Değerli Gerze Gündem okurlarım:
Termikçi Şirket İlçemizi terk ettikten sonra, bende dâhil eli kalem tutan yazarçizer arkadaşlar, işi gevşek tutmaya başladılar! Bakalım bu uyuşukluk nereye kadar devam eder, bunu en iyi belirleyip ortaya koyabilecek durumu, gelecek zaman gösterecektir!
Bu yazımda çok farklı şeyleri dile getirmek istiyorum: 18–09–1994 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde Merhum Hasan PULUR; Türk Sanat Musikisi şarkı sözü yazarı İlkan SAN’NIN “ SEVMEK ÜSTÜNE” taşlama denemesini köşesine almış. Ben de bu taşlamayı köşeme aldım. Siz okurlarımın günümüzle bu taşlamayı karşılaştırabilmeniz için; bakalım kimler neleri severlermiş birlikte görelim ve değerlendirelim!
Beyaz karayı, sinek yarayı
Zengin parayı sever
Yemek tuzu, rakı buzu
Maymun muzu sever
Ördek kazı, güzel nazı
Âşık sazı sever
Ana çocuğu, çoban gocuğu
Yumurta sucuğu sever
Ocak közü, kirpik gözü
Ozan sözü sever
Garip sılayı, yiğit halayı
Tencere kalayı sever
Davul zurnayı, avcı turnayı
Deve hurmayı sever
Tembel yatmayı, geveze atmayı
Pazarcı satmayı sever
Ebe bebeği, kahve dibeği
Çengi göbeği sever
Şişe tıpayı, şarap kupayı
Eşek sopayı sever
Memur masayı, ermiş asayı
Hâkim yasayı sever
Haylaz döveni, dalkavuk öveni
Hergele söveni sever
Hatip lafı, suçlu affı
Açıkgöz safı sever
Mektup pulu, zampara dulu
Tanrı kulu sever
İşte bizim insanımızın geçmişte olsun, günümüzde olsun sevgileri o kadar farklımıdır, değimlidir! Yoksa benzerlikler aynen devam etmekte midir? Ona sizler karar verin!
İnsanla ilgili söylenmiş bazı anlamlı güzel sözleri sizlerle paylaşmak istiyorum: ( Yaşlılık hanım evlatları için değildir. Bir arkeolog, kadınların sahip olabileceği en iyi kocadır. Kadın ne kadar yaşlanırsa, koca onunla o kadar çok ilgilenir. Hayatın ilk kırk yılı bize metni verir. Öbür otuz yıl açıklamayı sağlar. Orta yaş, hissetiğiniz her yeni şeyin büyük olasılıkla bir hastalık belirtisi olduğu zamandır. Yaşlılık, güçlü bir kıştır, dondurucu ama zarif.)
Gençlerde bir gün yaşlandıklarının farkına elbet varacaklar! Geçmişe dönüp, yaşadıkları o günleri geçmişle karşılaştırıp, benim gibi mazide kalanları hatırlayacaklar! Belki o zaman yaptıkları yanlışların ya da doğruların öz eleştirisini yapacaklar! Ne yazık ki iş işten geçmiş olacak! Ahlamakla oflamakla geçen günler hiçbir zaman geri gelmeyecektir! Büyük Ozanın dediği gibi” Yaşamak bir ağaç tek ve hür ve de bir orman gibi kardeşcesine” olduğunun farkına çok geç mi varacaklar! Bunu bilemiyorum! Çünkü:
İnsanlığın yaşadığı her toplum biçiminde:”İnsanlar önce düşünüp, sonra yaşamazlar. Önce yaşayıp, sonra bu yaşayışlarına uygun düşünceler edinirler ve bu düşüncelere özgü yapılar, yani toplumsal yapılanmalar kurarlar.”
“Sevmek Üzerine” Yazımı kısa bir açıklama ile sonlandırmak istiyorum:
İnsan yaşamak için sever. İnsan kendine benzeyeni veya kendiyle aynı düşünce, ideal, duygu, bakış açısına sahip olanı sever. Takdir edilmeyi, onaylanmayı sever. İnsan ulaşamadığını sever!
Bazen acı çekmeyi sever. Acı çekerken o anı yaşarsın. Çünkü mutlu olduğun zamanın kıymetini önemsemez ve bilmemişsindir! Üzülmek de üzülmemek de bizim elimizdedir!
Hayatta tanıdık gelen yüzler insana güven verir. Güven duyduğuna bağlanma ihtiyacı hissedersin. Bir insan için en önemli sevgilerin başında Vatan sevgisi gelir. Vatan sevgisi dogmatik olmamalıdır. Vatan sevgisini kazandırma görevi önce aileye aittir! Çocuklar öncelikle bilinçli vatan sevgisiyle büyütülmelidir.
Hz. Muhammed,” Vatan sevgisi imandan gelir.” Sözünü boşuna söylememiştir. Büyüklerimiz ne güzel söylemişler: “ Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.” Diye. Bizim bu güzel Vatanımız, en büyük servetimizdir! Bu büyük serveti kim kaybetmek isteyebilir ki?
İnsan, yani birey bir şeyden çok hoşlandığı zaman o şeye bağlanır. Tutkulu kalır. O şeye gönülden bağlanır. İşte o çok önemli gönül bağımız olan yaşamda; Önce VATAN diyebilmeliyiz! Diğer sevgilerimiz daha sonra gelir!
Sevgili Gençler: Hayat ne yazık ki hepimiz için çok uzun soluklu değildir! Zamanınızı hayatınızın her anında çok iyi değerlendiriniz! Bütün hayatınız boyunca zamanınızı, hiçbir zaman boşa harcamayınız! Ne yazık ki, boşa harcanan zaman hiçbir zaman geri gelmiyor! Bu konuda bakın,” Dün, Yarın ve Bugün” için neler söylemişler: Düşünerek yorumlamanızı öneririm…
DÜN, karşılıksız bir çektir. Onu unutun!
YARIN, bir senettir. Ona fazla güvenmeyin!
BUGÜN, sahip olduğunuz nakittir. Onu çok akıllı kullanın! Hepinizin, sağlıklı, umutlu, barış, huzur ve sevgiyle dolu dolu günlerde yaşamanızı dilerim…
Ali Vacit Tokmak
NOT:19–23 Kasım 2016 saat 12.00’ye kadar evimde telokoma ait ev telefonum ve internetim kapanmış, iletişim durmuştu! Yeni Türkiye de yeni gelişmekte olan Gerze ilçesinde bu duruma alışık olduk! Yangın evleri yıkılırken böyle kesintilere uğruyoruz! Neden daha önce tedbir alınmıyor? Telekom, önce tedbir alıp, iletişimi uzun süre kesmeden, yıkımın başlatılmasına izin vermekle abonelerinin iletişimlerini kesintiye uğratmadan devamlılığı sağlamalıdır diye düşünüyorum… Bu konuda yerel yönetimle Telekom işbirliği yapmalıdır ki,aboneler mağdur olması!