SOMA GERÇEĞİ VE BİR ADIM ÖTESİ


Yazarımız Pınar Demircan‘ın Japonya’da yaşayan insanlara Soma Madeni Katliamı’nı tüm yönleri ile aktaran yazısının yine kendisi tarafından Türkçeleştirilmiş halini paylaşıyoruz.
Soma Madeninde çıkan kazada 299 ölü ….bu sayının sebebi İşçi sağlığı işgüvenliği şartlarının sağlanmaması .kurallarına  uyulmaması

Dünyada bilmeyenin, duymayanın  kalmadığı kaza 13 Mayıs günü Türkiye’nin batısında Manisa Soma’da meydana geldi. Kazada yangın sebebiyle çok sayıda işçi hayatını kaybetti fakat aşağıda hala çıkarılmamış olan çok sayıda insan var .

Kazanın meydana gelişinin üzerinden 4 gün geçti. Yangının söndürülmesi için arama kurtarma çalışmaları canla başla devam ediyorsa da halen içeri hiç girilememiş olan 2 galeri var. Yangın sebebiyle ortaya çıkan karbon monoksit gazının miktarı da yangının sönmesiyle gittikçe artmakta… Diğer bir felaket  içeride elektrikler kesildiği için yeraltında biriken suyun maden içini basması . Kaza tam da vardiya değişim saatine denk geldiği için mağduru oldukça fazla, bu sebeple de içeride kaza anında içeride 787 kişiden 299’u maalesef hayatını yitirdi, 80’i yaralı olarak kurtarıldı,  içeride kaç kişi var hala tam bilinmiyor…

Kazadan bir gün sonra Başbakan Erdoğan Soma’ya gitti. Kazada kocasını, babasını, kardeşini, çocuğunu, yakınlarını kaybeden halkla karşılaştı; onların isyan dolu yakarışlarıyla karşılandı hepsi tek bir ağızdan “Başbakan istifa!” diye haykırıyordu. Başbakan bu tepkiye sert karşılık verdi, halkının acısını paylaşacağına onları azarladı hatta onlara vurdu. Başbakanın korumaları sesini çıkaranı gözaltına aldı, tutukladı hatta onlara dayak attı, hepsini medyadan izledik.

Polis şiddeti sadece kazanın meydana geldiği Soma’da kendini göstermedi, cinayeti kınayan, insanların pisipisine ölmesine sebep olan devletine yurt genelinde eylemlerle cevap verdi, halk polise nefretini kustu ve Türkiye polis şiddetinden her şehirde gazdan nasibini aldı!

Mesela kazadan 2 gün sonra 15 Mayıs’ta İstanbul Taksim’de hükümet aleyhine toplanan sivil toplum kuruluşu üyelerinin de bulunduğu  yaklaşık 4.000 kişi basın açıklaması da yapmak istediler ve polisin şiddetiyle karşılaştılar, bol miktarda biber gazı yine kullanıldı ve insanların kendisini ifade etmesine dahi tahammül edemeyen  devlet, polis eliyle bu eylemi de dağıtmış oldu.

Bu isyan pek tabi ki Soma ya da İstanbul ile sınırlı kalmadı, tüm ülkede gözyaşlarını tutamayanlar çareyi sokağa çıkmakta buldu, hemen her şehirde hükümet aleyhine eylemler yapıldı. 3 gün yas ilan edildi ve çoğunluğu memur olan çalışanlar 16 Mayısta iş bırakma kararı aldı. Kazanın üstünden 3 gün geçmesine rağmen ülkede hala acı ve gözyaşı var, yerin altından henüz çıkarılamamış olan bedenlerin sayısı korkutucu… Halkın hükümete isyanı , bu kazanın sorumlusunu  devlet yani iktidar partisi AKP olarak görüldüğünün ispatı. Peki neden halk Erdoğan’ı ve hükümetini sorumlu tutuyor bu kazadan? Pei niye? İşte sebepler:

Not Japoncada “Erdoan” olarak yapılan telaffuzu özellikle “Erdogan” olarak yazdım ki ülkemizin kanseri haline gelen problemleri Japoncada kanser kelimesine karşılık gelen “GAN” sesiyle biraz mizah katarak anlatabilelim. Yani bu durumda Japonca’da “Erdo (GAN)kanseri”  olarak ifade edebiliyoruz Başbakanımızın adını . Bu kanser türünün daha fazla sağlıklı hücreyi yok etmeyeceğini umuyorum. 

Devletimiz 19 yıldır  ILO’nun Madencilikle ilgili 176 sayılı maddesini imzalamaktan imtina ediyor

Maden işkolu tüm dünyada en tehlikeli olduğu kabul edilen işkoludur ve Türkiye şartlarına tabi olduğu ILO’nun maden işkolunu düzenleyen 176 no’lu maddesini 1995 yılından beri imzalamamakta direnmiştir. Peki bu maddeler özetle hangi düzenlemeleri gerektirmektedir? Türkiye hangi maddeleri imzalamaktan kaçınmıştır?

Çalışma olduğu zaman maden içerisinde kaç işçinin olduğunu bilinmesini sağlayacak bir sistemin kurulması gerekir

Maden içerisinde iş güvenliği tedbirlerini arttıracak iletişim ve haberleşme sisteminin kurulması gereklidir

Madenin, işçilerin tayin edilen işleri kendileri ile başkalarının güvenlik ve sağlıklarını tehlikeye atmayacak şekilde gerçekleştirmesi için düzenlenmelidir

Uygulanabilir durumlarda, yeraltındaki iş yerlerinin tümünden iki çıkış sağlanmalı, bu çıkışlar yüzeye ayrı ayrı çıkış noktalarından bağlanmalıdır

İşçilerin maruz kalabileceği çeşitli tehlikelerin tespit edilebilmesi ve maruz kalınıyorsa bunun seviyesinin belirlenmesi için çalışma ortamının izlenme, değerlendirilme ve düzenli teftişi sağlanmalıdır

Erişim izni verilen tüm yer altı çalışma mekanlarının yeterli havalandırması sağlanmalıdır

Bir maden işletmesinin doğasına uygun şekilde, yangınların başlaması ve yayılması ile patlamaları önleyecek, tespit ve mücadele edecek tedbir ve önlemler alınmalıdır

Bir yerde, işçi güvenliği ve sağlığına ciddi tehdit olması durumunda, operasyonların durdurulması ve işçilerin güvenli bir noktaya tahliye edilmesi garantiye alınmalıdır

İşveren, her madende ayrı ayrı öngörülebilen tüm endüstriyel ve doğal afetler için acil müdahale planı hazırlamalıdır

İşçilere, hem verilen iş, hem de güvenlik ve iş sağlığı konularında yeterli eğitim programları ve anlaşılabilir talimatlar sağlanmalı tüm bu uygulamalar ücretsiz olmalıdır

İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşımları sağlamak zorundadır

İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumludur

Denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlanması ve kazaların etkili soruşturulması gerekmektedir

Bundan başka altyapı çalışması olarak acil durum halinde madendeki işçilerin korunmasını sağlayacak kaçma odalarının, sığınakların oluşturulması  da zorunluluklar arasında yer alıyor. Bu sebeple 12 kişilik sığınaklardan yapılması gerekiyor ki maliyeti toplamda 80 bin dolar….Uzmanların görüşüne göre Soma Madeninin ,en kalabalık olduğu vardiya değişim zamanı öngörülürse bu kaçma odalarının sayısı  en az 15-20 arasında olmalı ki bu kaçma alanları olursa afet ve felaket hallerinde içerideki işçiler sağ kurtulabilsin .

Türkiye yıllardır işçi sağlığı iş güvenliğine dair bu maddelere imza atmadı. Eğer bu kaçma odaları, sığınaklar yapılmış olsaydı şimdi hayatını kaybetmiş işçilerimiz yaşıyor olabilirdi.

Soma Holding AKP İlişkisi 

Aslında tek problem Türkiye’nin ILO’nun Madencilik işkolunu düzenleyen maddelerine imza atmaması da değil. Esas problem Soma Madeni’nin 2005 yılında özelleştirilerek kamu işletmesinden özel işletme kimliğine geçirilmesi; “Soma Şirketi” olarak faaliyetlerine başlaması. Türkiye’de kamu kurumu olan işletmelerle özel işletmeler arasında işçi sağlığı iş güvenliği konularındaki uygulamalarda farkların olması.

Türkiye’de kamuya ait maden işletmelerindesektörde çalışan 1.000 kişi üzerinden yapılan hesaba göreölümlü kaza oranı 2.4 kişi iken özel işletmelerde bu sayının 20.3 kişi olabilmesi. Aynı işkolunda Avrupa ortalaması ölümlü kaza için 1.8 kişiye tekabül ediyor.  Bununla birlikte 2000 yılından beri Türkiye’de maden işkolunda meydana gelen kazalarda hayatını kaybedenlerin sayısı da 1.308 kişi olarak biliniyor.

Maalesef Türkiye genelinde işçi sağlığı iş güvenliği konusundaki bilinç Japonya’daki kadar ileri de değil. Örneğin “Önce İş Güvenliği” diye bir anlayış görülemeyebiliyor bazı işletmelerde. İş güvenliği bilincinin oturtulması için gerek şirket kültüründe gerekse çalışanlar içerisinde eğitimin önemi büyük fakat gözünü kar hırsı bürümüş işletmelerde bu önemli detay daha fazla kar hırsı yüzünden kolaylıkla atlanabiliyor.

Bunun örneğini tam da Soma Holding’de görüyoruz; Soma Holding’in sahibi kazadan iki hafta önce televizyonda “çok büyük maliyet indirimi sağladık” diye övünebiliyor. İşin en ilginci maliyet avantajı sağlanan rakamlar; nasıl olur da bu rakam 140$’dan 24$ indirilebilir? Maliyet indiriminin de bir optimizasyonu vardır. Eğer Soma’daki gibi maliyeti 140$dan 24$’a indirmişseniz %600’e yakın bir kazanç sağlamış olursunuz ki bu indirim değil çalmaktır. Peki neyden çalınmıştır? Maliyet azaltma dediğiniz şey verimliliğinizden işin kalitesinden dengesiz bir şekilde ayrılıyorsa burada iktisadi bir optimizasyondan bahsedilebilinir mi?

Öte yandan Soma Holding’in sahibi yine 2 hafta önce Soma Madeni’in çok sağlam ve harika bir saha olduğundan bahsedebilmiş, bununla övünebilmiş ve kaza halinde işçilerin içeride 20 gün kadar mahsur kalsalar da dışarı sağlam çıkabileceklerini söylemiş bulunmaktadır. Ne yazık ki bizler bugün Soma Madeni’nin ne kadar “harika” olduğunu gözyaşları içinde tecrübe ediyoruz… Gerçekte ise Soma Holding’de son 3 yıl içerisinde 11 defa kaza meydana gelmiş bulunmaktadır. İlaveten 15 yaşında çocukların çalıştırılmış olma olasılığı hala zihinleri karıştırmakta, üstelik her haliyle Soma Holding hükümetimizin de güven(!) duyduğu desteklediği bir işletmedir. Buna inanabiliyor musunuz?

Soma Holding’de taşeronlaştırmanın da çok yüksek olduğu yaralı da olsa kurtulan işçilerin kendileri tarafından söylenmektedir. Kabul edersiniz ki taşeronlaştırmanın yüksek olduğu işletmelerde işçi sağlığı iş güvenliği tedbirleri yetersiz kalabilmektedir. Taşeron işçilerin işyerleri her zaman kolayca değiştirilebildiği için  yeterli ve uygun süreli eğitimler verilememekte, sağlam takip yapılamamaktadır.

Bununla birlikte Soma Holding’de son 3 yıl içerisinde meydana gelen 11 kazanın sebepleri tespit edilmemiş olup  üzerine aksiyon planları alınmamış, mühendislerin uyarılarına rağmen iyileştirmelerin yapılmadığı bilinmektedir. Bunların hepsi  akıl sınırlarını zorlamaktadır. Bu uyarıları değerlendiren muhalif parti CHP milletvekilinin soru önergesinin de ciddiye alınmamış olduğunu bugün anlamaktayız. CHP, Soma Holding’de “Neden bu kadar çok kaza oldu?” diye sormuş denetimlerin etkin yapılıp yapılmadığını sorgulamışsa da AKP, muhalif parti olduğu için CHP ‘nin önergesini dikkate almamayı tercih edebilmiştir.

İlaveten hem başbakan hem de AKP nin lideri olan Erdoğan için Soma Holding ‘le yakın ilişkilerinin olma ihtimali ayrı bir problem olarak görünüyor. Soma Holding sahibinin eşinin Manisa’da AKP ‘den belediye meclisi olması tesadüf mü sorularını akıllara getiriyor. Hatta belediye seçimlerinde AKP üzerinden Soma Holding çalışanlarına bazı faydaların sağlandığı bile konuşulanlar arasında. Kaza öncesinde Soma Holding’in 5.000 mavi yaka 500 beyaz yaka çalışanı bulunuyordu. Soma Holding’in beyaz yaka çalışanları Tokyo’nun Shinbashi semtine denk gelen işyeri merkezi İstanbul Maslak’taki Spine (Omurga) Plaza’da. Bu Plaza 191 m yükseklikte bir gökdelen. Maalesef hayatı bu kaza ile kaybettirilen 299 işçinin ortalama boy uzunluğu 160cm olsa boylarının toplamı zengin kulenin yüksekliğini 7 kere geçer…

Sendikal Faaliyetler ve Sahadaki İyileştirmeler Yetersiz 

Türkiye’de bir işkolundaki faaliyetlerin iyileştirilmesi Japonya’daki gibi işyeri bazında değil işkolu ölçeğinde yapılıyor fakat işkolunda örgütlenebilmesi için o işyerinde çalışanların salt çoğunluğu sendika üyesi olmalı; eğer işyerindeki işçiler arasında salt çoğunluk sağlanamazsa işyeri o işkolundaki sendikaya üye olamıyor. Nitekim Soma Holding’de de çalışanların sendika üyeliği yetersiz, Avrupa’daki gibi işyerinde çalışanların %30 +1 kadarının sendika üyesi olmasıyla o işkolunda örgütlenmeye elverilseydi belki iş güvenliği konusundaki ihtiyaçlar çalışanlar tarafından tespit edilen risklerin bertarafıyla giderilir ve bu kaza yaşanmazdı.

Bu arada Soma Holding’de ortalama işçi ücretinin 900 TL (90.000Yen ) e tekabül ettiğini söylemeyi de atlamayalım.

İşte tüm bu sebepleri göz önüne alıp değerlendirince bu yaşanan trajedinin bir kaza değil cinayet olduğu  saniye saniye faciayı izleyen halk için açıktır, nettir ve sorumlusu kuşkusuz yeterli önlemeleri almaktan kaçınanlardır.

Şimdi sizleri az önce yukarıda açıkladığım bir facia yaşanmasına yol açan  sebepler üzerine düşünmeye davet ediyorum.

Sizce böyle bir ülkede Nükleer Santral kurulabilir mi? 

Böylesine elim sonuçları doğuran politik ve iktisadi ilişkiler ağıyla yönetilen Türkiye’de nükleer santral kurma sorumluluğunun altına girerseniz yaşanacakları hayal edebiliyor musunuz?

Bir madende asgari şartları sağlayamayan yönetimin nükleer santral projesi başka bir faciadan ne kadar uzak olabilir? Sadece bir adım ötesi…
Kaynak: Yeşil Gazete

 

YORUM EKLE