KALİTE ve DOĞRULUK

            Başlığımızdaki iki kelime ; insan hayatında mutlaka olması gereken ve de olmazsa olmazlarımızdan olan iki ana unsurdur . ’’ Kemiyetin (sayı çokluğunun) , keyfiyete (kaliteye) nisbeten ehemmiyeti yok . Asıl ekseriyet , keyfiyete bakar . ’’ (Mektubat – 73) diyor Bediüzzaman Hazretleri . Doğru söze ne denilir , ’’ sadakte ’’ (doğru söyledin , hak söyledin)  demekten başka ? !

            ’’ Ehemmiyet  ve kıymet , ekseriyetle keyfiyete bakar ; kemiyete az bakar  veya  bakmaz . ’’ (Lem’alar – 210)  ’’ Hasenât  ve seyyiâtın muvazenesi  kemiyete  bakmaz , keyfiyete bakar . Bazı olur , bir tek hasene bin seyyiâta tereccuh eder , affettirir .’’ (Mektubat – 753)   ’’ Sen görüyorsun ki ; hayvânâtın kemiyet  ve adet  itibârıyla hadsiz çokluğu varken , ona nisbeten  insan  gayet  az iken , umûm  envâ-ı hayvânât  üstünde  sultan  ve halîfe  ve hâkim olmuştur . ’’ (Lem’alar – 301) Böyle bir girizgâhtan  sonra , konuyu dilimizin döndüğünce açmaya çalışalım .

            Terazimizin  bir kefesine , bir oda dolusu on kuruşluğu koyalım . Diğer kefesine , bayanların takısı  olan beşi  bir yerdeyi  koyalım . Beşi  bir yerde , keyfiyetiyle-kalitesiyle ağır gelecektir . Bin bozguncu  ve tahribatçı  fikri  bir yere koyunuz . En büyük tamirci olan , Kur’an-ı  Kerimi  bir tarafa koyunuz . Tabii ki , Kur’an-ı  Kerim  keyfiyetiyle ağır basacaktır . Binlerce fitne , fesatçı  ve dengesiz ,  bozguncu  insanı bir tarafa koyunuz . Kâinatın güneşi , yaratılıştaki en  büyük  espiri ; Peygamber’imizi (ASM)  bir  tarafa  koyunuz . Muhammed’ül Emin(ASM) ;  keyfiyetiyle , kalitesiyle alemi  aydınlatacağı aşikârdır . Velhasılı  kelâm ; adet çokluğu o kadar ehemmiyetli  değildir .  Ancak  bu kaliteyi  yakalamak ; insanın fert olarak , fedakârlığına , çalışmasına , İslâmiyete  lâyık doğruluğu  yakalayıp , özümseyip , yaşamasına  bağlıdır . Bu noktada  da lisan-ı hal(beden dili,yaptıklarımız) , lisan-ı kalden (konuştuklarımızdan)  üstün  olması  hakikati  karşımıza  çıkıyor . Kalite – keyfiyet ; iç dünyamızda , en küçük dairemizde ,  İslâmiyeti  ihlâslı bir şekilde yaşayarak  kazanılacak  bir güzellik olduğu da aşikârdır . Bizim kafamızdaki  hoşumuza  giden  haliyle değil , Asr-ı  Saadetde yaşanan  İslâmiyet  ; İslâmiyete lâyık  doğruluk  noktasında  rehberimiz olması  gerekiyor . Çünkü maalesef ortada İslâm ile ; insan öldürme , tahrip , yangazlık v.b.  gibi  olumsuz  bir  algı söz konusu .  Sanki  bu  olumsuzluklar İslâmiyetle  özdeş !  “ Eğer  biz  ahlâk-ı  İslâmiyenin  ve hakaik-i  imaniyenin  kemâlâtını  ef’alimizle izhar  etsek , sair dinlerin tabileri , elbette  cemaatlerle  İslâmiyete  girecekler .” (Hutbe-i  Şamiye-30) Yani  İslâmî  güzellikleri  en  küçük daire olan nefsimizde  yaşamamız  gerekiyor . Bu noktada  yine kalite ön plâna çıkıyor . Kalite gözlemi  için projektörümüzü  asırlar  ötesine  çeviriyoruz . Bizim rehberimiz  öyle  bir  Peygamber(ASM)  ki ; kuşu  ölen  çocuğa  taziye  ziyaretine  gidecek  kadar hassasiyeti  zirvede . Düşmanları  bile ; emanetlerini  O’na(ASM) teslim  edebilecek  seviyede , kalitesi ve doğruluğu  yine  ön  plânda . Namaz  bitiminde cemaate dönerek ; hem  dua  ediyor , hem  de hangi  Sahabi(RA)  namaza  gelememiş  ise , sorup  soruşturup  hemen  Onu  ziyaret  edebilecek  kadar  hassasiyetli . Keyfiyet – kalite ve  İslâmiyete  lâyık  doğruluğu  yaşama  göstergesinin  şâhikası… 

            Şer odaklarının İslâmî cihat diyerek , kendilerini  patlatıp ; masum  insanları  öldürerek ; dünyadaki  İslâmiyet  algısını  dehşet  ve korkuya  dönüştürmeye  hakları yoktur . “Bir insan öldüren , tüm insanlığı öldürmüştür .” hakikatinin  zıddına  bir  gayrettir . Bu ancak  Onların  Cehennem ateşlerinin  çoğalıp  harlanmasına  katkı  sağlar . Bu yapılanların İslâmiyetle  yakından  uzaktan  alâkası olmadığı  gibi canavarlıktan  başka  bir  şey  olmadığı  bilinmelidir . Kaldı ki  Peygamber’imiz(ASM) bırakın  insanı  yaşatmayı ; hayvanı  ve  bitkiyi-ağacı  bile  yaşatarak  İslâmiyete  lâyık  doğruluğu  bize yaşantısıyla  örnek  olarak  gösteriyor .

 

            Bu  noktada  Bediüzzaman’dan  alıntı  yaparak  konumuzu  noktalamak  istiyorum .

            “ S : Her şeyden  evvel  bize  lâzım olan nedir ?

               C : Doğruluk .

               S : Daha ?

               C : Yalan söylememek  .

               S : Sonra ?

               C : Sıdk , sadâkat , ihlâs , sebat , tesanüt .

               S : Neden ?

               C : Küfrün  mahiyeti  yalandır . İmanın mahiyeti  sıdktır . Bu bürhan  kâfi  değil  midir ki , hayatımızın  bekası  imanın  ve sıdkın  ve tesanüdün  devamıyladır .” (Tarihçe-i Hayat – 77)

            Keyfiyetli  kaliteli  ve  İslâmiyete  lâyık  doğruluğu  hayatımıza  yansıtabilmek  dileklerimle , saygılar sunuyorum .

 

Öğr.Gör. Ahmet AKIN

RTEÜ. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

RİZE   

  

YORUM EKLE
YORUMLAR
HÜSEYİN BODUR
HÜSEYİN BODUR - 8 yıl Önce

değerli arkadaşim,sayin hocam yazinizi okudum..Allah razi olsun.. anlatacaklarinizi nede güzel siralamaktaki maharetinize hayranim...okuyan azda olsa ne olur yazmaya devam ediniz.... bunlar kafa ,iman, ihlas ve insanlari sevem yolunda atialan en kutsal adimlardan biridir..siz bu görevi içra ediyorsunuz ve üzerinize düşen ne varsa bu uğraşi sergiliyorsunuz..emeğinizi Allah zayii etmiyecektir...birilerinin beğenip, beğenmememsi,de hiçççç önemli değldir..her malin illaki bir alicisi vardir...ama sizin eserinizi alamayan insan tipide oldukca çoktur ve halada çoğalmaktadir.....sizi tebrik ediyorum..başarilariniz artarak daim olsun diyorsaygilar sunuyorum..!!!!!!!!!!!!

Ahmet AKIN
Ahmet AKIN @HÜSEYİN BODUR - 8 yıl Önce

güzel insan , değerli dostum , hüseyin bodur ; yorumun için eyvAllah . karıncaya sormuşlar nereye gidiyorsun ? hacca gidiyorum demiş . bu ayakla mı ? demişler. "ben o yola gireyim de , gerisi önemli değil" demiş . ben de karınca kararınca bir şeyler yazmaya çalışıyorum . ben kapımın önünü süpüreyim de , gerisi cenab-ı hak(cc)'ın işi . bodur'lara rize'den binlerce selâm ve saygıyla ...