Gece Yüzlü Gülümseme

           Çağımız iletişim çağı da olsa, günümüzde çalışan insanların ağızlarına bir parmak bal çalmak (sürmek) suretiyle emeklerinin karşılığını alamamış olmaları bir yana, yozlaştırma, kandırma ve yönlendirmelerle tüketim ekonomisine ait programlara hizmet etmekte ve ettirilmektedirler.

          Bu yüzden çağdaş iletişim aygıtları insanları daha bilgili bir hale getirseler bile, özellikle az gelişmiş ülkelerde bu araçlar, yalan makineleri görevlerini de yerine getirmektedirler. Yani sahnede bir teknolojik soygun oyunudur izlenilen. Aslında insanlar, çağdaş dünyanın kendilerine sağladığı olanaklar üzerinde bilinçlenmeleri gerekirken, daha da cahil, bilinçsiz, geçmiş çağlardan umut bekler hale getirilmektedirler. Aklını geçmişle oyalayıp, düşünmeyen, ama tüketen kitleler inşa edilmekte ve böylece, geri kalmış ülkeler üretilmektedir…

          Ekonomik özgürlüklerini kavuşamamış, yoksul, cahil, bilim ve teknolojide geri kalmış ve hatta bilime ve teknolojiye inanmakta güçlük çeken, üretmekten ziya-de kolaylıkla tüketim faktörü haline dönüştürülmüş 1,5 milyar İslam’ın yaşadığı coğrafyadan söz edilebilmekte. 12’nci yüzyılda bilimde en ileri düzeydeki İslam coğrafyası, 19’ncu yüzyılda ise, maalesef sömürge ülkeler haline gelmişlerdir. Çünkü, var olan teknoloji onların tüketim arzularını hızlandırırken, düşünmelerine engel olup, türlü yol ve yöntemlerle yerlerinde saymalarını ve bunun siyasetini sürdürecek olan politikacılar vasıtasıyla da çağın gerisinde yönetimlerin gündemde kalmaları sağlanır.  Böylece, geri bıraktırılmışlık kaderi yapışır ülkelerin yakasına. Artık bu ülke insanları geleceğe değil, geçmişe umutla bakarlar. Örneğin, ülkemizde yıllardır özendirilen arabesk kültür tarzına ilave olarak Osmanlıcığın sokuşturulması gibi.

            Bu gün Türkiye’de,  geleceğin enerji sıkıntılarına, hava kirliliğine, kuraklığa karşı hiçbir önlem alınmadığını üzülerek görmekteyiz. Enerji ihtiyacımızın bir kısmını halen kömür santralleri ile gidermeğe çalışırken, sularımızı, denizlerimizi kirletiyor, ormanlarımızı yok edip, kaynaklarımızın HES’ler ile tahrip edilmeleri yavaş yavaş bir intihar değil midir?

          Geçmişimizi iyi  bilip, umudu  gelecekten bekleyen, yani pusulamızın çağdaş yıldızı gösteren ibresine bakmamız doğru yönü gösterecektir. En güzel yarınlara hep birlikte.

Necmettin ÇAKIR

YORUM EKLE
YORUMLAR
hakkı
hakkı - 8 yıl Önce

bu ülke siz gibilerinin kafalarıyla değil,hani o sizin sözde sokuşturulmaya çalışılan tabii ki iddia ettiğiniz gibi arabesklikle alakası dahi olmayan, gücünü milletinin sinesinden alan osmanlıcılık düşüncesiyle ayağa kalkacaktır, halen kısır döngü içindesiniz, yazık...