Saim Doktorun Kendi Kaleminden!

            “Gerze Gündem okurlarımın dikkatine!”

            “Hocalarımız medrese mezunu ya da Kuran Kurslarını görmüş kişilerdi. Kitap yoktu. Eski Arap harfleri ile öğrenim çok zordu.

            19 Mayıs 1919

            Ben henüz okula başlamadan bir yıl önceydi. İskelede okula yakın bir yerde Hükümet Konağı vardı. Onun önünde bir toplantı oldu. Bütün halk toplanmıştı. Kaymakam Esat Bey, Şube Reisi ve daha birçok memur hazırdı. Orada kaymakam konuşma yaptı ve üzgündü! İşte Mustafa Kemal adını ilk defa o zaman duydum.

            Mustafa Kemal Samsun’a gelmiş, oradan Amasya ve Erzurum’a geçmiş. Düşmanlar,   Türkiye’yi tamamen parçalayarak yok etmeye çalıştıkları sebebiyle bu olumsuz duruma karşı çıkılmasını ilan etmişti. Kaymakam da Mustafa Kemal’in bu direktifi doğrultusunda, Halkı mücadeleye çağırıyordu.

            Kurtuluş Savaşı başlamış, ağabeyimle ben aynı sınıfta okula başlamıştık. Hocamız Naci Tokmak’tı. İkinci sınıfı bitirdiğimiz yaz tatilinde 30 Ağustos Zaferi kazanılmış, 10–15 gün içinde Yunan Orduları perişan bir durumda yurdu terk etmiş ve Mudanya Mütarekesi ile savaş durmuş; Türkiye’nin her yerinde buruk zafer şenlikleri yapılıyordu!

            Savaş her zaman bir felaketti. Ama Türkiye saldırgan değil, kurtuluşu için savaş yapmıştı. Ailemiz gerek seferberlik, gerekse Kurtuluş Savaşında babam başta olmak üzere iki dayımı ve birçok diğer yakınlarımızı kaybetmiştik. Ben ağabeyimle savaş yıllarında babamız ve yakınlarımızdan habersizdik. Bizim gibi Gerze’de yüzlerce aile aynı durumda idi.

            Mahallede komşularımız ile bir araya geldiğimizde bize zorla!

            Uyan yavrum sabah oldu,

            Şafak yeri atıyor.

            O kahraman babacığın,

            Kan içinde yatıyor.

            Annem annem babam yok mu?

            Nerde kaldı gelmedi.

            Gözlerimden akan yaşı,

            Elleriyle silmedi.

            Türküsünü saatlerce söyletirler ve ağlaşırdık!

            29 Ekim Cumhuriyet ilanında ağabeyimle beraber üçüncü sınıfta idim. Cumhuriyet öncesi bize hangi millettensiniz? Diye sorduklarında ( Osmanlıyız karşılığını verirdik.)  Köylüleri,( TÜRK ) diye aşağılardık!

            Bize Türk Olduğumuzu ve bundan onur duymamız lazım geldiğini Atatürk öğretti. İşte ben Cumhuriyetle birlikte bazı şeyleri ancak dördüncü sınıfta öğrenmeye başladım. 1925 senesi ilkokulu birincilikle bitirdim. O yıllarda Gerze’nin 80’nin üzerindeki köyünden yalnız iki tanesinde, resmi ilkokul vardı.

            Yaşım 14’tü. Gürzüvet ( Çalboğaz-Boypınar ) köyünde 6 ay sözleşmeli olarak vekil öğretmenlik görevine başladım. O zaman Arap harfleri ile öğretim yapılıyordu.(NOT: Ali Vacit Tokmak olarak bu anılardan doğru bir sonuç çıkarabilirsek, önemli bir kazancımız olur diye aşağıda ki yorumu yapmayı uygun gördüm. Hepimizin bilmesi gereken Türkiye’ye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi kucaklayan bu büyük milletin adının “TÜRK” olduğu unutulmamalı ve art niyetle başka nedenler de aranmamalıdır!

            Her kim olursa olsun, geçmişini çok iyi bilmelidir.  Yakın tarihini bilmeyen veya yanlış bilgilerle beyinleri yıkananlar; geçmişini eksik ya da çok doğru olmayan bilgilerle düşünceleri saptırılmış olduğundan, geleceğe de güven duyamazlar! Yakın tarihimizin gerçekleri, ülkemiz Halklarına sözde tarihsel ve sosyal olgular, kişisel yorumlarla anlatılıp kavratılamaya çalışıldığı için, gerçekler saptırılmıştır!  Geçmişte ekilen tohumlar bugün boy vermiştir! Bir ülkede özgürlükler kısıldıkça, özgürlükçü demokrasi o ülkede yerleşip gelişemez! Bizim gibi farklı etnik, dinsel yapıların var olduğu bir ülkeyi, kulluktan çıkarıp birey ve ulus olmaya taşıyan görkemli eylemler, doğaldır ki emperyalizm tarafından hoş karşılanmamıştır! İşte bu nedenle emperyalizm her zaman işbirlikçi iktidarlar yaratmaya çalışmıştır! Bunlar, ülke insanlarımız tarafından hiç unutulmamalıdır! Geçmişte yaşanmış gerçekler unutulursa, bu anlayışlarla yetişenler ne ülkede ne de dünyada barışı, kardeşliği, dostluğu ve güven ortamını hiçbir zaman sağlayamazlar! İşte bu nedenle de Emperyalist ülkelerin dayatması olan yeni Anayasayla getirilmesi düşünülen değişiklikleri kapsayan referanduma” HAYIR” diyeceğim. Bu nedenle” HAYIR’IN “Ülkem ve Milletim için hayırlara vesile olmasını diliyorum!)

            Esen kalın.

 

            ALİ VACİT TOKMAK

 

YORUM EKLE