Evet, 2014 – 2015 Eğitim ve Öğretim Yılı; İlköğretim, Ortaöğretim ve bazı

Üniversitelerde 15 Eylülde start alıyor. Karneler veya transkriptler alınalı ne kadar oldu?

Tatil, tatil dedik o da bitti. Sayılı günler su gibi akıp geçiyor. Ömrümüzün dakikaları da öyle!

            Başlığımızla irtibatlandırarak; çocuk, genç, ihtiyar, anne, baba, esnaf, memur, amir kişi kim olursa olsun eğitim şart. İlk emir ; ‘’ Oku ‘’ . Toplumumuzun olumlu manada şekillenebilmesi, eğitimle doğru orantılı. Eğitimli kişilerden meydana gelen toplum da kaliteli olmuş olur.

‘’ Yaratan Rabbinin adıyla oku .’’ (Alak - 1)

‘’ Ki O, kalem ile öğretti .’’ (Alak - 4)

‘’ İnsana bilmediği şeyleri öğretti .’’ (Alak - 5) 

Gibi ayetler, Allah’dan(CC) gelen ilk emirler. Bu ayetleri işaretleyip, eğitimi teşvik eden Hz. Ali’nin(RA) şu güzel sözünü de hatırlayalım.  ‘’ Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum .’’ Bu pencereden baktığımızda, İlkokul öğretmenim Hüseyin Demir’e farklı bir saygı duyup dua ediyorum. Tabii ki bana Kur’an-ı Kerim okumayı öğreten Celâl Arıkan hocama da ayrı bir saygı duyup dua ediyorum. Ancak, eğitimin de iki kanatlı olmasının altını kalın çizgiyle çiziyorum. Gerekli de. Nasıl mı?   ‘’ Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder.    …  İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassup, ikincisinde hile ve şüphe tevellüd eder.’’ (RNK – Münazarat)   Cümleleri açalım efendim. İnsan yaratılmışlar içinde en kâmili, Ahsen-i takvim olarak vasıflandırılmış. İnsanın, vicdan ve akılla; ruh dünyası ve sosyal hayatı şekilleniyor. Dinî ilimlerle vicdanı, insan karakteri aydınlanıyor. Kalp imanî noktada kararmaya görsün! Allah(CC) muhafaza. Her türlü yangazlığı, hırsızlığı, caniliği, vicdansızlığı ondan bekle o zaman! Aklımız ise; fen ilimleriyle aydınlanıyor. Tıp, makine, astronomi, iktisat v.b. Teknik ve Sosyal Bilimler önümüzü açıp aydınlatıyor. Yukarıda da dediğim gibi iki kanatlı olmamız gerekiyor. Çünkü din ilimleriyle, fen ilimleri birbirinden ayrı düşünüldüğünde, ayrı kulvarlara götürüldüğünde; sosyal hayatımızda da sıkıntılar yaşamaya başlıyoruz.  Çünkü sadece dinî ilimlerle gidildiğine  ‘’taassup’’ , sadece fen ilimleriyle gidildiğinde ‘’ hile ve şüphe’’ ortaya çıkıyor.  Bu noktada A. Einstein’a hak vermemek mümkün değil!  ‘’ Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır.’’ demiş ve de doğru demiş. Bu yüzden ikisi kol kola olmalı. Zaten bakıldığında; Teknik ve Sosyal Bilimlerin, Kur’an ile çelişen bir noktası söz konusu değildir.

            Şimdi farklı bir pencere açalım. Kastamonu’da lise öğrencilerinin Bediüzzaman Hazretlerine sordukları  ‘’ Bize Halık’ımızı(CC) tanıttır. Muallimlerimiz Allah’dan(CC) bahsetmiyorlar.’’ sualine karşılık verdiği cevap enteresandır. ‘’ Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisân-ı mahsusuyla,mütemadiyen Allah’dan(CC) bahsedip, Hâlık’ı(CC)

Tanıttırıyorlar.’’ (RNK – Sözler)

            Evet bilimsel kapıları araladığımızda, incelediğimizde; her fen bizi Allah’a(CC) götürür. Kendi sahasına has lisanla bize Allah’dan(CC) bahseder. Araladığımız kapılardan içeri girerek, misallerle konumuzu şekillendirelim.

            Tıp Bilimi, çok geniş bir sahadır. İnsanın her organı için sanki bir fakülte açılmış desek yeridir. Kâinat kitabının bir elemanı olarak insanı masaya yatırıp incelediğimizde; Rahman, Rahim, Hakim olan Allah’a(CC) kapılar açılır. Çünkü her organımızın yapısı bir mühendislik harikasıdır. Kan kanallarımız, sinir sistemimiz, gözümüz, midemiz, el ve ayaklarımız mükemmel bir sistem olarak karşımıza çıkar. Bu da bizi Allah’a(CC) götürür.

            Eczacılık Bilimi, tıpla ilintili ve yine farklı güzellikler bize sunar. Kâinat kitabı, bitkiler ve hayvanlar alemi farklı ve faydalı bir ecza deposu olarak karşımıza çıkartılarak bizlere sunulur. Her bir bitki ayrı bir ilaç, her bir hayvan ayrı bir ilaç olarak hizmetimize sunulmuştur.

Bu durum bizi, küre-i arz eczanesinin eczacısı olan Allah’a(CC)  götürecektir.

            Makine Bilimi penceresinden baktığımızda, kâinatın harika bir fabrika olarak karşımıza çıktığını görürüz. Hem de öyle bir fabrika ki; ham madde ile üretilmiş eşya arasında hiçbir benzerlik olmadığını hayretlerle görürüz. Bu gözlemimiz de bizi kâinatın mühendis-i muhteşemi olan Allah’a(CC) bizi götürür.

            Astronomi Bilimi önümüze çok farklı güzellilerin olduğu bir panayır sunar. Samanyolu galâksisi, güneş sistemi, dünya, gezegenler, yıldızlar alemi çok esrarlı bir sunum yapar. Bu esrar ve muhteşemlik; bizi münevvir, müdebbir olan Allah’a(CC) götürür. Hayret ve yaşanışlarla, o Kudret(CC)  karşısında secdeye gitmemizi sağlar.

            Her fen; farklı bir kapı açacağı için, örneklerimizi çoğaltabiliriz. Kâinatta müthiş bir Matematik örgüsü vardır. Pisikoloji ve Sosyoloji harmonisi söz konusudur. İktisat ve İşletme çalışması vardır. Hayvanlar alemi farklı bir dünya, Zooloji Bilimiyle bizi karşılıyor. Bitkiler ve ağaçlar alemi; Botanik Bilimiyle önümüze çok güzel sergiler açıyor, her mevsim ayrı bir vagon olarak resmî geçit yapıyor. Görüldüğü gibi bu güzellikler kendilerine has lisanlarla bizlere Allah’dan(CC) bahsedip, bizleri o yüce Yaratıcı’ya(CC) götürüyor. Yunus Emre’mizden iktibasla bahsimizi noktalayalım;

            İlim ilim bilmektir,
            
            İlim kendini bilmektir

            Sen kendini bilmezsen,

            Ya nice okumaktır.

Bu güzel duygularla; 2014 – 2015 Öğretim Yılı tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize, anne ve babalara hayırlı ve uğurlu olsun. Öğrencilerimiz bilgi haznelerini güzel doldursunlar ve Allah(CC) zihin açıklığı versin. Meslek ve branşlarını çok iyi öğrensinler. Kendilerine, anne ve babalarına, vatan ve millete faydalı bir eleman olsunlar inşaallah. Yaş önemli değil . Hepimiz talebeyiz. Okumaya devam vesselâm . Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle saygılar sunuyorum.

Öğr.Gör. Ahmet AKIN

R.T.E.Üniversitesi

Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu

RİZE