ÇOCUKLARDA YORUMLAR!


            Değerli okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ve vazgeçilemez bir hedefi vardır. En iyi yaşam biçimi olan demokrasiyi ülkeye yerleştirmek ve hedeflediğimiz çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır.

            Bu uygarlığa ulaşmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını acaba biliyor muyuz? Toplumu yöneten ve yönetilenler olarak bu ilkeye inandık mı, inandırıldık mı, yoksa kandırıldık mı? Orası hala meçhul!

            Siyasilerimizin bu konuda samimi olduklarına, ülkemizdeki uygulamaları gördükçe,  inancım tam değil! Peki, halkımız inanıyor mu? Sanmıyorum! Çünkü seçilmişlere baktıkça, uygulamaları gördükçe, seçenlerinde, seçilmişlerden pek birbirinden farkı yok!

            Değerli okurlarım: “ Çocuktan al haberi diye bir söz vardır.” Bizler, özlü sözleri yazılı ve sözlü anlatımlarda çok sıkça kullanırız. Peki, ya çocuklarımız bu sözleri nasıl algılar ve yorumlarlar?

            Acaba bu konuda hiç düşündünüz mü? Ne diyorsunuz? Onların dünyasına bir girebilsek, verecekleri yanıtların, yapacakları yorumların çok ilginç olacağını düşünüyorum!

            Madem ülkemizde gerçek demokrasiyi kurmak ve yerleştirmek istemekteyiz! O zaman çocuklarımızın da yorum ve yanıtlarına kulak verebilmeliyiz. Onlara da söz hakkı büyükler olarak vermeliyiz!

            Çocuklarımızın Yorumlarına Ait Birkaç Örnek:

            İNSAN NEDİR?

            Ali babası ile konuşuyordu:

            “İnsanı bir cümleyle nasıl tanımlarsın baba?

            “O pek bilinen tanımla:” İnsan düşünen hayvandır!”

            “Ama olup bitenlere bakılırsa, bu söz eksik!”

            “Hı. hı.”

            “Peki, sence nasıl olmalı?”

            “İnsan kendini düşünen hayvandır!” olmalı babacığım.

            “Sanırım çocuk yerden göğe kadar haklı. Günümüz insanı öyle değil mi dostlar?”

            AĞLAMAYAN ÇOCUK!

            Öğretmen sınıftaki çocuklara bir atasözü sordu:

            “Ağlamayan çocuğa ne yapılmaz?”

            Öğrenciler birbirlerine bakarken, Hasan parmağını kaldırır.

            “Evet, Hasan, seni dinliyorum.”

            “Ağlamayan çocuğa, “Evladım hadi ağlasana!” denilmez öğretmenim.

            ET FİYATLARININ ARTIŞ NEDENİ?

            Alışverişten gelen annesi, dert yanmaya başlamış:

            “Ete yine zam gelmiş. Bu gidişle ayda değil, yılda bir defa et yiyebileceğiz!”

            “Bundan yakınmaya hakkınız yok anneciğim!”

            “Neden?”

            “Çünkü et pahallılığının nedeni siz büyüklersiniz!”

            “Anlayamadım!”

            “Anlatayım:” Bir dirhem et bin ayıp örter.” Demiyor musunuz?

            “Evet…”

            “Büyükler olarak, o denli çok ayıbımız var ki, onları örtmekte tonlarca et yetersiz kalıyor ve yoğun talep nedeniyle fiyatı sürekli artıyor. İşte et pahallılığının nedeni.”

            “Çok haklı çocuk! Her seçim döneminde siyasi büyüklerimizin ayıplarını biz oylarımızla sandıkta örtmüyor muyuz?”

            İŞTE KAMPANYA!

            Ali mektup yazarken babası geldi.

            “Kime mektup yazıyorsun?”

            “Bütün öğrenci arkadaşlara hitap eden bir mektup yazıyorum babacığım.”

            “Niye?”

            “Açacağım kampanyaya destek vermelerini isteyeceğim de..”

            “Ne kampanyası açıyorsun?”

            “ Kendi uçağını kendin yap!” “Kendi okulunu kendin yap!” gibi kampanyalar çok tuttu ya..”

            “Eeeee…”

            “Benim kampanyamda en az onlar kadar tutacak, tüm öğrenci arkadaşlar büyük destek verecek!”

            “ Ne kampanyası oğlum söylesene?”

            “ Kendi karneni kendin doldur!” kampanyası babacığım. Nasıl tutar değil mi?”

            Yarış atlarına dönüştürülen çocuklarımızın, böyle bir kampanyayı başlatmalarına hakları var sanırım?

            Yukarıdaki birkaç örnekte görüldüğü gibi,” Çocuktan al haberi?” sözünü boşu boşuna söylememişler. Çocukların gizemli dünyasına girebilsek, onları bir konuşturabilsek: “ Büyümüşte küçülmüş!” dediğimiz çocuklardan çeşitli sorunlara ait alacağımız ilginç yanıtların, birer fıkra mı yoksa biz büyüklere uyarı mı olabileceğini hele hiç üşenmeden düşünebilsek? Öyle ya Anayasa yapılırken, gençlere ve çocuklarımıza, Anayasa yapıcıları neden sormazlar ki, onların istek ve güzel olabilecek düşüncelerini öğrenebilmek ve de değerlendirebilmek adına? Haydi büyükler! Sizler çocuk ve genç olmadınız mı? Neden gençlerin ve çocukların görüşlerini almıyor- sunuz? Sorularınızı yöneltin onlara ne ilginç ve çarpıcı yanıtlar alacaksınız! Alacağınız yanıtların birçoğu sizlere belki yol gösterecektir!

            Sevgiyle kalın.

            Ali Vacit TOKMAK

 

           

           

           

YORUM EKLE