Paşa Gemisi

Osmanlı İmparatorluğunda liyakate dayanılarak kaptan paşalık ünvanına nazaran bu makama gelecek şahsiyetin çekirdekten denizci olması gerekir ise de denizle, denizcilikle hiç ilgisi olmayan şahsiyetlerinde ileriki zamanlarda Kaptan Paşalık ünvanını kazandığı görülmüştür.

Kaptan Paşalar için tersanede bir miri saray vardı. Aileleriyle beraber bu sarayda otururlardı. Bütün tersane ve donanma işleri Kaptan Paşa Divanı denilen bir divandan görülürdü. Kaptan Paşa’nın muavini ve Erkânı Harbiye Reisi yerinde olan şahsiyet, Tersane Kethüdası ünvanını taşıyan bir meslek makamı idi. Bu makama gemi kaptanlarının kıdemlilerinden seçilerek tayin yapılırdı. Zamanla bu an’anenin de suiistimal edilerek denizcilikle alakası olmayanların da bu makama tayin edildiği görülmüştür.

Donanma-yı Hümayun’un en büyük amiri olan Kaptan Paşa, Divanı Hümayun azası olarak, divana gelen bütün devlet işleri üzerinde söz ve rey sahibi idi. Deniz Kuvvetleri’nde ve Saray’da makamı, mesuliyeti cidden çok ağır olmakla birlikte var olan deniz aşırı tüm harplerde büyük rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu Mısır’ı ve Irak’ı birer eyalet olarak ilhak ile Hint ticaret yoluna da hâkim olmuştur. Zamanla maalesef ilgisizlikten elindeki imkânları kullanamamaktan dolayı, zengin kaynaklardan istemeye istemeye de olsa feragat etmiştir.

Kızıl Denizde “Mısır Kaptanı”, Basra Körfezinde “Basra Kaptanı”, Tuna Cephesinde “Tuna Kaptanı” ünvanları altında amirallerin başında bulunduğu teşkilatlar oluşturulmuş olup büyük cengâverlikler gösterdiği sahih kaynaklarca da sabittir.

Osmanlı İmparatorluğunun Akdeniz’de hâkimiyetini eline almasıyla Venediklilerin hükümranlığını bu denizlerde yok ederek sahillerinde ve adalarında çetin, kanlı muharebeler sonrası üsler kurarak teslimiyeti sağlanmıştır ki bazıları Girit adasının zaptının yirmi beş sene sürmesi gibi çok zorlu geçmiştir.

Kaptan Paşa’ların idaresinde İstanbul Kasımpaşa merkezli Donanma ve Tersaneler var idi. Donanma üç büyük birlikten kurulmuş olup 1.si Donanmanın esasını teşkil eden tersane gemileri, 2.si Deniz cengi seferiyle vazifelendirilmiş sancak beylerinin gemileri ve 3.sü Deniz Akıncıları olarak tabir edilen Mağrib Korsanları, Cezayir gemicileri, Trablusgarb gemicileri, Tunus gemicileri vs.den oluşmaktadır.

Sancak beylerinden onbiri doğrudan Kaptan Paşa tarafından kendilerine bağımlı azil ve tayin edilirlerdi. Kara eyaletlerinin sahil sancakları beyleri deniz seferi ile vazifeli idiler ki bunlar sefere, mensup oldukları eyalet paşasının sancağı altında değil, gemilerle Kaptan Paşa sancağı altında giderlerdi ki o zamane Kasımpaşa merkezli eyalet olarak anılırdı.

Donanma-yı Hümayun’un gemileri Kaptan Paşa’nın kumandasında İstanbul’dan hareket ederek Çanakkale Boğazı’ndan çıkarak evvela Çeşme’ye gider, orada Anadolu bey gemilerini de kendine katarak Navarin’e giderlerdi. Bununla Akdeniz’in Osmanlı’nın hükümranlığı altında olduğunu yedi düvele göstermiş olurdu.

Kaptan Paşa’nın bindiği gemiye Paşa gemisi denilirdi. Bazen deniz seferinde Kaptan Paşa’dan gayri, namlı vezirlerden bir serdar tayin edilirdi. Mamafih Kaptan Paşa’da dâhil herkes bu Serdar’ın emrine girerek deniz seferinin tüm mesuliyeti bu serdarın omuzlarında olurdu.

Kaptan Paşa’lık 1867’de kaldırılarak Bahriye Nezareti ve Kumanda Meclisi adında iki birim oluşturuldu. 1876’da ve 1878-80 arasında yeniden kurulduysa da, sonunda Kaptan Paşa’nın asıl görevlerini bahriye nazırı üstlendi.

Volkan Yaşar Berber

YORUM EKLE