İşin Başı Sevgi

          Hava serince… Bulutların arasından görülen yıldızlar hüzünle gelen Eylül ayının göz yaşları sanki. Bir derin duygu seli içinde insanın. Yüzüme dokunup geçen usul esinti. Limanın ucundan uçan havai fişeklerin çılgınlıklarına ve renk cümbüşüne bakıyorum. Az ileride bir düğün konvoyunun telaşlı gürültüsü ve hemen yanı başımda denizin deli dalgalarına küs sallanışı. Ayaklarımın ardı sıra yürüyor gibiyim, yüreğim sevginin savaş alanı.

           Herkesin ağzından düşmeyen bir sözcüktür sevgi.  Çünkü onun olmadığı yerde korkular, nefret, kin, öfke ve kıskaçlıklar kuşatır her yanı. Acı ve gözyaşı yaşamın bir parçası haline gelir. Sığ zihinlerin dar kapılı yürekleriyle sıkıştırılan hayat tahammül edilemez sıkıntılarla  sürdürülmeye çalışılır. hayat artık, “Olaylara sığ bakan sığ görür,” deyimi ile özdeşleşmiş olur.

          Sevgiye giden yol engebeli, her an acı ve keder yoldaşıdır insanın. Tüm bunların karşılığında hayata küsüp, sevgiye sırtını dönmenin, yaşama sevincini gösterememenin ise, insan olmanın ötesine savrulmak anlamına geleceğini unutmamak gerekli bence.Tam burada, Ömer Hayyam’ın bu dörtlüğü geliveriyor insanın aklına. Hayatımızla harman edilmesi gereken o dizeler yani. “Bir kalp ki onun sevmesi aldanması yok/Tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok/Bin kez yazık olsun sevgisiz yüreğe/Aşksız geçecek günlerin faydası yok…”

          Bir acayip dünya işte savaşın, acının ve göz yaşının sel olup aktığı.Kadına şiddetin, çocuk istimrarının alıp başını gittiği bir dünya bu niyeyse? Haksızlıkların, adaletsizlik ve kötülüklerin geçerlilik kazanmasında hepimizin payına düşen bir şeyler var mutlaka… Herkes payına düşeni algılayıp, telafisi için çaba gösterirse daha güzel bir ortamda ve sevginin galip geldiği bir dünyada yaşama şansımız her zaman için var. “Olaylara sığ bakan sığ görür,” deyimi ile özdeşleşmiş bir toplum yerine, düşünen ve vicdanı olan insanların duyarlılıklarının saltanat sürdüğü bir toplum olabilmeyi kim istemez?

          İşin başı sevgi, ama mutlaka sevgi. Yazının sonu, “Edebiyat Nöbeti,” dergisinin Mayıs-Haziran 2017 Sayısında yayımlanan Hüseyin ATABAŞ’ın  “Hadi Gidelim,” şiirinin bir dörtlüğü ile bitirelim isterseniz. “Sen var iken seviyorum yaşamayı,/daha mutlu, daha huzurlu, daha çok…/Umut, her zaman’ ama yazık ki/unuttu bizi güvendiğimiz o dağlar!..”

Necmettin ÇAKIR

YORUM EKLE
YORUMLAR
hakkı
hakkı - 6 yıl Önce

arada güzel şeyler de yazabiliyormuşsun