Değerli Gerze Gündem okurlarım.
Gerze Yangın Evleri hakkında yapılan değerlendirmeler sonucunda söz konusu olan “Kentsel Sit Alanı” talebinin reddedilmesine karar verilmiş! Bu karar verenler kimlerdir? Kimin adına ve hangi bilimsel, kentsel ve tarihi verilere dayanarak bu kararı nasıl verebiliyorlar?
Bu konuda çok önemli yorumlar yapmış, Tarih Doçenti bir öğrencimin yorumlarını sizlerle paylaşmak istedim.
“ Çok üzüldüm; çok hatalı karar olmuş. Korkarım bundan sonra çirkin bir yapılaşmanın önü açılmış oldu. Yangın Evleri Gerze’nin kimliği, estetiği ve tarihidir. Tarih sadece yüz, iki yüz bin yıl vs ile olmuyor; bazen 50 yıl evveli de tarihtir. Çünkü o evler geçmişi ( Evleri, Konakları, arşivi vs ) yanan bir kentin, onu simgeleyen unsuruydular.
Neyse mevzu derin; uzun uzadıya da yazacak da değilim. Ancak bu kararı alıp/aldırıp da Gerze’nin katlini sağlayanları tarih yazar elbet. Çok değer verdiğim ve çok da beğendiğim bir belediye yönetimi vardı oysa.
Sanıyorum bu “ Savunmayı” sadece rant peşinde koşan müteahhitlere ve onların peşinden giden ev sahiplerine danışarak ( ! ) yapmışlar. Cidden merak ediyorum, belediyenin danıştığı sanat tarihçisi, mimar, tarihçi, sosyal antropolog var mı acaba? Sanmıyorum. Çok acı bir haber. Çok acı… Torunlarınıza rahmet okutacak cinsten hem de…
Eski kent/yeni kent diye iki kavram vardır. Eski yerleşim yeri tüm özellikleriyle ( Mimari, kültürel vs ) korunurken, modern ( yeni ) kent dışarıya, eski kenti bozmayacak mesafeye inşa edilir ve kent orada büyümeye devam eder. Yani iki unsur üst üste olmaz/ olmamalıdır.
( Ama maalesef Türkiye’de hemen her kent aynı rezil durumda ) Gidin görün hayranlıkla resimlerine baktığınız Avrupa kentlerini… Eski yerleşim yeri aynen korunur, modern binalar eski kentin çeperindedir.
Peki, Yangın Evleri neden korunmalıdır? Korunmalıdır çünkü Gerze’nin bi zati tarihidir. Küllerinden yeniden doğmasını temsil eder. Yangın sonrası yurt içi ve yurt dışından yardımlar toplanmıştır. Özgün bir şehir planına sahiptir. Bu palan, Gerze için ( Farkında olunmasa da ) çok gurur verici bir durumdur. Evler ve sokaklar çok estetik görünümlüdürler. Estetik olmasalardı da sırf barındırdıkları olağanüstü özgünlükleriyle korunmalıydılar oysa.
Bir yorumcu “ Kutu gibi evlerde “ yaşamanın zorluğundan bahsetmiş. İrkildim, ürperdim! Beğenmiyorsanız satar, gepgeniş yeni binalardan daire alabilirsiniz. Ve mal sahiplerine bu durum zaten sorulmaz. KONUNUN UZMANI KARAR VERİCİDİR! Sanmayınız ki Amsterdam’ın örneğin, eski kentteki bir evi yıkıp, yerine gökdelen dikmeyi planlayıp fazlasıyla para kazanmayı isteyen mal sahibi yoktur. Elbet var. Ancak SİSTEM BUNA MÜSAADE ETMEZ! Kenti korur.
Bir başkası, bu evlerin Gerze’ye ve modern bir kente yakışmadığını yazmış. Ahh..ahh! İşte bu mantık, İstanbul’da, Samsun’da hemen her yerde, zamanında güzelim evleri yıkıp betonları dikmemize sebep oldu. Aynı zihniyet Gerze’de de icraatta…
Bir başkası, bu kararın yıkım olmadığını iddia etmiş. Avunun siz avunun! Beyler, bayanlar kıymayın güzelim Gerze’ye. Yazık ve ayıp! Bakın, açıkça yazayım; çok büyük terbiyesizlik. Geçmişe ve geleceğe terbiyesizlik…
İşin bir uzmanına ( Koruma kurullarına torpille atananlara değil; gerçek ve bağımsız “İster yerli ya da yabancı uzmana” danışın. ) hasta olduğunuzda doktora nasıl gidiyorsanız bi zahmet bu noktada da bir uzmana sorun az! Çok mu zor?
Bir eğitimci geçmişi olan birinin bunu yapmış olması ne acı! Yazık!”
İşte yukarıdaki tırnak içindeki yorumlar öğrencime aittir. Aynı yorumları Gerze Belediye sitesinde de bulabilirsiniz. Daha çok okuyucu ile buluşması için Gerze Günden sitesine de yazdım. Alta da kendi kısa yorumlarımla yazımı sonlandırdım.
Yazımı aşağıda ki cümlelerle toparlamak istiyorum:
Doğanın adaletinin karşısında, unutmayınız ki hiçbir güçle karşı koyamazsınız! Bahçeli o güzelim Yangın Evleri bir bir yok edildikçe hiç mi yüreğiniz sızlamıyor? Yerlerinde yükselen o ucube beton binalar dikildikçe; Yeşil ve Şirin Gerze’yi yeniden yaratabilecek misiniz? Hani bu evlerin park sorunu, hangi anlayışla çözeceksiniz bay yetkililer!
Bu çirkinliklere omuz verenler, alkışlayanlar, derin bir nefes alıp ferahladığını sanıp, bir de kıs kıs gülenler; bir yerlerine kına yakmaya başlamışlardır!
Yangın evlerini koruyamadık. Korumak için çabada göstermiyoruz! Suçlular ortada ve belli! Doğup büyüdüğüm kasabayı, insanlarımızı yönettiğini sandığım YEREL YÖNETİM elemanlarını tanımakta zorlanıyorum.Böyle ne demokratlık,ne sosyal demokratlık, ne ilericilik ne de devrimcilik olamaz (!?)
Geçmişte yaşamış olmak, geçmişi yaşatmaya yetmiyor ne yazık ki! Beton binalar arasında sıkışmış, eski bir ev gibi sıkışıyor kalbim! İlçemizde yaşanan olumsuzlukları, çirkinlikleri hemen her gün gördükçe yalan yok içim acıyor, nefes alamıyorum!
Bir küfür savuruyorum rastgele! Sonra susuyorum… Belki bir duyan olur diye!
Sevgiyle kalın.
Ali Vacit Tokmak
adnan yalman,hemşehrim.1992 yılından bu güne gazetecilik yaptığım için yangın evleri konusunda çok yazılar yazdım.bunları bilmiyorsun. o yazıları anlayanlar anlamıştır.bu yazımda da daha çok tarihçi öğrencimin eleştirilerine yer verdim.10-3-2016 tarihinde yine bu köşemde konuya değindiğim yazım var okumamışsın. kına yakacaklar sen değil bu işe sevinenler ve çıkar sahibi olanlar olur sanırım.ben de yangın evinde oturuyorum.bende zamanında ruhsat alarak tadilat yaptım.arka kısmında ve iç kısmında...gök yüzüne kat çıkmadım.yeşil alanım kaybolmadı.önce beni iyi tanı ezbere bir yazıma karşı eleştirilerini böyle uzun uzun yazarak yorulma!selamlar sevgiler...