İLİM

        Kültür ve Medeniyetin yazılması, her şeyden önce o çevreyi yöneten dini sistemlerin yapılarıyla yakından ilgilidir. İslamiyet ilmin Çin'de bile olsa aranmasını tavsiye eden cihanşümül bir din olması sebebiyle, yayılma sahasındaki ilim merkezleriyle hızlı bir biçimde temasa girmiştir. Bu yüzden Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde ne ilim-din çatışması diyebileceğimiz çatışmaya, nede ilim adamlarının engizisyonu türünde işkencelere yönelmiştir. Bir çok ilim adamının batıdaki bu kanlı olaylar sebebiyle kaçarak İslam ülkelerindeki ilim merkezlerine sığındıkları görülmüştür. Nitekim Atina okulu Justinyanus'un emriyle 529 yılında kapatılınca okulun pagan (Putperest) hocaları kaçarak İran sarayına sığınmış ve iltifatlarla karşılanmışlardı. Cundişapur Okulu bu suretle doğmuştur. Bu okul tıp fakültesi, akademi ve rasathanesiyle büyük bir ün kazanmıştı. İslami bilgilerin yayılmasıyla Cundişapur gibi Bağdat ve Kurtuba da önemli ilim merkezleri olmuştur.

 

  Kurtulması İslam dünyasından aldığı feyiz sayesinde mümkün olmuştur. Yoğun çeviriler yoluyla Batı Avrupa milletlerince İslam dünyasından tıp ve felsefe yanında, aritmetik, cebir, geometri, trigonometri, astronomi olmak üzere o çağın tüm ilim dalları alınmıştır. İnsanlığa sunulan ışık tayflarından biri olan ilmi, islamı anlamadan idrak etme mümkün değildir. Üstad der kii '' Kendini ilme ver,Eğer muhtaç duruma düşersen o sana sermaye olur. Hiç birşeye ihtiyacın olmasa bile o senin için bir şereftir.'' nice ilmi bilgilere erişebilmek temennisiylen.

 

[email protected]

Araştırmacı Yazar,

Volkan Yaşar BERBER

 

YORUM EKLE