ATATÜRK’Ü SEVMEK NE DEMEKMİŞ?

“Sizler, yani Türkiye’nin Genç Evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.”

            Yazıma Atatürk’ün bu sözü ile başlamak istiyorum. Bugün düşünüyorum da Mustafa Kemal sonrası ülke yönetiminde söz ve yaptırım sahibi olanlar ne yaptılar da acaba ülkeyi yaban ellere el avuç açar ve de bağımlı hale getirdiler! Neden yarınları emanet edeceğimiz gençlerimiz; günümüz Türkiye’sinde işsiz, güçsüz ve gelecek günlerden umutsuzlar!

            Atatürk’ün ülkeyi bıraktığı yerden, çağdaş ülkeler seviyesine niçin çıkaramadık? Her Anma Törenlerinde Atatürk’e methiyeler sunmakla yıllar yılı hiçbir yere varamadık! Gösterilen hedefleri ciddiye almadığımız ortada. Daha doğrusu yıllarca sürekli gösterilen hedeflerden saptık, saptırıldık! Sanıyorum, yönetenler ve yönetilenler olarak çok çalışmadık, fakat sık sık dinlenmek için mola verdiğimiz için yorulduk! İşte Atatürk’ten sonra bugün geldiğimiz sonuç açıkça ortada!

            Sevgili Okurlarım: Bu yazımı hazırlarken, Halim Yağcıoğlu’nun bir şiiri aklıma geldi. O’nun bu şiirinin mısra altlarına kendi yorumumu küçük harflerle yazarak size aktarıyorum. Şiirin başlığı ilginç. Şaire göre Atatürk’ü sevmek ne demekmiş görelim:

BENİ SEVMEK DEMEK!

            YAŞATIYOR MUSUN DEVRİMLERİMİ,

            Yaşatamadık! Sen öldükten sonra bıraktığın yerden devam ettiremedik!

            GÖTÜREBİLİYOR MUSUN YENİÇAĞLARA,

            Götüremedik!

            YAZIYI KILIĞI HÜR DÜŞÜNCEYİ,

            ÖRNEK EDİYOR MUSUN ULUSLARA…

            Örnek olamadık, biz hep onları örnek aldık! Daha doğrusu taklit ettik, kopya çektik!

            ATABİLİYOR MUSUN ZİHİNLERDEN; SOFTALIK, GERİLİK, TÜM KARANLIĞI!

            Atmak şöyle dursun, ülkede, softalık ve geri kafalılık almış başını gidiyor!

            ADIN VAR MI EN YENİ BULUŞLARDA!

            Yok!

            KÖYE SOKABİLDİN Mİ AYDINLIĞI?

            Ne gezer… Köyde köylü mü kaldı ki! Köye aydınlık sokabilelim!

            SEVEBİLİYOR MUSUN DÜŞMANINI!

            Ülkede barış ve kardeşlik varsa, elbet düşmanımı sevebilirim. O da kalmadı?

            BOLLUK MU BİR UÇTAN BİR UCA VATAN!

            Ne gezer… Ülkede üretim yok! İşin ve de cebinde paran yoksa bolluk olsa ne çıkar!

            DERİM Kİ YOLUMDA YÜRÜYORSUNUZ,

            BÜYÜĞÜNDEN KÜÇÜĞÜNE O ZAMAN!

            Küçükleri bilemem ama bizi yöneten büyüklerin, Atatürk’ün yolunda yürüdükleri söylenemez! İşte halimiz bu ATAM!

       

         NOT:

            Büyük Atatürk’ün “ Söylevinin sonunda Cumhuriyeti kalkıp “ GENÇLERE “ emanet etmesi günümüzde bile iyice kavranmamıştır, kavratılamamıştır! Ülkemizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan gençlerimiz, neden laik eğitimden geçirilmek istenmişti? Çünkü Laik Eğitimden amaç: Fikri Hür, İrfanı Hür, Vicdanı Hür kuşaklar yetiştirmekti! Açıkça bu ifade yarınları yaratacak gençliği hedefliyordu. Peki, sonra ne oldu?  Fikri, İrfanı ve Vicdanı Hür Kuşaklar yetiştirmekten zamanla vaz geçildi! Günümüzdeki bu anlayışla gelecekte yetiştirilecek kuşakların, İrfanı, Fikri ve Vicdanı Hür olabilir mi? Sizlerin yorumlarınıza bırakıyorum!

            Ama maalesef, ülkemizde bundan böyle bambaşka bir kuşak yetiştirilmesi hedeflenen 4+4+4 eğitim sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Geçmişte her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kim ne derse desin, gençlik hareketlerinin onurlu bir tarihi geçmişi vardır. Bu unutulmamalıdır! Acaba geçmişi unutuyor muyuz? Elbet unutanlar olacaktır! Yurtseverler, demokratlar ve devrimciler geçmişi unutamazlar, unutmamalıdırlar!

            Ülkemiz Gençliği, tarihi geçmişini çok iyi öğrenmek zorundadır. Tarihi geçmişine sahip çıkabilirse çağdaş uygarlığı, yakalayarak özgürlüklere ve demokrasiye giden yolu kısaltabilir diye düşünüyorum. Günümüzde uygulanan 4+4+4 sistemi belirli bir anlayışın ürünü olduğu için Milli olmaktan çok uzaktır. Bu anlayışla yetiştirilen gençlerin, özgürlüklere ulaşması ve demokrasiye giden yolu kısaltabilmesi çok uzak bir ihtimal ve de mümkün değildir!

             Ne acıdır ki ülkemiz koşullarına uygun, Milli Eğitim politikamız ne yazık ki hala gerçekleştirilmiş ve uygulama alanına konulmuş değildir! Hala uyduruk programlarla ülke gençliği bir yerlere doğru yönlendiriliyor! Çağdaş uygarlığın akışına bu program hiç mi hiç uymadığı gibi, ülkemiz gençliğini çağa taşıyacak çağdaş bir program da değildir!

         Sevgili Gençler,

            Yarınların çağdaş, özgür ve tam bağımsız Türkiye’sini kuracak olan, yurtsever devrimci gençlerin; ülkemizin içinden geçtiği bu tarihi süreci çok iyi kavrayıp, öğrenerek değerlendireceklerini umuyor, onları gönülden destekliyorum.  Aydın, yurtsever, devrimci gençler; yarınların özgür ve çağdaş Türkiye’sini,”Fikri Hür, İrfanı Hür Vicdanı Hür.” Gençler olarak yetişmiş birey olarak, her konuda Ben değil, Biz diyebilme başarısı gösterebilen Sizler ancak kurabilir; özgür, tam bağımsız, aydınlık ve demokratik Türkiye’sini siz gençler sonsuza değin yaşatabilirsiniz…           

Sevgiyle kalın.

Ali Vacit TOKMAK

YORUM EKLE