Fidan deyince hatırınıza ne gelir? Tap tazedir, eğilebilir, koparılabilir ve genceciktir. İşte insanoğlunun fidan çağı da gençliktir. Gençlik, kanın kaynadığı, coştuğu devredir.  Gençlik… Ah sahip çıkabilsek! Onlar, ya bizi yükseltecekler, ya da!? … Yine de olumsuz düşünmek istemiyorum, çünkü onlar bizim istikbalimiz.

            Şimdi bir babanın feryadını, hak vererek aktarmak istiyorum. “ Sen ağla yavrum! Perişan geleceğine ağla. Canhıraş feryatlarını işittirinceye kadar ağla. Silme gözyaşlarını, bırak Islansın kirpiklerin. Kan olsun akan yaşlar, yüzünü lime lime etsin. Belki bir gün bir vicdan ellerinden tutup, gözyaşlarını parmaklarının titreşen ucuyla sızlayarak siliverir. Senin dilinden, senin ıstırabından anlayıverir. Seni sana götürür sen de kurtulursun. Seni anlayamadık. Özür diliyorum, affet bizi yavrum! “

            Analar, babalar, değerli büyükler; evlâdımızın, gencimizin nereye gittiğini, önünde ne gibi tehlikelerin onu beklediğini hiç araştırdınız mı? Kalbiniz müsterih mi? Örnekler karşımızda; baba, ana, dindar; genç isyankâr! Manzaranın böyle olmaması için gayret sarfetmemiz gerekiyor! Çünkü bize yakışan manzara bu değil!  Gençlerimizi düşünmemiz lâzım. Onların feryatlarına, onların ağlamalarına kulak tıkayamayız. Onları zararlı ve tehlikeli tuzakların içinde bırakamayız. Uyuşturucu ve olumsuz alışkanlıklar noktasında tetikte olmalıyız. Ayrıca küfür karanlığının merhametsiz çarklarına onları terk edemeyiz.

            Yine bir babanın gönül pınarından sızanlara göz gezdirelim;  “ Unutma, nerde olursan ol, küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur’an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını su yapacak; etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ahlâktan kaleler dikeceksin. Nasıl! Sen de fedai olacak mısın? “  Tabii ki bu fedailik; ilim, irfan ve ahlâk fedailiği. Allah’ın(CC) Kur’anına uygun ve Peygamber’imizin(ASM) yol göstericiliğinde. Aklımızı başkasının güdümünde kullanarak değil. Kafa fenerimizle kesinlikle değil !!!

            Okullar açıldı. Gençler için kurulan tuzaklar da devreye girdi. Menhus ruhlar, sinsi sinsi el ovuşturuyorlar. Ortalığı farklı bahanelerle yangın yerine çevirmeye çalışan şer odakları var. Eski yaraları bu vesileyle kaşımaya çalışanlar var. Allah(CC)  islâh etsin, basiret versin… Allah(CC) çocuklarımızı muhafaza etsin. Evet, gencimizin vatan, Kur’an, bayrak ve istiklâl gibi ulvî gayelere tam iştiyakla sarılamamaları nedendir?  Onlara bu şuuru veremediğimizden değil mi?  Elbette ki evet… Peki, bunu nasıl temin edeceğiz? İyi arkadaş çevresinin yanı sıra tabiî ki, faydalı ve olumlu basın ve yayınla. Faydalı basın ve yayın deyince, ben Yeni Asya Neşriyatı nazara vermek istiyorum. İmani,  İslâmi yayınlarıyla, dergileriyle, romanlarıyla, sosyal içerikli kitaplarıyla 1970’li yılların başından bu tarafa hizmete devam ediyor. Kırgınlık, küskünlük, rakip olmak, kin ve husumet gibi olumsuz duyguları bir tarafa bırakıp, baktığımızda Yeni Asya Neşriyatın;  hakikat deryasının bir damlası, ulvî bir davaya gönül vermişlerin kalesi, enaniyet putunu Kur’an havuzunda eritenlerin sesi – gözü – kulağı olduğunu göreceksiniz. Yeni Can Kardeş dergisiyle çocuklarımıza, Yeni Bizim Aile dergisiyle genç kızlarımıza, Genç Yorum dergisiyle gençlerimize yol gösterici olmaya devam ediyor. Köprü Dergisi gibi akademik bir dergiyle her sayısında farklı bir konuyu masaya yatırıyor.

Asyanın bahtının miftahının meşveret ve şura olduğunu vurguluyor.

Vatan sathını bir mektep yapma gayretiyle çalışıyor.

İnsanı ve kâinatı okumaya – okutmaya devam ediyor. İnsanlık yararına yayın yapan diğer yayınevlerini de bu olumlu çalışmalarından dolayı kutluyorum, kolaylıklar diliyorum. Çünkü davranışların düzelmesinde, olumlu hareketlerin çoğalmasında bu yayınevlerimize büyük görevler düşüyor. Gençlik profilini irdelediğimizde olumsuz örnekleri çok görüyoruz. Gençlerimizden bazıları  niçin milletini, vatanını, namusunu ne idüğü  belirsizlere satmaya kalkmış ?!  Niçin; anneye kocakarı, baba moruk diye hitabedilir olmuş ?! İlgisizlikten, eline faydalı bir neşir vasıtası geçmediğinden değil mi? İşte size faydalı bir basın - yayın; Yeni Asya Neşriyat. “Ahirette seni kurtaracak bir esrin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.”(RNK)  Hayırlı bir evlât ne büyük bir eserdir, kazançtır. Ciğerparelerimizi düşünelim. Yangın kokusunu duymazlıktan, görmezlikten gelmeyelim. Bakın  Bediüzzaman’ın  manevî evlâtları için haykırdığının  biz  binde birini, yüreğimiz burkularak, sızlayarak haykırabiliyor muyuz?!   “ Bana, ‘sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. İçinde evlâdım yanıyor. İmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var?  O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? “ (RNK)

            Evlâdımız cehennem odunu olmasın, evlâdımız tutuşmasın, evlâdımız yanmasın. Evlâtlarımız vatanına faydalı bir fedai, anne ve babasına hayırlı bir evlât, kendi dünya ve ahiret istikballerini kazanmada da gayretli olsunlar. Kurtarıcı ve destek verici, belli sac ayakları var.  Ancak, anne ve baba olarak görevin büyüğü bizde.  Bir diğer toplumsal rahatsızlığımız da okuma özürlüyüz. Sanal dünyada gezinmek daha kolayımıza gidiyor. O halde; örnek olmayla, akşam okuma saatleriyle, sevecen yaklaşımla, anlayışla, kırmadan, dökmeden; gençlerimizi sanal dünyadan, olumsuz çevreden, kötü alışkanlıklardan, okuma özürlülüğünden, olumsuz arkadaş çevresinden, provakatif eylemlerden kurtarabiliriz.  Haydi elifler, yan yana gelelim. El ele onları kurtarmaya koşalım.  Acele edelim. Haydi Bismillah. Allah(CC) hepimize kolaylık versin. Amin. Saygılar sunuyorum.

Öğr. Gör. Ahmet AKIN

R.T.E.Üniversitesi

Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

RİZE