Tuzak, herkesin bildiği gibi kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan bir araç veya düzen,  ya da birini güç duruma düşürmek için kurulan komplo  anlamına gelir kısaca.

          Burada, kuş veya yaban hayvanlarını yakalamak için onların hoşuna gidebilecek yemlerin hazırlanması ayrı bir hüner ister, gizlilik ve sinsilik ister.  Hangi yemlerin nerelere ve nasıl yerleştirileceğinin şeytaniliğine kesinlikle sahip olmanın yanında, bir şahsa karşı kurulan komplonun namertliğini de içinde taşır kesinlikle.

          Çoğu zaman insanların yabani hayvanlar için kurmuş oldukları tuzağı, insanların birbirine karşı da kurdukları gibi, devletler arası kurulan tuzaklar da vardır.   Yöntem hep aynıdır. İyi yem kullanıp, onu tuzağına düşürmektir asıl amaç…

          Ya topluma karşı kurulan tuzaklar?...  O da var. Bu da siyaset adına politize olan ekiplerce gerçekleştirilir. Böylece, halkı yönetme gücü ele geçirilmiş olur. Sonra da bir kolun iktidarda, bir elini de ticarete attığında,  kolayca  yolsuzluk, çalma çırpma devri yürürlüğe giriverir. Bundan sonrası için Allah kerim; yakalanırsan,  hırsız kerim olunur… Ekranlardan izlediğimiz gibi.

         Ülkemizde de var mı böyle tuzaklar derseniz? Var tabii ki… Halkın dini duygu ve düşüncelerini, iktidar hırsı politikalarına bulaştıranların yaptıkları,  bal gibi tuzaktır işte. Oy tuzağı yani… Burada din ile birlikte ayrıca makarna, pirinç ve kömür de kullanılıyor yem olarak. İşe de yaradığını hepimiz görmekteyiz. İşte bu yüzden, DUR, ORADA TUZAK VAR!... diyorum.

Necmettin ÇAKIR