Bizde De Öğrenciler, Böyle Sorular Sorabilmeli..!

Değerli Gerze Gündem Haber Okurlarım:

Cumhuriyetimizi Kuranlar, " Fikri Hür, İrfanı Hür, Vicdanı Hür!" Kuşaklar yetiştirmeyi hedeflemişlerdi. Ne yazık ki, bu hedeflerden, dışa bağımlı iktidarlar vaz geçtiler; Milli Eğitim Milli olmaktan çıkarıldı, emperyalist ülkelerin ve yerli işbirlikçilerin direktifleriyle Eğitim Sistemi içinden çıkılmaz bir hal aldı! Taklitçi bir eğitim sistemi ülkemizde yerleştirildi! Bu sistemde yine istedikleri gibi olmadı! Sanki Eğitim- Öğretim sistemi yaz boz tahtasına çevrildi!

Dualite ve Hiçlik!

"Hem Hiçliği anlamak ve hem de Dualiteyi yaşamak çok normaldir."

Batıda Bir Üniversitede bu olay, Profesör ve öğrencisi arasında şöyle yaşanarak geçmektedir:

Bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar:

-"Soğuk" var mıdır sayın Profesör ?"

Profesör şaşırır:

-"Nasıl bir soru böyle? Tabii ki var" diye cevaplar.

"Sen hiç soğukta üşümedin mi?"

 Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:

"Hayır Profesör, aslında soğuk yoktur...

Fizik yasalarına göre gerçek hayatta biz "Sıcaklığın Yokluğuna"  "Soğuk" adını veririz..

Aslında "Soğuk" diye bir şey yoktur...O sadece sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için ürettiğimiz bir kelimedir." der ve devam eder...

-"Karanlık var mıdır Profesör?"

Profesör cevap verir:

-"Tabii ki vardır...Sen hiç karanlıkta kalmadın mı?"

Çocuk bir kez daha atılır:

-"Korkarım gene yanılıyorsunuz Sayın Profesör...

Çünkü esasında karanlık diye bir şey de yoktur...Gerçek yaşamda Karanlık; ışığın yokluğuna verilen addır...

Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız..

Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz...

Fakat karanlığı ölçemeyiz..

Bir basit ışık karanlık mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur. Yani karanlığı geçersiz kılar...

Çünkü gerçekte karanlık yoktur, ışıksızlık vardır...

Mesela siz uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz?

Işığın miktarını ölçerek!..

Bu doğru değil mi?

Öyleyse karanlık denilen şey, insanlar tarafından ışığın olmadığını anlatmak amacıyla kullanılan kelimedir..."

Profesör afallamıştır ve çocuk son darbeyi vurur:

"-O zaman size son bir soru daha sormak isterim Sayın Profesör...

Şeytan var mıdır?

Profesör bu kez pek emin olmamakla birlikte yine de cevaplar..

"-Vardır...Açıkladığım gibi, biz Onu her gün, her yerde görürüz...

O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır...

Bunların tümü Şeytanın kendisinden başka bir şey değildir!"

Çocuk " Hayır anlamında" başını sallar Profesöre:

"-Şeytan yoktur efendim...Yani kendi başına yoktur!

Şeytan basit olarak Tanrı'nın yokluğudur...

O aynen "Karanlık" ve "Soğukta" olduğu gibi insanın Tanrı'nın yokluğunu tarif etmek için yarattığı bir kelimedir...

Kötülük ve Şeytan, insanın Tanrı'yı ve sevgisini yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarına verilen addır...

O, aynen Sıcaklığın olmadığı yere adını verdiğimiz "Soğuk" ya da ışığın olmadığı yere adını verdiğimiz " Karanlık" gibidir...

Şeytan ve Kötülük, Tanrı'nın içimizde olmadığı anda yaptıklarımıza verdiğimiz addır..."

Profesör kürsüde afallamıştır...

Fizik yasalarından hareket ederek bu soruları soran ve cevapları vererek profesörün aklını allak bullak eden genç öğrencinin adı...

Albert Einstein'dir...

Darısı bizim gençlerimize diyelim...Çakma ünvanlı profesörler hariç, ülkemizin yüz akı olmuş değerli bilim adamlarımıza gençlerimiz akıllarına takılan soruları sorabilsinler!

Sorulan soruların da yanıtlarını, o değerli Proflar bulup verebilsinler isterim...Veremezlerse, soruların yanıtlarını verebilecek öğrenciler mutlaka çıkacaktır diye düşünüyorum!

Sağlıcakla, sağlıklı kalınız.

"Dünyayı Güzelleştirecek, Kadınlar Olacaktır!"

Ali Vacit TOKMAK

YORUM EKLE