Çocuk Eğitiminde, Yaşadığımız Sorunlar!

            Değerli okurlarım, yuva kurmayan bireylerin evlilik konusunda ahkâm keserek yorum yapmasını doğru bulmuyorum. Hepiniz bilirsiniz ki, çocuk bir yuvanın neşe kaynağıdır. Yeni yuva kuran aile, ana- babadan edindiği birikimlerini kendi çocuğu üzerinde uygulamak ister. Edinilen birikimler, yöreden yöreye, aileden aileye değişebilir!

            Yaşadığımız toplumda şöyle bir yargı vardır. Erkek çocuk, soyu devam ettirecek olandır. Ülkemizde birçok yerde kız çocuğuna göre, erkek çocuklara bu nedenle çok değer verilir. Bu sorun kolay kolay çözülemeyen toplumsal bir yaradır. Birçok ailelerce kız çocuğu önemsenmez. Hatta dışlanır. Bu olumsuzluğun yansımalarını hemen her yerde görmekteyiz! Belkide kadına karşı uygulanan şiddetin, erkek egemenliğinin ve kadılarımızın özgürlüklerinin engellenmesinin altında bu ve benzer nedenler yatmaktadır!

            Aile içinde hemen her çocuk anne ve babası tarafından sevildiğini, onlar tarafından kendisine değer verildiğini hissetmek ister. Ancak çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi için hayati bir önem taşıyan sevginin dozu, ana-baba başta olmak üzere bilhassa dede ve nineler tarafından biraz fazla kaçırıldığında, bundan zararlı çıkan yine çocuklar oluyor!

            Bunun çok örnekleri yaşamda var. Özellikle evlenen çiftlerin çok isteyip ancak geç kavuşulan çocuk, ilk çocuk, tek erkek veya kız çocuk, en küçük çocuk ya da geniş bir sülalenin tek erkek çocuğu söz konusu ise; bu çocuklara ilgi ve abartılı sevgiyle yaklaşılmaktadır! Halk arasındaki değişle bunlar, “EL BEBEK, GÜL BEBEK” büyütülen, kucaktan yere indirilmeyen çocuklardır!

            Ama uzmanlara göre bu şekilde büyütülen çocuklar, erken konuşup geç yürüdükleri söyleniyor. Böyle çocukların her istediğinin anında yerine getirilmesini çok büyük bir yanlış olarak değerlendiriyorlar.

            Aile bireylerince üzerine titrenen çocuklar, aileye aşırı bağımlı olduğu için çocuk kendisine ait bir kişilik yapısı geliştirmekte olduğundan, gelecek yaşamında çok konularda zorlandığı görülmüştür! Uzmanlara göre yapılan tespitte ise, abartılmış sevgi ve aşırı koruyuculuk, daha çok anne çocuk ilişkisinde ortaya çıkıyormuş. İşte bu aşırı koruyuculuk ve abartılı sevginin altında yatan ana neden, annenin yalnızlığı ve hayattan, özellikle de eşinden ve evliliğinden beklediğini bulamamış olması olarak gösteriliyor!

            Toplumda bu tip annelerle çok karşılaşmaktayız! Bu anneler 8–9 yaşlarındaki çocuklarına yemek yedirmek, ergenlik çağında 13–14 yaşındaki çocuklarına banyo yaptırmak; çocuğunun ya da artık gençlik dönemi başındaki evladının kıyafetlerini seçmek, almak. Hatta çocuğunun yeterince büyümediği düşüncesiyle evde de ona pek söz hakkı bile vermediği görülmektedir!

            Aşırı sevgi ve koruyucu davranışlarla büyütülen çocuklar, hayata ve sosyal yaşama yeterince hazırlanamıyor. Çocuklar hayattan edinmeleri gereken deneyimleri edinemeden, hayatın gerçekleri ile karşı karşıya kaldıklarında, uyum sağlamakta zorlanıyor ve güçlük çekiyorlar!

            Çocuk Eğitimi, bana göre ülkeyi yönetmekten çok daha karmaşık ve zor bir iş diye düşünüyorum. Çocuk Eğitimi, ülkemizin en önemli ve büyük sorunlarından biridir. İlçemizde yaşayan bizler, en yakından bunun somut örneklerini aile içinde ve çevremizde görebiliriz! Örneğin: ilçemizde erkek çocuklara aşırı ilgi ve sevgi gösterildiğini biliyorum. Sevgi ve ilginin gösterilişinde, kız ve erkek çocuklar arasında aşırıya kaçan bir ayırım yapılıyor! Bu davranışlar eski kuşaklarda çok fazla! Yeni kuşaklar geçim derdinde oldukları için daha işin farkında da değiller!

            Çocuğun gelecek yaşamına etki edebilecek bu davranışların sosyal boyutuyla, hayata nasıl etki edeceği bilinmiyor. Daha açıkçası yaşanarak öğrenildiği için, ortaya çıkaracağı sorunlar bugünden düşünülemiyor!

            Hepimiz biliyoruz ki ailenin sıcak kucağından ayrılmak istemeyen ve toplum içinde kendilerine” SÜT KUZUSU “ veya “ ANA KUZUSU “ gibi isimler takılan bu çocukların, ileride ailelerinden gördükleri aşırı sevgi ve himayeyi, birlikte yuva kuracakları eşlerinden ve eşlerinin ailelerinden de bekleyecekleri unutulmamalıdır! Çocuklarınızın hiç büyümeyen “ YETİŞKİN ÇOCUKLAR “ olarak kalmasını istemezsiniz! Aman ha, çocuklarımıza torunlarımıza abartılı sevgi ve aşırı ilgi ile yaklaşmayalım! Ayrıca 2016–2017 Öğretim Yılının, öğretmen, öğrenci ve velilere sağlıklı ve de başarılı geçmesini dilerim…

            Sevgiyle kalın…

                  Ali Vacit TOKMAK

 

 

 

YORUM EKLE