Onlar bizim çocukluk kahramanlarımızdı. Okul sıralarında yapmak istediğimiz ama yapamadığımız haylazlıkları sergiliyorlardı. Küçük ama düşündürücü esprilerle bizleri oturduğumuz yerde güldürüyorlardı. Kahkahadan adeta gözlerimizden yaşlar geliyordu. Kaç nesil onların filmleriyle büyüdü.  Daha okul yıllarında başlayan arkadaşlıkları, dostlukları, birbirimize yaptığımız küçük ama tatlı şakaları izledikçe, yüreğimizde o günlere dair güzel kıpırdılar oluşuyordu. Hayatımızda okul günlerine ilişkin ne varsa Hababam Sınıfı’nda biraz da o vardı. Sınıfı geçmek için sınavlarda yapılan kurnazlıklar, dersi kaynatmak için hocaya yöneltilen gereksiz sorular, sevgiliye yazılan mektuplar, okuldan kaçmak için kurulan planlar bugün dahi Hababam Sınıfı’ndaki bu yaramazlıklar birçok öğrencinin hayalini süslüyor. Şişmanlığıyla espri konusu olan Domdom Ali, öğrencilerin sevgili annesi, iyi kalpliliğin temsilcisi Hafize Ana, çocukça yaptığı şakalarla arkadaşlarını güldürmeye çalışan  Güdük Necmi, saf kişiliğiyle, derslerini ezberleme kabiliyetiyle arkadaşlarınca alay edilen İnek Şaban, yaşlı, disiplinli, merhametli müdür muavini Kel Mahmut, komik olaylara gülüşüyle, yaramazlıklarıyla hafızlarda kalan Hayta İsmail, duygulu, bileği bükülmez, iştahlı Tulum Hayri ve yazısının çok güzel olmasıyla dikkatleri üzerine çeken Kalem Şakir gibi Habamam Sınıfı’ndaki karakterler Türk sinemasının unutulmazları arasına girdiler. Rıfat Ilgaz’ın romanından uyarlanarak Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde sinemaya taşınan Hababam Sınıfı Türk seyircisinin belleğinde uzun yıllar iz bıraktı. Filmin iz bırakan karakterlerinden biri de Kalem Şakir tiplemesiyle Bülent İğdıroğlu’ydu. Sanatçı, o günlere dair anılarını paylaşmak için Gerze Meslek Yüksekokulu’na ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret sonrası akademisyen ve öğrenciler ile tatlı, hoş bir sohbet yapan İğdıroğlu, Habamam Sınıfı’nın yanı sıra Türk sinemasının dünü ve bugünü hakkında değerlendirmelerde bulundu. İğdıroğlu, Habamam Sınıfı’nın çok sevilmesinin amatör bir ruhla çekilmesinden kaynaklandığını belirterek, oyuncuların rol yapmak yerine samimi davranarak izleyicilerin beğenisini kazandıklarını söyledi. Filmde herkesin kendinden bir şeyler bulduğunu ifade eden İğdıroğlu, yönetmen Ertem Eğilmez’in de filmin beğenilmesinde katkısının yadsınamazlığına dikkat çekti. İğdıroğlu, kısıtlı imkânlarla güzel şeyler başardıklarının altını çizerek, “İnsan sayımız çok azdı. Teknik donanımız zayıftı. Fakat sette herkes eşitti. Oyuncular yemek kuyruğunda bile sıraya giriyordu. Bir gün Kemal Sunal yemekte öne geçince hepimiz onu uyardık. Adile Naşit iyi bir insandı. Allah rahmet eylesin. Hakikaten hepimizin anasıydı. Anlattığı güzel anılarla öğrencileri güldürürdü. Çok az profesyoneldik. Çoğumuz amatör ruhluydu” dedi. O günlerde maddi imkânsızlıklardan dolayı çok para kazanamadıklarını belirten İğdıroğlu, bugünün oyuncularının şanslı olduğunu ve dizilerden büyük paralar elde ettiklerini anlattı. Bazı Türk komedi filmlerinde kullanılan argo esprileri de eleştiren İğdıroğlu, kaliteli filmlere değer vermemiz gerektiğinin altını çizdi. İğdıroğlu, toplum olarak kabiliyetli bireylerden meydana geldiğimizi ifade ederek, gençlere de öğütlerde bulundu. Ertem Eğilmez’in evinde toplanıp 7-8 saat çalıştıklarını söyleyen İğdıroğlu, “Hanginizin eksik bir yanı var ki? Kısa metrajlı filmler çekin, arkadaşlarınızla tiyatro kurunuz. Tiyatro özgüveninizi geliştirir. İnsanlarla aranızdaki diyaloğunuzu güzelleştirir. Üniversite hayatınızı dolu geçirin. En değerli hazinenin zaman olduğunu unutmayın” diye konuştu. Bülent İğdıroğlu, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını cevaplayarak, sohbetini bitirdi.    

Gerze Gündem Haber