İnsanın daima bir hedefi olmalıdır ki yaşam mücadelesini yapabilsin
insan duyduğu, dinlediği ile yapamadığı hizmetleri, veremediği mücadeleleri
gördüğü zaman yapabilir, görmek insanın bütün duygularını harekete geçirir
bunu farkına varabilmek için çevremizi iyi analiz ederek medya, basın, yayın
organlarını takip ve tespit etmeyi öğrenmeliyiz. Geçmişini bilmeyen toplumların
var olan zamane husumetleri yorumlaması beklenemez. Kültürel ve coğrafi
tarihini bilmek her daim yol gösterici olduğu gibi hataların tekrar edilmemesini
sağlar. Buna mukabil sahih kaynaklarca sabitlenen bir yaşanmışı hatırlatma
gereği buldum ki...!
1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığınca Türkiye'ye getirilen Prof. Mehmet
Kaplan, o zamanki mali imkansızlıklarımız içerisinde her adımına para harcanarak
sanat eserlerimizi bize tanıtması sağlanmıştır. Gayri müslime bürokratik ve mali
destekler verilerek bizim öz kiltirel değerlerimizi bize tanıtmıştır ki Prof.
Mehmet Kaplan bir makalelerinde şu şekilde beyanatı vardır. '' Batılıların çok
eski çağlardan beri İslamiyet ve İslam alemini büyük bir alaka ile incelediklerini
fakat müslümanların Batıyı tanıtmak ve hristiyanlığı öğrenmek ihtiyacını
duymadıklarını halbuki Batı ile münasebetler müsbet yönde devam ettirmek için
onları tanıtmak gerektiğini, nitekim Batı islam alemini sömürmek için onu
öğrendiğini belirtiyor ve şöyle diyor: '' Koyu Hristiyan olmayan, tamamıyla
laik düşünceli batılı ilim adamlarının bile islamiyeti, mutlu bir objektiflikle
tetkik ettikleri şüphelidir. Avrupalıları islamiyeti ve diğer dinleri ciddi
bir şekilde incelemeye sevk eden amillerin biri, '' İlmi tecessüs'' ise,
ikincisi, belki de gayri şuuri olarak ön planda geleni, sömürgeciliktir.
İnsanları idare edebilmek için onları tanımak lazımdır. Müstemlekeci tetkik
eder gibi incelemiştir. Bu inceleme sayesinde, o dünyaya hakim olmuştur.''
Ecnebilerin zaman zaman misyonerlik faaliyetlerinin deşifre edilmesi
yanında alenan mecmua, gazete, sergi, tiyatro, sinema vb. kültürel ve sanatsal
etkinliklerini şer odaklara hizmet amaçlı yaptıkları açıkça bilinmektedir.
Buna müsaade edenlerin de sessiz kalarak desteklerini ve daha da acı tarafı
yeterli denetleme sisteminin oluşturulmamasından kaynaklanmaktadır. Memleketimize
defalarca kültürel ve coğrafi değerlerimizi araştırma fırsatı bulan Goetho
Enstitüsünde görevli Doçent J. Dankleft öğretim görevlisi zat, Sultan Ahmet
Cami kıymetlimiz hakkında beş kıtadan oluşan şiir dahi yazmıştır ki Melahat
Togar'a hediye ederek, Nesrin Moralı tarafından tercüme edilerek Hisar, Haziran
1977, sayı 162'de yayınlanmıştır. Üstad Necib Fazıl'ın dediği gibi ''Yabancı
bir kavmi edenler taklid, ondandır takarlar öz ruha kilit'' yeni yetişen genç
bireylerimizi daima gözeterek ve destekleyerek yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
berbervolkanx@gmail.com
Araştırmacı Yazar
Volkan Yaşar BERBER