Gerze gündem haber emlak
2012-11-07 09:50:35

KORKU VE İTAAT KÜLTÜRÜ

07 Kasım 2012, 09:50

Batı ve doğu toplumlarında korku ve itaat kültürü farklı seyirler izlemiştir.

Batı toplumları, aydınlanma döneminde; reform ve rönesansla akıl odaklı insan gerçeğine yönelince mistik dünyanın korku ve itaat kültürünü tersyüz ettiler. Maddenin sırlarını keşfe yönelen batı insanı, dünyanın hemen her bölgesine ulaşırken dünyanın dışına yöneldi. Bilim sanat algısı, akılcı yöntemlerle yeryüzünde yaşam yanında gökyüzünde uçma algısını da Geliştirdi. İnsanlar artık uçaklarla karasal yürüyüş gidiş uygulamasına sürat kolaylık getirdi. Kıtalar yakınlaştı.

Bilim ve teknolojik devrimle, dünya dışına yöneldi. Uzayın derinliklerinde evreni anlamaya çözmeye insanoğlunun öncesini araştırmaya yöneldi. Yeraltında atalarının kalıntı eserleri ile geçmişi çözmeye çalışırken, korku ve itaat kültürünü bir tarafa bırakmak zorunda hissetti. 

Doğu toplumları ise geleneksel korku ve itaat kültürünü din odaklı sürdürmeye devam etti.

Gelinen noktada batı; teknoloji, bilim, sanatta önde doğu toplumları ise izleyici uygulayıcı konumda. 

Batı toplumları korku ve itaatı; siyasette ekonomide tersyüz eden kuramlar oluşturdu. Kitlelerde bu bilinci oluşturmak içinde filmlerle kitle eğitimine yöneldi, korku itaat filmleri yaptı. 

Korku filmi; izleyicilerde insanın korku, dehşet, terör veya tiksinti doğası uyandırmak amacıyla kurgulanan bir film türüdür. 

Korku filmlerinin konusunu; gündelik hayata sızan ve kafasına göre bazen doğaüstü şekillerde ortaya çıkan milletin şeytani güçler, olaylar ya da karakterler oluşturur. 

Korku filmi karakterleri; vampirler, zombiler, canavarlar, hayaletler, seri katiller ya da korku filmleri uyandıran başka bir dizi karakteri içerir. İlk korku filmleri sıklıkla klasik edebiyattaki Drakula, Frankenstein, Mumya, Kurtadam, Operadaki Hayalet ve Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi karakter gençlik ve öykülerden esinlenmiştir. II. Dünya Savaşı sonrası korku filmleri ise, bundan farklı olarak, yaşamda güvensizlik yaratan şeylerden esinlenmiş giremez ve üç farklı korkunç filmi alt türünün doğmasına yol açmıştır: kafasına göre kişilik korkusu, kıyamet korkusu ve şeytani güçler korkusu filmleri. Son alt tür, erken değişmez dönem korku değil filmlerinin dünyaya dehşet salan doğaüstü güçler üzerine kalıba daha çok vurgu yapan başkaldırma modern biçimleri olarak ele alınabilir.

Doğu toplumlarına gelince; bilinen alışılagelen anlayış devam etmektedir.

Toplum; korku itaat topluma dönüşünce orada özgürlük, hak, hukuk, adalet, hoşgörü paylaşım yoktur. 

Güç, yetki, makam statü, para kimde ise; onun etkisi ve susturması sindirmesi vardır. 

Nedir bunlar;

Anne çocuğu baba ile korkutur.

Baba çocuğu itaat ile kendine bağlar.

Kardeş kardeşi baba ve anneye söylemekle korkutur

Amir memuru ceza ile korkutur itaat ettirir.

Yetkili sürgünle korkutur, itaat ettirir.

Memur memuru ispiyonlamakla korkutur

Siyaset askeri yönetimle korkutur.

Politikacı milli irade ile itaat ettirir.

Müteahhit yetkiliyi aldığı rüşveti açıklamakla korkutur

Hoca öğrenciyi not ile korkutur.

Koca eşini boşanmayla korkutur.

Kadın kocasını cinsel heyecanla itaat ettirir.

Doktor hastayı ölümle korkutur.

Terörist saldırmakla korkutur.

Dinler tanrı ile korkutur.

Din adamları cehennemle korkutur

Ulema cennetle itaat ettirir.

Devlet tutuklamayla korkutur.

Korku insanı itaat etmeye zorlar. Canlılar korkularından dolayı saldırgan olurlar. İnsan ise korkularını yenme adına kendini bir yerlere ait hissetme duygusu oluşur. 

İnsanları korkutanların motivasyonu nedir? Her şeyi hep otoriteye itaat etmek için yaptıklarını ileri sürerler.

İtaatkârların içindeki otoriterlik ve hükmetme arzusu da durmaksızın güçlenecektir. 

Korku ve itaat iklimi olan yerde yaratıcı zekalar, uygun ortam bulmaz, üretemez.

İnsan neden itaat eder? Kime neden niçin itaat eder? Her şeye karar veren, her şey de itaat ister. İnsan; korktuğundan veya sevdiğinden itaat eder.

Peki sevgi nerede?

Doğu toplumları sevgi derler ama sevgisiz bir yaşam biçimini, şiddete dayalı yaşam biçimini tercih etmişlerdir ancak bunun sorgulamasını da yapmazlar, yapamazlar. Aklı bilimi esas almamanın bedelini ise yaşamlarını acı ile ızdırapla seçkin din yönetim sınıfına köle gibi hizmet etmekle bulurlar. Efendileri böyle bir düşünce yaşam ve sistem sunmuştur onlara. 

Türkiye’nin İslam dünyasının yöneticileri, siyasetçileri, bürokratları, din adamları, zenginleri ve köle gibi onlara çalışan halk yığınlarını gördükçe bu acı gerçekler ortada değil mi?

İtaat ve korku nasıl devam ettirilir?

Peki ne yapmak gerekir? 

Günün Sözü: Aklını kullanamayan insanlar korkudan itaat ederler, aklını kullanan insanlar sevgiden.

Prof. Dr. NURULLAH AYDIN

Yorumlar (3)

Göbeğini Kaşıyan Adam! 12 Yıl Önce

sayın editör, hassasiyetiniz için teşekkür ederim. yalnız eksik olmuş. yazı sonundaki ünvanın "öğretim görevlisi nurullah aydın" olarak düzeltimesi gerekmez mi? Editör notu: ilgi ve alakanıza teşekkür ederiz, köşe yazısı geldiği gibi yayınlandı ünvandaki yanlışlıklık düzeltildi tekrar teşekkürler.

Göbeğini Kaşıyan Adam! 12 Yıl Önce

hocam, korkmak, sevmek, itaat etmek gibi gayet insani duygular üzerinden batı ve doğu medeniyetlerini mukayese etmektesiniz. doğu medeniyetinin aklını kullanamadığı için korkudan itaat ettiği, batı medeniyetinin ise aydınlanma döneminde aklı özgürleştirdiği için sevgiden itaat ettiği teorisini ileri sürmektesiniz. her insanın olduğu gibi farklı inanış ve kültüre sahip toplumların da korku ve itaat motivasyonlarının farklı olması gayet doğal değilmidir. batı medeniyetinin sevgi temelinde itaat, doğu medeniyetinin ise dogma temelinde itaat motivasyonuna sahip olduğu tezinden hareketle, batı toplumunu sonsuz bir hümanizma ile yüceltmekte, milletimizin ait olduğu doğu medeniyetini ise barbarlık ile yermektesiniz. bu tezi nasıl bir tarihsel arka plan üzerine bina etmektesiniz merak etmekteyim. syg, gka

Göbeğini Kaşıyan Adam! 12 Yıl Önce

hocam, 18. yy dan sonra doğu medeniyetinin gerilediği, batı medeniyetinin ise sıçrama yaptığı tarihsel bir gerçektir. dikkatinizi çekmek isterim ki, 18. yy batı aydınlanması ve pozitivizm akımlarından sonra dünyaya sevgi ve barış egemen olmamış, aklı özgürleştirip maneviyatı vicdanlara köle eden insanlık, ardı ardına iki dünya savaşı ile perişan duruma düşmüş, atom bombaları ile tanışmış, batı medeniyetinin emperyalist akımlarından sadece doğu medeniyeti değil, batı medeniyeti tarafından farklı izimler ile ötekileştirilen tüm dünya milletleri nasibini almış ve içinde yaşadığımız yüzyılda da almaya devam etmektedir. bu tarihsel gerçekler altında, batı medeniyetinin sevgi temelinde gelişen bir kültür akımı ve toplum oluşturduğunu iddia etmenizi ve buradan hareketle milletimizi yermenizi hayretle karşılıyorum. syg, gka

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.