Türkiye tarihinin en son askeri müdahalesi olan 28 Şubat’ın üzerinden tam 21 yıl geçti. 28 Şubat 1997 MGK Toplantısı ve sonrasındaki süreç günümüze kadar ulaşan derin izler bıraktı. Türk Ordusu direkt olarak askeri müdahale yapmadı. (Ankara Sincan’da tankların yürütülmesi hariç)ancak dolaylı olarak siyaset, medya, eğitim-öğretim ve sosyo-ekonomik alanlara güçlü müdahaleler arttı.

28 Şubat; darbeci faillerin kendi ifadeleri ile “Demokrasiye balans ayarı çektikleri” POSTMODERN bir darbe idi. O süreçteki uygulamaların bütününe bakıldığında, devletin ve milletin bütün kurum ve imkânlarını kullanarak toplumu ve devletin işleyişini cebir ve şiddetin eşlik ettiği bir toplumsal mühendislikle baştan ayağa dönüştürme amacını taşımaktaydı. Bu yönüyle büyük bir toplumsal yara haline getirilen başörtüsü yasağına indirgenebilecek bir şey olmadığı gibi klasik askeri bir darbeden farklılaştığı için de haifie alınacak bir olay değildir.

28 Şubat, bu milletin değerlerine göre siyaset yapılmasına ve bağımsız politikalar belirleme idaresine, toplumun inançlarını yaşama hakkına, ekonomik sistemin yağma düzeninden kurtarılması sistemine, insanca yaşama standartlarının oluşturulması gayretine karşı, siyasi, ekonomik ve sosyal ayrıcalıklar sahibi güçlerin kurdukları nizami koruma amacıyla gerçekleştirildiği bir darbedir.

28 Şubat ile birlikte ilk iş olarak dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın öncülüğünde kurulan D/8( Devoloping 8-Gelişmekte olan 8 ülke) Girişimi atıl bırakılmış böylelikle Türkiye’nin  küresel sermeye odaklı dünyaya itirazı engellenmek istemiştir. Dış etkenler bu adımları atarken içeride ise faizci yağma sistemi ortadan kaldıran havuz sistemini iptal etmiştir. Bu da darbenin hangi Saiklerle yapıldığının bir diğer göstergesidir.

28 Şubat’ın darbe vurduğu en can alıcı nokta hiç şüphesiz eğitim ve öğretim alanıydı. “Laiklik elden gidiyor!” çığırtkanlığıyla İmam Hatip Liselerinin önünü kapayanlar bilerek veya bilmeyerek  meslek liselerinin de önünü kapadılar. Üniversiteye girişte İmam Hatip Liselerine uygulanan katsayı tüm meslek lisesi mezunlarına da uygulandı. Böylelikle  bu sürecin doğal mağdurlarından biri de meslek liseliler oldu. Bu yanlış uygulama, bir TÜSİAD üyesi iş adamının “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” şeklinde serzenişi ile tartışılıp mağduriyetlerinin giderilmesi ile son buldu.

Millet iradesi tecelli ederek 28 Şubat’ın sebep olduğu  yıkımı ortadan kaldırmış, ülkenin ve toplumun yaralarını sarmış, siyaseti  yeniden milletin değerlerine göre ve daha güçlü olarak inşa etmiş, dahası 27 Nisan ve sonrasında, 15 Temmuz’da iradesine sahip çıkan onurlu duruşuyla yerel ve küresel vesayeti çok büyük oranda ortdan kaldırmıştır.

1000 yıl süreceği iddiası ile yapılan bu müdahalenin ortaya çıkardığı olumsuzlukların çok önemli bir kısmı giderilmiştir. Fakat tamamı ile giderilmiş midir? Maalesaef bu soruya “evet” cevabı veremiyoruz. Zira bu süreçle birlikte görevlerinden ayrılmak zorunda kalmış/bırakılmış eğitim çalışanları, haklarının önemli bir kısmını hala alamamıştır. Bu durum bu süreçte mağdur olan askeri personel için de geçerlidir.

28 Şubat müdahalesinin yıldönümünde; milletin iradesine darbe vurulmasının mümkün olmadığını biliyor, kimden gelirse gelsin darbelerin tamamına karşı olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Gerze Gündem Haber