Evrensel Hak-Hürmet

   Osmanlı idaresindeki tüm sınırlar halkı her halikarda her alanda geliştirilmeye, gözetilmelerine öncelik verilmiştir. Müslümanların insan haklarına din ve vicdan hürriyetine gösterdikleri titizliğin, saygının ve hürmetinin bir örneğini affınıza sığınarak vermek isterim; Bosnanın fethinden sonra Bosna halkına ve Papazlarına Fatih'in verdiği bir fermanla kendilerine tanınan hak ve imkanlardan bahsedeceğim, Fatih Sultan Mehmet, Bosna da ki papazlara şu fermanı yayınladı.

'' Ben ki Sultan Mehmet Han'ım cümle avam ve havassa malum ola ki, iş bu darendegan-ı ferman hümayün Bosna ruhbanlarına mezid-i mayetüm zuhüra gelüb buyurduğum ki; Mukaddes kitaplara ve kiliselerine kimse mani ve müzahim olmayıp, ihtiyatsız memleketimde duralar. Ve kaçıp gidenler dahi emnü emanda olalar. Gelüb bizim hassa memleketimizde  havfsız sakin olub, kiliselerine mütemekkin olalar. Kendilerine ve canlarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hassa memleketimize adem gelürler ise yemin-i muğallaza iderim ki, yeri göğü yaradan Perverdigar hakkı için ve ulu Peygamberimiz hakkı içün  ve kuşandığım kılıç içün bu yazılanlara hiçbir ferd muhalefet etmeye, madem ki bunlar benüm emrime mutı ve munkad olalar. '' Bu ferman, İslam tarihi boyunca uygulananlardan sadece tekidir.

  Konunun iç yüzü böyle olduğu halde zamanında dahi manevi saldırılara maruz kalan Ulu Osmanlı Aliyye sahib çıkmak borcumuzdur. Halbuki dünyamızda birçok ve farklı medeniyetlerin varlığı ile güzeldir. Ulusların kendi medeni anlayışları dışındaki medeniyetlere, inanç ve düşüncelerede hoşgörülü olarak yaklaşmaları ve davranmaları gerekir ki, dünyanın güzelliği, çeşitliliği ve zenginliğini korusun. Medeniyet ve Hakkın her beşere tanınması gereken zorunluluğu olması temennisiylen.

 Araştırmacı Yazar

Volkan Yaşar BERBER

[email protected]

YORUM EKLE