Türkiye, ABD’nin güdümünde ve gayri milli bir konuma sürüklenirken, ümmet anlayışıyla yapılandırılıp, Atatürksüz’leştirilmek ve vatansızlaştırılmak istenilerek hukuksuzluğun, kültürsüzlüğün ve ekonomik bağımlılığın ağır yükü altına sokulmuştur.
Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığı göreviyle öngörülen ise aslında, bir yandan ABD çıkarlarının korunması, bir yandan da İsrail’in güvenliğinin sağlamasıdır. Bu yüzden Kuzey Irak olgusuyla dirsek teması sağlanmış, Kaddafi’ye karşı tavır alınıp Suriye’nin iç işlerine karışılmıştır. Yurt içinde terörü durdurmak adına uygulanan açılım politikalarıyla birlikte hazırlanan gerici Anayasa’ya geçerlilik kazandırma dayatması da bu yüzdendir.
Cumhuriyetin akla ve bilime dayanan, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ilkelerini esas aldığı göz ardı edilerek, inanç özgürlüğü adı altında ve tarikatlar iktidarını çağdaş ve ileri demokrasiymiş gibi yutturulmaya çalışılması da bu yüzdendir. B. Russell, “Ne yazık ki dünyanın çoğu büyük kısmında iktidar ile akıl bir araya gelememektedir,” diyor. Aklı ve bilimi yadsıyan iktidarların inanç kolaycılığına yönelmeleri ise toplumları tekrar orta çağ karanlığına taşımaktan öteye geçmeyecektir.
Ne var ki Türkiye, kanlı mezhep ve etnik temelli savaşların yaşandığı bir bölgede bulunması nedeniyle, emperyalist politikalara alet olup her an bu kanlı sahnenin içine sürüklenebilir.
İçinde bulunduğumuz şartlar da göstermektedir ki, hiç vakit kaybetmeden Atatürk’te birleşip, milli güçlerin demokratik ve çağdaş anlayışlarını önde tutma koşulu ile inşa edecekleri bir cephe, emperyalizmin tüm hesaplarını bozacaktır. “Gelin canlar bir olalım.”
Necmettin ÇAKIR
ya abi valla akp seçmeni içinde atatürkü sevmeyen kimse yok,atatürke karşi çikan kimse yok.şu siyasetin içine ne atatürkü nede dini kimse katmasin.