cahit Yalçın anlatmıştı.

Demokrasi devrine geçer geçmez bir gazeteden kendisine telefon etmişler:

--Atatürk devrinin en büyük sıkıntısını çekenlerden biri de sizsiniz...Şimdi sırasıdır; anılarınızı yazmaz mısınız?...demişler...

Hüseyin Cahit gülerek:

--Ne budala adamlar,yaşarken yenilmeyen ATATÜRK'Ü öldükten sonra yenilecek sanıyorlar,demişti.                          ( FALİH RIFKI ATAY )

GEÇMİŞ OLSUN!

Yugoslavya Kralı Atatürk'ü ziyarete gelmişti. Atatürk Kralla odalarına çıkarken,Kral:

--Size bir sırrımı söyleyeceğim,dedi.

Biraz sonra misafir odasında koltuklara oturdular.Kral:

--Eğer, bazı Avrupa devletlerinin vaatlerine inanmış olsaydık, Yunanlılar'ın yerine Anadolu'ya biz çıkacaktık...

Atatürk gülerek Kralın elini sıktıktan sonra:

--Öyleyse, geçmiş olsun Kral Hazretleri! dedi.

VATAN ELDEN GİDERSE!

Atatürk Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçtikten ve Erzurum Kongresi'ni yaptıktan sonra Sivas'a dönmüş; orada İkinci kongreyi açmıştı. Bu sırada lise binasında yatıyor; toplantılar yapıyordu. En basit ihtiyaçlarını bile sağlayacak durumda değildi; bazı geceler sabahlara kadar küçük petrol lambasının cılız ışığında çalışıyordu.

Bir aralık padişahın ona, lise binasından çıkmasını emrettiği, baskın yapılacağı, yakalanıp asılacağı hakkında şehirde haberler dolaşmağa başladı.

Atatürk'ün hizmetini basit,fakat temiz ruhlu fedakar bir Türk genci yapıyordu. Bu delikanlının babası gizli gizli ve sık geliyor; oğluna:

--Etme, eyleme; evine dön; bugün yarın şehir basılacak; Mustafa kemal ve arkadaşları yakalanacak. Onlar her şeyi göze almışlar; sen aileni düşün! diyordu.

Atatürk bu geliş-gidişin farkına vardı; bir gün delikanlıyı yanına çağırdı ve sordu:

--Sık sık sana gelen kimdir?

--Babam!..

--Ne istiyor?...

Delikanlı her şeyi anlattı. O zaman Atatürk, ona doğru biraz daha ilerledi; elini omzuna  koydu ve dedi ki:

-- Hizmetinden memnunum, fakat baba hakkı büyüktür. Mademki razı olmuyor; git! Git, fakat babana söyle ki, vatan elden giderse baba; evladın ne hükmü kalır?

ATATÜRK VE ÖZGÜRLÜK!

Bir gün yine şu soruyu sordu:

--İnsanın en kutsal hissi nedir?

Kimi namustan, kimi şereften, kimi vatan duygusundan bahsetti. Bazıları aşkı ileri sürdü.

Atatürk:

--Bunların hepsi doğrudur, ve hepsi bir tek yola çıkar. Bu hislerin hepsini köküne doğru tahlil ederseniz hepsi bir noktaya varır. Bu noktada ÖZGÜRLÜK duygusu vardır. Ulusun vardığı bu düzey ne kadar yüksek olursa özgürlük hisside o kadar önemli olur. Onun içindir ki,  TÜRK ULUSUNUN özgürlüğüne kimse dokunamamıştır.

 Büyük Atatürk'ün Genel Görünüşü Ve Kişiliği ile hakkında yazılmış bir kaç cümle ile yazımı sonlandırmak istiyorum...

Atatürk ömrü boyunca ikiyüzlülüğe ve samimiyetsizliğe karşı savaşmakta yılmadı.

Atatürk, Sarayburnu gazinosunda içki içti. Büyükada iskelesinde zeybek oynadı, Ankara Palasta bir Doğulu elçinin fesini başından attırdı. Ne yaptı ise ulusunun gözü önünde ve açıkça yaptı. Utanabileceği, gizlemek zorunda kaldığı bir davranışı olmamıştır bu büyük adamın.

ATATÜRK bir diktatör değildi. Bir devrimci devlet kurucusu idi ve O, hiçbir zaman " BEN BÖYLE İSTİYORUM; BÖYLE OLACAK!" demedi! " MİLLET BÖYLE İSTİYOR; BÖYLE YAPACAĞIZ" dedi.

ATATÜRK, insanlık tarihinin yetiştirdiği en büyük kişilerden biridir. Devlet Adamı ve Devrimci olarak, 20.ci Yüzyılın  En Büyük Kişisidir. RUHU ŞAD OLSUN,IŞIKLAR İÇİNDE YATSIN...

Sevgiyle kalın.

Ali Vacit Tokmak

YORUM EKLE