Kürekle Karadeniz 62.gününde : (K)Ömür kenti Amasra’da basın açıklaması

Günler geçiyor, havalar soğuyor lakin Nükleersiz Türkiye için Kürekle Karadeniz yoluna devam ediyor. En son Hüseyin İnebolu’dayken size yazmıştım. Bugüne kadar 10 gün daha geçti. Hüseyin 2 Kasım’da Ortaköy’e varana kadar o denizde ben karada kürek çekmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Nükleersiz.org ve Yeşil Düşünce Derneği(YDD) bir duyuru yayınlayacak ben de  sizleri  bu tarihi karşılamaya buradan çağırıyor olacağım.

 

13 Ekim günü sabah 6’da kalktı Hüseyin, hazırlanması için 1 saat yeterdi. Bütün gün kürek çekti. Gideros koyuna vardığında sağnak yağmur başladı. Olsun yağmur ıslağı güneş açınca kurur geçerdi, radyasyon izi bırakacak değil ya he-nüz.  Sağanak yağmurdan kaçan Hüseyin 60 kilometreye yakın mesafe kat etmiş olarak geceyi Kalafat  tarafında geçirdi. Yolculuğu boyunca çoğunlukla çadırında kalan uğradığı yerlerde ikramlara, davetlere rağmen yemeğini kendi pişirip kahvesini  hazırlamaktan da büyük keyif  alan arkadaşımız o akşam da makarnasını yaptı, kahvesini içti, radyosunu dinledi; aynı bizim evlerimizde yumuşacık koltuklarımızda yaptığımız gibi kitaplı keyiflere daldı. Tek fark  O, doğanın kucağındaydı, tılsımlı böcekler onun için şarkı söylüyordu.

14 Ekim günü sabah 5’te kalktı 6’da yola çıktı. Yolunun üstünde Gideros-Kuracaşile arasında Selahattin Abi’ ye uğradı. Selahattin Abi 75 yaşında bir kürek ustasıydı; Hüseyin projeyi fırsat bilmiş hazır oradan geçerken kendisi için yeni kürek siparişi vermişti. Aklında yakında sahip olacağı 2 kürek elinin altındaki diğer 2 kürek  tek yürek 35 kilometre daha gidip Amasra’ya vardı. Bu proje vesilesiyle tanıştığım dünya tatlısı insanlardan biriyle daha buluştu, Meral Hanım’ la. Ertesi gün büyük gündü. Aylardır, maden kömürü alerjisi, termiksi karın ağrıları yaşayan  kentte bu kez kurulması planlanan nükleer santrallere karşı farkındalık yaratacak bir basın açıklaması yapılacaktı. Eğitim-sen yönetiminden Kerim Bey’ in  bu organizasyonda emeği büyük, teşekkürler Kerim Bey! Ve elbette kendisiyle tanışmama vesile olan Meral Hanım’a kucak dolusu teşekkürler!

 

15 Ekim günü saat 13:00’da okundu Nükleer santrallere karşı Kürekle Karadeniz’in basın açıklaması. Basın açıklamasına katılım oldukça zengindi. Haber-sen ,Eğitim –sen, Amasra Yelken Klubu , CHP İlçe Yönetimi, ÖDP Amasra, ADD, ESM, İP,Maden Mühendisleri Odası, Çekül. Amasra’nın bu kadar organize oluşunun arkasında termik mücadelesinden antremanlı oluşunun da etkisi var elbette. HEMA Termik Santrali, Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahalarına karşı çıkan halkın “Bartın Platformu” girişimiyle yürüttüğü 10 yıllık bir direniş hikayesi yabana atılır cinsten değil. HEMA ise Amasra’nın ilk kez 1999’da başlattığı santral ısrarını, kurulacak gücü 40 kattan fazla büyüterek sürdürüyor. Öte yandan Termik santral yatırımında da nükleer santral yatırımında görülen bir ithal ürün bağımlılığı yaratılmak istendiği anlaşılıyor. Ancak ne Amasra’nın ne Zonguldak’ın  kömürü kalori açısından termik santral kullanımına  uygundur. Nasıl ki uranyumu dünyada uranyum bulunduran 4 ülkeden birinden almak zorunda isek termik santralin de kömürünü ithal etmesi gerekecektir. Yabancı ortak, yabancı sermaye, yabancı teknoloji, ithal kömür ve yabancı işçiye bağımlı olan yatırımlar enerjide dışa bağımlılığı artıracaktır. Bu sebeplerle  Hattat Holding’in bölgeye yapmak istediği termik santralin yaşam alanının böğrüne kara saplı bıçak gibi saplanmasını istemeyen halk  sadece bu sene  10 gün içerisinde  termik santrale hayır! diyen 42 bin dilekçe  hazırlamış ve 40 bin imza toplamış . Amasra’nın direnişini daha detaylı olarak Yeşil Gazetedeki son dönem yazılardan okuyabilirsiniz.

Ülkenin turizmle ilk tanışan sahil kentlerinden biri olan Amasra bugün çok ciddi bir turizm, balıkçılık ve tarım gelirine sahiptir.İnsan sağlığı açısından İlçe coğrafi olarak da termik santrale uygun değil, aslına bakarsanız uzamanlar Karadeniz boyunca hemen denizin arkasından yükselen dağların  termik santralden çıkan zehirli havayla  hayatı özellikle kış aylarında cehenneme çevirdiğini söylüyor. Gerçek bir örnek vermek gerekirse Ankara’da yaşarken  kronik astım rahatsızlığına iyi geleceği için doktoru tarafından havası temiz olan  bir yerde yaşaması önerilen bunun üzerine Ankara’ya yakın da olduğu için  Amasra’yı seçip buraya yerleşme kararı almış olan Meral Hanım ve eşini süregelen  termik santral tehlikesi  herkesten biraz daha fazla kara kara düşündürtüyor.

Nükleer santraller hakkında farkındalık yaratmak isterken geçilen yerlerdeki çevre mücadelelerine dalıp gidiyoruz belki ama başka türlü dayanışma olmaz,  empati kurulmaz. Hele ki Gerze’lerin, Amasra’ların termik mücadelesinden nükleer mücadelesi adına da öğrenecek çok şey varken… Ben bu satırları yazarken Hüseyin çoktan Amasra’dan çıkmış Zonguldak’a doğru gidiyor, Birkaç güne kalmadan madenleri konuşacağız… Bir bayrak yarışı bu, sırası gelen  gönlünü çevre ve yaşam mücadelesine kendini adayan herkes bir bir karşılayacak projeyi… Amasra’da,Sinop’ta Gerze’de  olduğu gibi yıllardır verdiği mücadelesinin yanına oturtacak…kendi projesi belleyecek, destekleyecek. Çünkü  radyasyon  ırk ayrımı bile yapmazken radyasyon ile mücadele yöntemi içerisinde cinsiyet, din, siyasi görüş farkı üzerinden ayrılıkçılık, ötekileştirme sadece ve sadece bu mücadeleyi kaybetmeye mahkum eder bizi.

Hüseyin’i bu bağlantı dan takip edebilirsiniz

 

Pınar Demircan

[email protected]

twitter: @pnrizumi

(Yeşil Gazete)

YORUM EKLE