TATİLLE GELEN



  Okullar tatile girdi. Sınavlar sonuçlandı. Teşbihde hata olmaz. Herkesin kaşığında nesi var ise, ağzına o geldi.  Bir yıllık çalışmanın sonunda ortaya çıkan karnelerle;  kimileri üzülüyor, “Keşke şu sınavlar yeniden yapılsaydı da zayıfları getirmeseydim.” diyor.  Kimisi de mutlu bir şekilde tatile giriyor. Başarılı olan kardeşlerimizi tebrik ediyoruz. Diğer kardeşlerimize de, gayret, gayret, gayret diyoruz. Çünkü kaybedilmiş bir şey yok, zararın neresinden dönülürse kârdır. Çalışmaya devam. Azimle çalışmanın sonunda başarı gelecektir. Anne ve babalar, çocuklarımızın karnelerindeki kırıklarla onlara yaklaşımlarımızda toleranslı olmamız gerekiyor. Kırmak dökmek en kolayı. Önce kendimize bazı sorular sorarak sigaya çekilelim. Kendimizi sogulayalım. Onlara sevecen ve şefkatle yaklaşarak hayata küstürmememiz şart. Onların yanında olduklarımızı hissetsinler, bilsinler. Sıkmadan bir çalışma plânı hazırlayarak kırıklar düzeltilebilir. Onlar bizim geleceklerimiz, örnek olalım, yollarına ışık tutalım yeter. 

            Tatil konusunu ben yine farklı bir bakış açısıyla irdelemek istiyorum. Bana katılıp katılmamakta da serbestsiniz. Bilmem farkında mısın genç arkadaşım; işin enteresan tarafı, genç- ihtiyar fark etmez, bilhassa yaz aylarında müthiş bir sınava tâbi tutuluyoruz. Öyle bir sınav ki; sonucu senin zayıfından daha dehşetli veya senin pekiyin, onun sonucu yanında bir hiç hükmünde.

             Bakın, söyleyen ne güzel söylemiş; “Ey göz, güzel bak; ey kulak, güzel işit; ey akıl, güzel düşün.”(RNK)  Yoksa sonuçta antika makinelerin azap aleti durumuna girme ihtimali var.  ”Bakma bakmadır, güzel bakma da nasıl olur?”  deme!  O antika makineleri yapan Zat(cc), kataloğunu da göndermiş, merak etme. Kataloğu okumaya çalışalım. Yaratılmış olan eserlerden Yaratan’a(cc) bir pencere açabildik mi; o zaman göz güzel bakmaya, kulak güzel işitmeye, akıl güzel düşünmeye başlamış demektir. Nasıl ki bir makinenin belli zamanlarda bakıma ve yağ değişimine ihtiyacı varsa; bir aklın, gözün, kulağın güzele aşina olabilmesi için de iyi arkadaş çevresine ve imanî eserlere hava ve su kadar ihtiyacı vardır. Akıl süzgecinden geçirerek; altın çıktıysa alarak, kalb (kalitesiz) çıktıysa ayıklamak şartıyla. Körü körüne değil.

            Konya Ermenek’li Zübeyir Gündüzalp ağabeyden üç noktayı naklederek bahsimize devam edelim: “Bir; gayr-ı meşru(meşru ve helâl olmayan) veya lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim. İki; tembelliğe, basit ve manasız zevklerime karşı müsaade etmeyeceğim. Üç;  tahkikî iman (görür gibi Allah’a cc. inanmak) dersleriyle tenevvür eden (duyguları kaliteli hale gelen)  bir kimsede sefil hisler, yerlerini âlî duygulara terk eder.”  İşte bu ulvî duygular çerçevesinde göz güzel bakacaktır, ibret nazarıyla bakacaktır, harama nazar etmeyecektir, güzel görerek tefekkür edecektir. Süflî duyguları kamçılayan gürültülere kulak asmayıp, İlâhî nağmeleri dinleyip, güzel işitecektir. “Yaratan(cc) ne güzel yaratmış, süslemiş, sanatını kâinata arz etmiş” diyecek,  güzel düşünecektir. Üstlendiği görevini,  en doğru ve kaliteli bir şekilde yapacaktır.

            Sonuç ya göz kamaştırıcı ya da dehşet verici olacaktır. Eğer güzel bakılıp, güzel işitilip, güzel düşünülebilmiş ise;  “Buyurun Cennetü’l Firdevsime” denilecektir. Ancak, aksi yapılmış ise;

“Siz Cehennem’imi hak kazandınız, girin Cehennem’ime” denilecektir. Bu mükâfat ve cezanın yanında sizin karnenizin hükmünü, varın siz tayin edin. Çünkü ebedi bir hayat söz konusu. Yaradan’ın (CC) sağ veya sol elimize vereceği karne hepimiz için önem taşıyor. Ve son söz: “Ey göz, güzel bak; ey kulak, güzel işit; ey akıl, güzel düşün.”  Güzelliklerin dünyamızı doldurması diliyorum, saygılar sunuyorum.  Yeni yazılarda buluşmak ümidiyle….

 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Bekir DEMİRCİ
Bekir DEMİRCİ - 10 yıl Önce

İnsanın maddi ve manevi hayattaki başarısının anahtarı olan mükemmel bir üçleme sunmuşsun dostum,üçünü birlikte hayatına katabilen de zaten yalanının da gerçeğinin de sırrını çözmüş demektir. Ondan sonra gelecek olan sadece tarifsiz bir iç huzuru ve güzelliğidir.Yüreğine sağlık,gönülden kutluyorum. Allaha Emanet Ol Dostum.

Ahmet AKIN
Ahmet AKIN - 10 yıl Önce

Aziz Dostum yorumların için çok mutlu oldum. Tahlilin beni ayrıca şevklendirdi. Ancak tabii ki her zaman klavyenin başına oturup , satırlara birşeyler dökemiyoruz. Zihnimizin dingin , tabiri caizse akümüzün de dolu olması gerekiyor. Yoksa ki sıradan bir yazı ortaya çıkar. Allah(CC) utandırmasın. Sizler de Allah'a(CC) emanet olunuz....