Gerze gündem haber emlak
2015-03-17 12:25:35

Fukuşima İzlenimleri 1

Pınar Demircan

17 Mart 2015, 12:25

Fukuşima İzlenimleri (1) : Radyoaktivite kaynaklı diğer sorunlar

Üç Mil Adası ile Çernobil kazalarının ardından nükleer santrallerin yıkıcılığını bize bir kez daha gösteren Fukuşima faciasında (#Fukushima) 4 yılı geride bıraktık. Gün geçmiyor ki yeni bir sızıntı haberiyle sarsılmayalım. Daha bir hafta önce 10 aydır sürmekte olan yüksek oranda sezyum içerikli bir sızıntı olduğunu iki gün önce de 750 ton kontamine suyun zapt edilemeyerek okyanusa karıştığını öğrendik. Fukuşima’da facia devam ediyor işin kötü tarafı her an daha fenası olabilir.

Fukuşima’dayız, burada dünyada benzer felaketler yaşanmasın diye nükleer mücadele içerisinde yer alan farklı ülkelerden benzer motivasyona sahip bir grup insan Fukuşima’dan öğrendiklerini aktarma çabası içindeki lokal gruplarla buluşuyor. Bu buluşmadan “Fukuşima’dan Alınan Dersler” adlı kitapçığın dünya çapında anlaşılması kararı çıkıyor. 11 Mart’ı Fukuşima faciasının yıldönümünde Fukuşima’ların yaşanmaması için dünyanın 21 farklı ülkesinden sözleşiyoruz. Fukuşima faciası denince aklımıza 11 Mart geliyor, Japonlar kendi aralarında 11Mart’ı diğer günlerden ayıran faktör olduğunu ifade edercesine “o gün” diye niteliyor, ancak unutmayalım ki bu tarihte15 bin kişinin hayatını kaybettiği, 4 bin kişinin kayıp olduğu deprem ve tsunami olmuştu. 4 yıldır devam eden facianın esas sebebi ise ne deprem ne tsunami, 200 bin insanı topraklarından alıp dışarı atan, 120 bin insanın evine belki bir daha hiç dönememesine sebep olan nükleer kaza, deprem ve tsunamiden 1 gün sonra gerçekleşti. Havuzlardaki suların kaynaması, üçüncü ünitede 12 Mart 2011 tarihinde yerel saatle 11.00’da ve ikinci ünitede 14 Mart 2011 yerel saatle 14.00’da yaşandı. Bu sebeple 4 yıldır 11 Mart 2011 günü ile başlayan hafta içerisinde Japonya genelinde eylemler yapılıyor, bugün de 14 Mart ve 11 Martttakinden farklı olsa da Japonya’da yine mesaj aynı: “Nükleer santral istemiyoruz!”.Nükleere isyan eden Japonlar bu hadiseleri ne unutmaktan ne de unutturulmasından yana: nükleer karşıtı etkinliklerin yoğunluğu tüm hafta boyunca devam edecek . Fukuşima’da iki protestoya dair detayları birlikte aktarmak üzere şimdilik eylem haberini yazmayı erteliyorum .

 
Size Fukuşima’yı anlatmam gerek: Otobüs camından görünen Fukuşima’yı…Dışarı çıkmamız yasak, camın buğusunu silerek kameranın merceğini cama yapıştırmaktan başka çaremiz yok. Dışarıda oynamaya hasret küçük çocuklar geliyor aklıma….Oysa 30 kilometre mesafedeki nükleer santral kazası olmasaydı otobüsle içinden geçtiğimiz ve altının kaya olduğu söylendiği İitatemachi’de nükleer atıkların kalıcı bir şekilde gömülmesi planlanıyordu. İşte bu toprak altına girmeyi reddeden radyoaktif atıklar başkaldırırcasına yol kenarında evlerin önünde: 1 tonluk çöp torbalarına konmuş yakılmak üzere bekliyor. İitatemachi’nin nükleer santralin yanıbaşındaki Minamisoma’dan daha çok radyoaktif kirliliğe uğradığını öğreniyoruz, sebep kuzeybatıya kuvvetli esen rüzgar. (Bu durum bize şunu gösteriyor, istediğiniz kadar plan yapın o gün rüzgarın nereden eseceğini bilmezseniz radyoaktif bulutların nereye gideceğini de bilemezsiniz).Bu durum bize hiçbir tahliye planının işe yaramayacağını gösteren güzel bir örnek, öte yandan bizim ülkemizde böyle bir endişeye yer yok zira tahliye planının ÇED raporunda bile esamesi okunmuyor.

 

Japonya’da ülke genelinde 22 adet yanabilen radyoaktif çöp imha makinesi var. Bu işletmelerin de operasyon sonrası parçalanarak yok edilmesi gerekiyor, aksi halde yüksek kontaminasyonun etrafa yine zarar vermesi söz konusu. Yetkililer nasılsa kasaba boşaltıldığı için makinelerin imhasına gerek görmediklerini söylese de genç bir annenin feryadı: “Nihonmatsu’da tiroit kanseri oranları Fukuşima’dakinden fazla, bu radyoaktivite bertarafı için kullanılan makineleri lütfen okulların yakınına kurmayın” diyor (Nihonmatsu Fukuşima eyaletinde yüksek kontaminasyona uğrayan bir şehir). Radyoaktif olup yanabilen maddelerin imha edildiği bu makinelerin maliyeti 5 milyar Dolar civarında(bir de yanamayan radyoaktif çöpler olduğunu unutmayalım) ve bulunduğu yerde imha işlemi gerçekleştirildikten sonra bir daha kullanılmayacak şekilde imha edilmeli. Kabul edersiniz ki nükleer santralleri hayatımıza sokan zihniyet bu pahada ağır radyoaktivite imha makinelerinin kullanım sonrasında kırılmasına, parçalanmasına da karşı. Böylece öğreniyoruz ki radyoaktif dertlerin her biri bir yenisini doğuruyor. Gerek kurulması gerek işletilmesi sırasında ağır maliyetleri olan nükleer santrallerin bir kaza olduktan sonra kirli toprağın temiz olandan ayrılmasını gerektirdiğini, kirli toprağın, çalı çırpının yanabilen maddelerin yakılarak bertarafının başka bir dert oluşturduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu durum sermaye sahipleriyle bölge halkını bir kez daha karşı karşıya getirirken yüksek maliyetli makinenin tek kullanım sonrasında imha edilebilirliği de yakılan maddenin atmosfere karışması da yeni bir sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu tartışmalar sürüp giderken ise kanser ve diğer hastalıkların oranları artıyor, çözümsüzlük içinde hayatlarını sürdürmeye çalışan insanlar bir kez daha mağdur ediliyor.

Çernobil’in bulutu başımızda dolaşırken bir kazanın ardından ortaya çıkabilecek diğer sorunları takip etmek şüphesiz şimdiki iletişim teknolojileriyle olduğu kadar kolay gerçekleştirilemedi. Ne dersiniz sizce de talihsizlikler içindeki Fukuşima dünyaya bir daha düşünme fırsatı sunarak bize”İnsan enerjisini, neşesini sağlığını nükleer enerjiye değişmeye değer mi” sorusunu sordurmuyor mu?

Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.