SAĞLIKTA TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR

  On milyon emeklisi atıl vaziyette emeklilik sonrası ihtiyaçlara cevap veren yeterli sosyal kurumu olmayan milyonlarca öğretmen, bürokrat, nitelikli işçinin, emeklilik sonrası hangi aşamaları yaşadıktan sonra ölüme yolcu edildiğine bakmalıyız ülkemizde.
Bütün emekliler emeklilik sonrası en az 10-15 yıl birikimlerini ülke için toplum için verebilme enerjisi ve istekliliğine sahipken devlet politika olara bu birikimli insanlarımıza hatta eli öpülesice öğretmenlerde dahil varlıkları yük kabul edilmiş nitelikleri yok kabul edilmiş, birikimleri yok kabul edilmiş bir an önce ölseler de emekli maaşı almasalar yaslılıkta bol bol ilaç tüketiyorlar ilaç giderleri azalsa anlamına gelen politikalar uygulanmaktadır Türkiye’de. Emekli aldığı maaşla ay sonunu zor getirmektedir.

Kimi kahvesine gider okey oynar, bahçeli evi varsa çiçek sular.
Bayanlar torun bakar, örgü örer, yemek tariflerini takıp eder, en medeni ve sosyal olanlar yılda bir kere yan yana gelip yemek yer ve geçmişi yad ederek çoluk çocuklarının kat ettikleri mesafeleri ölçerek adeta hayat performanslarını değerlendirirler.

Derken yılar geçer gider hastalıklar kapıyı çalar ve yolculuklar başlar.

Çocularının en verimli döneminde önden baba yatalak olur hasta olur. Bir müddet sonra emri hak vaki olur, sonra anne tek kalır, gelinler damatlar yük olacak diye ödleri kopar.

Herkes kendi dünyasında genelde anne yalnızlığa terk edilmiş veya baba yalnızlığa terk edilmiş kendi işini görebiliyorsa ne mutlu ona, eğer elden ayaktan düşmüşse evlatların en vicdanlısı yandı anne yada babanın bakımı için bakıcı arama seferberliği başlamıştır.
Anneye babaya iyi baksın diye ilk okul mezun cahil insanların gözünün içine bakar durur vicdanlı evlat.

Diğer mal hissedarları da miras gecikmese diye sırtlanlar gibi yaşlı ana yada babanın etrafında gürültü çıkararak raks eder dururlar.
Evlattır torundur ne yapsın yaşlı emekli garibim güçten kuvvetten düşmüş, vicdanı kararmış insanlardan ilgi, sevgi merhamet beklemektedir.

Aile içi emeklilik böyle travmalar yasarken yaslı olup da evde bakımlı olanları adeta yok kabul etmiştir.

Devletin Ankara’da 300 bin evde bakım hastası var, 30 hemşire görevli Sinop’ta, 300 evde bakım hemşiresi var. 2 hemşire görevli bu rakamlar dahil emekli yaşlıların evde bakımlı olmaları durumunda ne kadar ciddiye alındığının kanıtıdır sanırım.
Devlet yaşlanan insanının bir an önce ölmesi için her tedbiri almış.

Allah elden ayaktan düşürmesin, hastanelere ise hiç düşürmesin. Hastanelerdeki durum nedir dediğimiz zaman dehşete düşüren bir sağlık uygulaması görürsünüz.
Günde ortalama 200 hastaya bakan uzman hekim, hasta basına 2 dakika ayırabiliyor. Nasıl bir ferasetli bir bakışta hastalık teşhisi konuluyor.

Yazılan bir torba ilaç, sonra yan tesirden ölen hastalar. İlaçlar toplanıyor aile hakimliğinde 5 bın hastaya bir hekim düşüyor. İflas etmiş bir sistem ama aile hekiminin maaşı iyi.
Doktorlara performans sistemi getirilmiş resmen ilaç pazarlama şirketlerinin elamanları konumunda faaliyet gösteriyorlar.
Bir çok ilacın giderini devlet vatandaşa çaktırmadan yüklemiş

Sessizce emekli maaşından kesiliyor. Bir sonraki aya alacak sarkıtılarak maaşından kesiliveriyor, tere yağından kıl çeker gibi vatandaş anlayamıyor bile.

Kesilen parayı açıklama geliyor yetkililerden, bazı ilaçlardan tüm destek çekilmiştir. Bazı ilaçlar da vatandaşın ödediği fark ilacı ithal ediyor.

Devlete para bile kazandırıyor maalesef...

Türkiye’nin yılda 500 milyon dolar sağlık gideri var, toplumun yarısı kanser hasta ölüyor, pardon deniyor. Hasta yakını doktoru mahkemeye verirse ilaç firmalarının sigortaları parayı ödüyor.
Yanlış ilaç yazan doktor promosyonunu almaya devam ediyor. Tatil köylerinde çoluk çocukları ile beraber bilimsel toplantılara devam…

Altın saatler falan sıkıntı yok, arada bir hasta yakınları şiddet uyguluyor onu da yasa çıkarttılar güya caydıracaklar; yanı hastasını yanlış tedavi eden yada ilaç kullanımından öldüren hekime Amerika’daki gibi diploma iptali yada tazminat ödeme gibi hastanın hakkını doktora karsı koruyacak yasa yok hasta duruma göre kobay olabiliyor yada psikopat bir hekimin ellerinde can verebiliyor Türkiye’de.

Hala vicdanlı Allah korkusu olan insan sevgisi olan doktorlar da var diyebiliriz ama parayı putlaştırmış hekim bolluğunu da görmezden gelemeyiz.

Uçuk niteliksiz hekim uygulamalarına sağlık bakanlığındaki kurulların asılmaz olduğunu görürsünüz.
Meslek taassubu vardır hasta yani hep haksızdır paranoyaktır.

Valinin, savcının süzgecinden gecen bir şikayet güç dengelerinin sürtüşmesinde kaybolup gidiyor.
Bir de emekli yaşlı hastaların hastalanmaları durumunda hangi akıbet onları bekliyor öncelikle sağlık tedavi uygulamalarına tamamen radyasyon yükleyen yada ciddi bir beceri gerektiren cihazlar hakim olmuş durumda hastanelerde.
Bu durum hem iyi hem de kötüdür. Her cihazla hasta tetkiki para demektir.

Özelikle özel hastaneler örgütlenmiş, hasta toplama konusunda ilaç promosyon şirketleri ile beraber kazanç yarışına girmiş durumdalar.
Hastanın özel hastanelere sevki ile sihirli eller devreye girmiş ve organize oluvermişler.

Yaşlı çocuk ve kimsesiz hastalar önemli popülasyonu oluşturuyor.
Hastanın etinden sütünden her şeyinden istifade etmek için o cihazdan bu cihaza yaşlı hasta top gibi pas ediliyor.

Çünkü her cihaz hastaneye para kazandırıyor. Bir de güzel organize olmuşlar ki iktidarın çok önemli insanları ile ilişki kurmuşlar. Bu özel hastanelere hizmet eden devlet hastanesindeki görevleri kendiliğinden terfi ediveriyor.
Önemli adam oluyorlar, illerde devlet hastanelerinde hızlı makam tırmanışları görülüyor.

İş veriminde düşmeler neden olan memurlardaki sendikal rekabet en nitelikli uzmanlaşmış hastane elemanlarını paçavra gibi masadan masaya savurup duruyor. Bu sektörde görüntü normlarına uyuverdin mi gerisi kolay, geriye pastadan payın dağıtımı kalıyor yaşlı emeklinin sırtından.

Bu arada piyasada da özel hastaneler için miyençiler türemiş, promosyon karşılığı hastaneye hasta yönlendiriyorlar, emekli yaşlım düşmeye görsün hastaneye hasta tetkik tetkik günler geçerken ölüverirse, zaten yaslı idi deniyor.

Ardından hele yoğun bakıma alındıysa dokunma hastane sahibinin keyfine.
Geceliği iki buçuk milyon gelsin paralar. Hastanın eli kolu bağlı cihaza bağlı. Allah emanet yaşantılar.

Kan gazlarına bakılırken delik deşik mosmor olmuş yaşlının eli kolu. Yeni bir cihaz gelmiş hastaneye, bu cihazı fakültesinde doktor adayı iken kulanmış mı sayın hekim? Hayır çünkü fakültede o zaman bu cihaz yoktu.

Peki bu cihazı kullanmak için sayın hekimin kurstan geçmesi gibi bir süreci yaşaması gerekmiyor mu? Evet. Peki bu sayın hekimler yeni cihazı kullanmak için kurstan geçtiler mi? Hayır.
Peki nasıl bu cihazı kullanıyorlar, el yordamı ile sayın hekim yaşlı emeklide deneme yanılma ile öğreniyor, ya hasta ölürse yaşlı idi zaten deniyor.

Çok olsa hastanenin patronu biraz kızıyor, neden hemen öldürdün biraz daha tetkik yaparak para kazanman gerekirdi hasta zor bulunuyor rekabet var.
Hastanenin bir sürü gideri var kardeşim diye fırça yiyor patrondan sayın hekim.

Sadece bu kadar devlet yaşlısını ölüme böyle vahşice yolcu ederken hastanın doktorların yanlış uygulamasına karsı hiç bir ciddi yasal dayanağı olmadan sağlık uygulamalarına muhataptır bizim emekliler ve insanlarımız.

Devlet için külfetten kurtuluş vatandaş için de azaptan kurtuluş ölmektir maalesef. “Ne Yapılmalıdır Türkiye’de” Tıp fakültelerinde geriatrı ana bilim dalını yaygınlaştırılarak yaşlı bakım ve hastalıklarına karşı ciddi bir yönelişte bulunmalıdır.

2; evde bakım hizmetleri uyduruk iki hemşireye emanet edileceğine hasta bakımına yönelik nitelikli insan, hemşire yetiştiren kurumlar yaygınlaştırılmalı. Mezunlarına doyurucu maaşlar verilerek emeklinin son yolculuğa çıkacağı zaman diliminde insanlık vahşetini yaşattırılmamalıdır.

3; kendi kendine yeten yardıma muhtaç ve yatalak emekli yaşlılar tasnif edilerek her üç duruma uygun nitelikli bakıcıların istihdamı ve yetiştirilmeleri üniversitelerin kurs veren halk eğitim merkezlerinin öncelikli programları olmalıdır…

Geriatrı ve yaslı bakım merkezleri her ilde kurulmalı, gereken teknik cihaz ve nitelikli personel istihdam edilerek eli öpülesi öğretmenlerde bu ülkeye hizmet etmiş insanları çaresizliğe devlet terk etmemelidir.

En verimli çağlarda evlatları ana babaya bakma yetersizliğinde bırakarak devlet hizmet aldığı memurunu verimsiz hale sokmamalıdır.

Son olarak; emekli düşkün hale gelmeden onların hayatını düzenleyen kurum ve kuruluşlar oluşturarak onları unutulmuşluk duygusundan uzaklaştırarak sağlıklı yaşama hayata tutundurma.

Birikimlerinden istifade etme stratejileri belirlemelidir.
Türkiye bu birikimleri başka ihtiyaçlarına yönlendirerek atıl birikimlerinden son nefese kadar gönüllülük esasına göre istifade edebilme gibi politikalar uygulamalıdır.

Örnek emeklilerimiz turizmle ilişkilendirilerek seyahat acentaları bu emeklilerimizin yaşantılarına canlılık ve aktivite getirebilir. Gemi turları düzenlenebilir, dünyanın her tarafına.

Devlet destek ve teşvik etmelidir bu tip seyahatleri beş yıldızlı otellerimiz yurt dışı turlara yaptığı indirimleri yaşlı emeklilerimiz için yapsalar.

Sağlıklı yasam organizasyonları düzenlense. Sağlığına dikkat eden hayattan zevk alan emekli profili oluşturulur.
Bu tip yaşantılar emekliler için süspanse edilmeli, teşvik edilmeli, organize edilmeli.

Bu politikalar hayata geçerse emekliler daha az ilaç kullanır, daha az doktora giderler, bırak ta bu sayın sağlık kuruluşları az kazansınlar, bu emeklilerde sağlıklı yaşasın.
Yaşlılarımızı emeklilerimizi ilaç teröstlerinin vicdanına terk etmemeliyiz.

Emeklilik sonrası önce Türkiye’nin geri kalmış bölgelerindeki insanlarına sonrada insanlığın bilgi açlığı içinde olan bölgelerine.
Emekli on milyon insanımız aslında neler verilebilir, yeter ki adam gibi organize edilsin.

Son nefesine kadar değer verilsin, emeklilik sonrası çiçek sula, torun gör, sonrada öl dememelidir devlet. Bu olumsuz politikayı ortadan kaldırmalı. Hem emeklilerimiz mutlu olacak, hem çocukları.

Türkiye sağlık politikasını yeniden gözden geçirmeli.

Emeklilerine donuk tekamül etmiş kurumlar oluşturarak emeklilerine donuk insancıl değer verici, onların birikimlerinden gönüllülük esasına göre istifade ettirebilen devlet politikaları hayata geçirilmesi herkesin geleceğindeki yaşlılık için gereklidir…

YORUM EKLE