Birisi Dedikodu Mu Dedi?

  Dedikodu: Bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı veya haberi iletimi sırasında medya gelen yanlışlıklar ve çarpıklıklar içeren konuşmalarıdır.

“ Küçük yerin dedikosu çok olur.” Sözünün haklılığını gösteren yerlerden birisi de maalesef ki Gerze.

Herkesin birbirinin hayatı hakkında mutlaka bir fikri var ve nasıl oluyorsa herkes birbirinin hayatı hakkında kendisini söz sahibi olarak görüyor. Üstelik bu dedikodu denen illetin sizi ne zaman ve nerede, ne şekilde yakalayacağı hiç ama hiç belli olmuyor.

Siz henüz evin kapısından dışarıya adımınızı atmamışken kapı komşunuzun “merhaba” sözünden önce meraklı gözlerle sizi süzdüğünü hissedersiniz ve beklenen o sorunun gelmesi artık kaçınılmazdır: “ Nereye böyle?”. Kapı komşunuzun merakını giderdikten sonra gitmek istediğiniz yere yürüyerek gidecekseniz eğer sizi korkutmak istemem ama “Yandınız!”.

Gideceğiniz yere yürüyerek ulaşana kadar yolda bir çok insanla karşılaşırsınız ve eğer Gerzeliyseniz yolda gördüğünüz her iki kişiden birisinin tanıdık olma ihtimali çok yüksektir. Üstelik karşılaştığınız insanlara sadece “Selam” verip geçmişseniz sizden kötüsü de olmaz. Mutlaka yolun ortasında bir yerde durup annengillerin ve babangillerin neler yaptığını anlatmak zorundasınızdır. Öyle ki karşı taraf size ne zaman evlenmeniz gerektiğinden ne zaman çocuk sahibi olacağınıza dair art arda altın öğütlerde bulunur. Bir kulağınızdan girip diğerinden çıkmasın sakın, bunlar önemli benden demesi.

Hiç kimse kendi hayatındaki eksikleri ve yanlışları görmez de sürekli başkalarının hayatındaki eksikleri ve yanlışları ortaya döker kendine göre. Dedikodu malzemesi yapılan konular da her zaman aynıdır ve aynı sorularla dile getirilir:

-       Kim nerede ve ne yapıyordu? Ölümü gör söyle

-       Ben bir şey duydum doğru mu? Sen duymuşsan kesin yanlıştır.

-       Falancanın kızının yanındaki erkek sevgilisi mi? Ben de görmüştüm onları da sana söylemedim.

-       O kız o erkekle de gezmişti değil mi? Tüh, rezil.

-       Bu kızın hiç isteyeni yok mu? Olur be, daha ufak.

-        Falancanın çocuğu bu yıl da mı üniversiteyi kazanamamış? Belliydi zaten.

-        Başvurduğun iş bu kez bari olsa, olmadı mı? Vah vah!

-       Kimin torpil ile çocuğu işe soktun? Ah, çok zavallısın sen keşke ölsen.

-       Bütün gün oturursun, iş olmuyordur değil mi? Gel beraber oturalım o zaman, çaylar benden söz.

-       Falancanın kızı kim ile evlenmek için evden kaçmış? Evlenecekler miymiş?

-       Falanca, eşinden neden boşanmış? Ben bir şeyler duymuştum zaten, neyse.

-       Falancanın karısı ile falancanın kocası birbirini mi aldatmış? Bu Gerze’nin de çivisi çıkmış artık.

-       Saçlarının rengi de satanistlere benziyor aynı, kaşını da deldirmiş. Bu iki yıllıklar bozdu Gerze’yi.

-       Falanca şuradan ev satın almış, nasıl almış? Aman, yer parası ile almıştır.

-       “ Kız kısmı” bu saatte dışarı mı çıkar mıymış? Sana ne?

 

Örnekleri çoğaltmak mümkün fakat azaltmak ne yazık ki imkânsız.

 

Dedikodu yapmanın hiçbir haklı bahanesi olamaz. Çoğu insan şöyle der.” İyi ama ben yalan konuşmuyorum ki onun yaptıklarını söylüyorum.” İyi de kendi gözün ile gördün mü ya da o insan bunu sana söyledi mi? Zaten eğer söylediğin o kişide yoksa iftira atmış olursun ki bu da işin ikinci boyutudur.

Bir insanın diğer insanın hayatında her şey yolunda gittiği için onu yüceltmek yerine kendi kıskançlığına yenik düştüğü için sürekli kınaması ve içten içte çekememesi hiç de affedilesi bir durum değildir. Zararsız olarak düşünüp ortaya bıraktığınız yorumların birçok insanın hayatını bitiş noktasına getirebildiğini de lütfen unutmayın. Evladı ana babaya-ana babayı evlada, akrabayı akrabaya, arkadaşı arkadaşa, kadını erkeğe-erkeği kadına düşman eden sebeplerin en önemlilerinden biri aslı astarı olmayan dedikodulardır.

YORUM EKLE