TEFEKKÜR

       Sizi bilmem, ama seyahat  etmek  benim  çok  hoşuma  gider.  Zaten Peygamber  Efendimiz(asm); “Seyahat ediniz, sıhhat bulasınız.” diye  boşuna  teşvikte bulunmamıştır. Yalnız  benim  anlatmak  istediğim  seyahat  biraz değişik.  Merak  ettiniz  galiba ?  Bediüzzaman Hazretlerinin , Risale-i  Nur  Külliyatı’nın , Ayet’ül  Kübra  Risalesi’ndeki  seyyahtan  ilham  alarak  bir yolculuğa  çıkalım.  Buyurun  Karadeniz’den başlayalım  seyahatimize.

     Hiç  Karadeniz’in  kenarına oturup  da  o haşmetli  dalgaların munis bir şekilde secdeye  kapanmalarını  seyrettiniz mi ?  Gözü  okşayıcı  çok  güzel  bir manzaradır. Daha  antikası nedir  biliyor musunuz?  Tuzlu  su  ve  kum ortasında  enva-i  çeşit  derya  kuzuları ; balıklar ordusu !  Sebep  ile  sonuç  arasında  hiçbir  münasebet  yok  gibi  görünüyor.  Fosfora  ihtiyacı olanlar, buyursun  balıklar  ordusu  gönüllü  hizmet  ehlidir. Dile , Barekâllah  dedirtiyor.

Haritada parmağımı dolaştırıyorum. Yeşil  Bursa’da  takıldım. Bursa deyince insanın  aklına  gözsüz  ve elsiz ipek böceği  geliyor. Dut  yaprağını  öyle derli toplu  ve kibarca yiyor ki, hayret  edersiniz.  Hiç  meşguliyetin  olmayacak , onları seyredeceksin.  Dut  yaprağı  ve  sonuçta   antika  bir kumaş.  Sanki  ipek  böceğinin  lisan-ı hali  insanoğluna, “Buyrun, giyin.” diyor.

     Bolu  dağlarına  veya  Toroslara, isterseniz  Doğu  Anadolu’nun yaylalarına, Karadeniz’de  Anzer  yaylasına  doğru  çıkalım. Yaz aylarında  dikkatimizi minik minik ev toplulukları çekecektir. Evlere  doğru  yaklaşalım. Hemen  söyliyeyim, o kadar fazla yaklaşmayın;  nöbetçileri, bekçileri  çok ciddidir.  Hemen  hoş  geldin öpücüğü  konduruverirler. Rengarenk  çiçekler  ve  onların etrafında  raks  eden  küçük  evlerin  sakinleri  olan arılar ordusu.  Seyret  ve  ibret al. Öyle bir iş bölümü, gayret  ve  görev  anlayışı var ki, yüz binlerce hayret !  Akılsız  ve  şuursuz  arının, bir Kumandan’ın (cc)  emriyle hareket  ettiği, yaptığı  işinden  anlaşılıyor. Kilometrelerce  uzaktaki  çiçekleri  arayıp buluyor,   çiçek tozlarını topluyor. Her  derde  deva  olan bal  gibi müthiş  bir ilacın yapımında  gönüllü  bir asker olarak  çalışıyor. Allahüekber  demeyen  insana  hayret  ki  ne  hayret!

         Yaylalara, ovalara çıkınca koyun, keçi  ve inek  gibi mübarek hayvanları ziyaret etmeden  yapamayız. Bakıyoruz, bir  metrekarelik  gezen  bir  fabrika !  Hammaddesini  de kendisi hareket  ederek  topluyor. Hammaddesi; kuru ot, saman veya  yeşil  ot. Fakat,  mamül  maddelerin  ot  ile yakından uzaktan  hiçbir  benzerliği  yok.  Kan ve fışkı  ortasından  bembeyaz  bir  süt.  Daha  başka; yün, deri,  gübre, boynuz, et  ve  kendisi  gibi her  sene  bir metrekarelik  fabrika!  Çünkü  her  sene  bir  yavrucuk veriyor. Bakıyoruz  o mübareklerde  ilim, irade ve kudret  yok.  Fakat, istinat noktaları kâinatın  şefkatli  sultanı  olan Cenab-ı  Allah(cc)…  Fesübhanallah  demeden  geçemiyoruz.

       Seyahatimizi  farklı  bir mecraya  yöneltelim. Metal  bir malzemenin  en küçük  yapı  taşını , çok  yüksek  kapasiteli  mikroskoplarla  ziyaret  edelim .  Toplu  iğne başı kadar küçük  bir  yerde milyarlarca  kristal  kafes  yapılarıyla karşılaşıyoruz. Çıplak  gözle  onları  gözlemlemek  mümkün  değil.  Bu  sebeple  antika  olan  mikroskobik  yapıları  ancak  çok  yüksek  kapasiteli  mikroskoplarla  gözleyebiliyoruz. Öyle  düzgün  ve  harika  geometrik  şekillerle  örülmüşler  ki !…  Müthiş  bir ilmi ve kudreti  olan  Allah’ın(CC)  bizlere   güzel  bir ikramıdır. Bizim insanoğlu  olarak,   ihtiyaçlarımızı karşılarken  kullandığımız  makineler  de;  bu  yapı  taşlarının  endüstriyel  şekillendirilmesiyle  doğuyor, ortaya  çıkıyor . İcad  eden  insana  teşekkürler, Allah’ımıza(CC)  ise  milyonlarca  kez  teşekkürler.

  Tefekkürî   olan seyahatimizin  duraklarını  çoğaltabiliriz. Çünkü, kâinatın şefkatli  Sultan’ının(cc)  nimetlerini  saymakla  bitiremeyiz  ki . Ormanlarımız  hep  kalem , denizlerimiz  hep  mürekkep  olsa  yazmakla  bitirmemiz  mümkün  değil . Samanyolu  galâksisi  ve  yıldızlar  alemi  farklı  bir dünya.  İnsanın  kendi  vücudu  ayrı  bir  seyahat  yeri . Gez  gez  bitiremezsin  ve  gezmekten  de  doyamazsın . Çünki  insan, küçük  bir  kâinattır.  Kâinat  da öyle . O  da  büyük  bir  insandır.  Onu  da  gezmekten doyamayız  ve  bitiremeyiz.  Bediüzzaman  Hazretleri  ne hoş   söylemiş, “Tefekkür  gafleti  izale eder.”  diye . Hakikaten  insan  olan  insan,  tefekkür  sayesinde  hakiki  İkram   Edici’yi(cc)   bulabiliyor.   O kadar  nimetin karşısında  “  Sübhanallah,  Elhamdülillah ve  Allahüekber  ”  tesbihatını  kâinata haykırası  geliyor. Tabiat  bataklığına  saplananlar da  maalesef   kat  kat  semerli  mahlûktan (eşekten)  aşağılara  doğru  düşüp , yuvarlanıyor.

    Bu  çerçevede  insan  olan  insan ;  güzel  bakmalı,  güzel  işitmeli  ve  güzel düşünmelidir . Tefekkürî  olarak yapacağınız  seyahatlerinizde  hayırlı yolculuklar  diliyorum . Yazımızı  Peygamber  Efendimiz’in(asm)  bir hadis-i  şerifi  ile noktalıyorum ;   “Bir saat tefekkür, bir  sene nâfile  ibadetten hayırlıdır.’’  Yeni  yazılarda buluşmak  dileğiyle , saygılar sunuyorum.

               

Öğr.Gör. Ahmet AKIN    

R.T.E.Üniversitesi

Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

RİZE

YORUM EKLE
YORUMLAR
Emine KALENDER
Emine KALENDER - 10 yıl Önce

Yüreğinize ve kaleminize sağlık hocam Allah razı olsun

Muhsin AÇIKTEPE
Muhsin AÇIKTEPE - 10 yıl Önce

Suphanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber” Allah razı olsun hocam. Bin barekallah çok güzel makale

Ahmet AKIN
Ahmet AKIN - 10 yıl Önce

Emine Kızımız eyvallah. Dua ve selâmlar.....

Ahmet AKIN
Ahmet AKIN - 10 yıl Önce

eyvallah muhsin bey kardeşim. dualarda buluşalım inşallah.

Osman DEMET
Osman DEMET - 10 yıl Önce

ELİNE EMEĞİNE SAĞLIK HOCAMIZIN SÜPER OLMUŞ...

Ahmet AKIN
Ahmet AKIN - 10 yıl Önce

Eyvallah Osman Bey Kardeşim . Bir miktar tefekkür ettirebilmişsek ne mutlu bize .