İNSANLIK VE BACALAR

Bacaların tarihçesi insanlık tarihiyle başlamaktadır. İnsanoğlu yerleşik düzene geçtiğinde ısınma ihtiyacı doğar ve ateşin uzaklaştırılması da ilkel doğal bacaların oluşumunu gerekli kılar. İnsanlık tarihi yerleşik düzen ile başladığına göre bacalarda bu tarihte yerlerini alırlar.
  İnsanlık 20.yüzyılın ilk yarısına kadar sanayi ve evsel yanmalar sonucu bacalar tarafından uzaklaştırılan gazların, tabiata zarar vermesinin önlemesi hususunda ciddi yatırımlar yapamadı, zira teknoloji ve bilgi yetersizliği vardı. Ayrıca Birinci ve İkinci Dünya Savaşları yaşanmış, imparatorluklar çökmüş, ulus devletler yaratılmış, ciddi parasızlık yaşanmış ve en önemlisi, bilim stabil hale getirilememiştir. Yine sanayileşme çağının Osmanlılar hariç, 19. yüzyılda başladığı da unutulmamalıdır.

Anadolu Coğrafyasının sanayileşmenin ilk yıllarındaki uluslararası konjektürüne baktığımızda,” buhar” ile elde edilen enerji ( termik ) ile gemiler yapılmış ve Osmanlı insanları bunun adına “vapur” koymuşlardır. Vapur kelimesi ise İngilizcede buhar anlamına gelmektedir. Muasır milletler hızla gelişirken bizim ülkemizdeki ahval, bırakın 19.yüzyılı, Nazım’ın 20.yüzyılda yazdığı Cumhuriyet şiirlerindeki “soframızdaki yeri, öküzümüzden sonra gelen… bizim kadınlarımız” dizelerini hatırlatmaktadır sanki…

Tarihte, bilimi geri planda tutan milletler sürünmeye mahkum olmuşlardır. Ülkemizde, 21.yüzyıla kadar küçük yaştaki öğrencilerimize “fabrika resmi çiz” deyince, atölye benzeri bir bina ile yanına baca şekli çizilirdi. Bunun sebebi araştırıldığında T.C. MEB’nın en önemli hedefi, ulus devlet modelini oturtup sanayileşme hamlesini gerçekleştirmekti. Türklük ve bacalara olan hassasiyet bunlardan kaynaklanmaktadır.

 Gerze’de ve ülkemizde baca paranoyası olan bir takım insanlarımız bulunmaktadır. Genellikle bunların çoğunu, kontrolsüz bacaların dışında, kontrollü- denetlenen ve kabul edilen sınır salınımlar taşıyan bacalar da her nedense rahatsız etmektedir.

Bunun nedenleri araştırıldığında ilk göze çarpan “servet düşmanlığı” nazariyesidir. Gelişmemiş kişilikler kendilerinden üstün olabilecek veya hükmedemeyecekleri her şeye karşı çıkmaktadırlar. Bu yapıdaki insanlar, toplumsal getiri-götürü hesabı yapmadan işin “kişiselliği” yanı ile ilgilenirler.

Gerze’deki baca karşıtlarının kimliklerine ve yürüttükleri politikalarına bakıldığında, belediye başkanının sürekli koltuk hesabı, bazılarının belediyeden yapılan doğrudan temin işleri, bir diğerinde başkasının çöplüğüne destursuz girilmesi, öğretmen meslek grubunun aktif veya nötr üyelerinin ileride karşılaşacakları etkisizliğinin önlenmesi ile siyasal parti tarafında da, mevcut iktidarın zamanında yapılacak olumlu her icraatın önüne geçilip, yapılmaması için menfi mücadele etmek olarak sıralanabileceğini tahmin etmekte hiçbir beis yoktur.  

İşin açıkçasına bakılır ise, bir zorlama olduğu görülecektir. Tamam, Gerze’miz ülke standartlarının çok altında bir ekonomiye sahiptir. Nüfusu çoğalmaktadır, fakat çoğunlukla İstanbul ve diğer illerden Gerzeli olup da geçinemeyenler ilçelerine dönmektedirler.

Böyle ekonomik sıkıntısı olup da, nüfusu 13.000’e yaklaşan bir ilçenin insanları, GES ile gümrüklü bir liman işletmesi ve harici hizmet alımları ile 1000 kişilik istihdam sağlayacak bir enerji fabrikasından, kişisel menfaatlerini toplumun menfaatlerinden üstün tutan bir avuç insanın jakobenist ( kendi fikirlerini dikte etmeye çalışan azınlık) yaklaşımlarını uzak tutmalıdırlar.

Sinop limanının draftı ( ortalama derinlik ) 10 metre civarındayken, GES limanı draftının 18 metre yapılacağı belirtilmektedir. Boyabat’a organize sanayi bölgesi yapılmaktadır, ithalat  ihracat için en yakınına GES limanı yapılacaktır. Bu son cümlenin ne anlama geldiğini sadece okuyarak algılayamayabilirsiniz, yanında işçi çalıştıran üretici  ihracatçı işadamıysanız çok iyi anlarsınız. Gerze ( Betareks hariç ) maaşsal gelirlerin dışında geçmiş tarihinde Osmanlı sarayına tavuk  horoz yollamaktan başka bir şey yapamadığı gibi, geçmişten geleceğe sadece nüfus ihracı yapmıştır. Atalarımızdan yanlış zihniyetli olanlar, Rumlardan kalma surları dahi, 19. yüzyılda yerle bir etmişleridir. Artık Gerze’de makus tarihi değiştirecek kırılma noktası oluşturma zamanı GES ile başlayacaktır.

            Sonuçta görülen şudur ki; insanoğlu kafasını sokacak bir kovuk bulduğundan günümüze kadar baca ile yaşamış olup, sonsuza kadar da bu birliktelik devam edecektir.

 

Esen kalın. H.V.Ersoy

YORUM EKLE
YORUMLAR
Mahmut Cayvalı
Mahmut Cayvalı - 11 yıl Önce

hasan abi hem öğretmiş hem güldürmüşsün kalemine beynine sağlık. başkan belediyeciliği öğrenmiş sistemi kurmuş termik karşıtı paylaşım sistemini oturtmuş belli ki ... ama hesap küçük olunca ölçek tutmayınca ges'in rüzgarına dayanmayacak bu sistem...telaş ondan. şimdi anlaşıldı.

Seyfettin şen ...Bursa
Seyfettin şen ...Bursa - 11 yıl Önce

gerzenin makus tarihi dogalgazın gelmesi ile degişeçektir ben derimki kömür yerine dogalgaz cevrim santrali yapılsın ve oluşan sıcak suyuda mümkünse gerzeye her haneye dagıtılacak bir şekilde yani jeotermal enerjivarmış gibi dagıtılsın böylece ekonomik zorluk içinde olan halkımızda yıllık odun veya kömür ve mutfagında yaktıgı tüp parasından kurtulmuş olur ama sistem biraz pahalı ama her iki taraf içinde çok süper olur derim..saygılırımla..

hasan vehbi ersoy
hasan vehbi ersoy - 11 yıl Önce

seyfettin'ciğim , doğalgaz kömürden 5 misli daha pahalı, fiyatları aynı olsa dediğinin tamam, şu anda termik karşıtlarını uluslararası doğalgaz kartelleri finanse ediyorlar,sıcak su verilmesini ise sadece yapımcı firmadan talep etmenin yeterli olacağı kanaatindeyim,selamlar,mesajını geç okudum kusura bakmayasın