İBLİSHANE

21.  Yüz yıla damgasını vuran siyaset aracının din olarak öne çıkması, Orta-doğu ve ülkemizde başarıyla uygulanmaktadır. Kısacası, dini duyguları yanından ayırmayan siyaset, yerli ve yabancı işbirlikçilerin şeytani politikalarının alt yapısı olarak gündemde tutulmaktadır.

          Görülen odur ki,  bundan sora sanayi ülkeleri,  geri kalmış ve az gelişmiş ülkelere daha fazla gelişme şansı vermeyerek durağanlığı içinde barındıran dini, siyasal açıdan kullanmaya ve bunun üzerinden de gericiliği toplumlara enjekte edecek olan politikalarına devam edeceklerdir. İşte bu zihniyetin merkezi ise hepimizin bildiği gibi ABD’dir.

          Orta-doğuda olduğu gibi ülkemizde de dine dayalı siyasetin politik aktivitesi tüm kurum ve kuruluşlarda artırılarak sürdürülmekte ve buna koşut olarak yönlerini “İblishane”ye döndüren işbirlikçiler de ABD’nin arzuları doğrultusunda saf tutup “iblisin” dergahında yer almaktadırlar. Onun buyurduğu gibi Cumhuriyet önderlerinin, aydınlarının ve değerli ordusunun suçlanarak, uzun vadede de eğitim sisteminin çökertilip gericileştirilmesi sayesinde beyinlerin boşaltılıp “muhtaç olunan kudret”in “asil kan” damarları kurutulmak istenilmektedir. Ne yazık ki, ülkemizde de “iblisin” ibadetine koşanların var oluşunu görmek çok üzücüdür.

          “İblishane”den Irak’a demokrasi mi getirildi? Camilerinin bombalanıp kadınlarının ırzına geçilmesi de cabası… Mısır, çağdaş medeniyetler seviyesine mi koşmakta? Ya Libya?..  Suriye şimdi de… Gazze malum. Kimin işi Orta-doğuyu kan gölüne çevirmek. Ölüler üzerinden çıkar sağlama şeytaniliğinin merkezine yönünü döndürenler hangi kıbleye durduklarını bilmeleri gerekmektedir artık. Son yıllarda çok heveslendiğimiz ve fazlasıyla verilmeğe çalışılan din eğitiminde sosyo-politik olarak bu ayrıntıların yer almaması ise, gericiliğin alt yapısını oluşturmakta ve iblisin de işini kolaylaştırmaktadır. Din öğrenelim derken, iblishane politikalarıyla toplumun gerici bireyleri haline dönüştürülüyor ve bu kişiliklerin devlet yönetimine yansımasıyla birlikte, ülkelerin başlarına neler geldiğinin hep birlikte tanığı oluyoruz.  “Körolasın demiyorum,” ama mutlaka görmelisin.

          İnsanların bomba veya kurşunla öldürülmeleri ya da onları usul, usul çeşitli hastalıkların kucağına atarak mezara gömmenin bir şeytani yolu da politik olarak “termik ve nükleer” santraller sürecinde izlenmektedir. Yönümüzü “İblishane”ye değil, güneşe döndürelim,  ama mutlaka güneşe.

Necmettin ÇAKIR
YORUM EKLE
YORUMLAR
gökhan bağçetin
gökhan bağçetin - 11 yıl Önce

yüzümüzü güneşe değil rabbime çevirelim

hasan vehbi ersoy
hasan vehbi ersoy - 11 yıl Önce

sn necmettin bey,sizce iblis diye birşey gerçekten var mı ya da yok mu?net cevap istiyorum,saygılar-selamlar

İbrahim Dönmez
İbrahim Dönmez - 11 yıl Önce

yazarımızın dinden mi korktuğu, dinsizliğe çağrı mı yaptığı, yoksa kapitalist güçlerin bazı değerleri istismar ederek çeşitli bahanelerle başkalarını sömürdüğünü mü dile getirdiği pek anlaşılmıyor. dini gelişmelerden korkuyorsa seksen yıldır hep din korkusundan uzak uygulamalarla dünya ülkeleri içinde en gerilerde kalarak nal topladığımız unutulmasın. bazı gözlerin görmesi için güneş bile kafi gelmiyor...