Dışarıdan Bakınca Gerçek Bu ?

Değerli Gerze Gündem Okurlarım;

Araştırmacı yazar "Alper AKSOY " yurt dışında yaptığı gerçek bir söyleşiyi sizlere aktararak düşünmenizi istiyorum!

"On sekiz yaşında bir kız, Belçika'da yaşıyor.

-Türk müsün? dedim.

-Daha karar veremedim, dedi.

-Müslüman mısın? dedim.

-Ona karar vermek daha zor, dedi.

Merakım iyice kabarmıştı.

-Konuştuklarınızdan hiçbir şey anlamadım, dedim.

-Ben de bir şey anlamıyorum. Hayatım bir kördüğüm. Nasıl çözeceğimi bilemiyorum.

-Neden ama?

Babam Fransız, annem Türk...İkisini de seviyorum...Babam Hıristiyan bir  Fransız olmamı istiyor. Annemse Müslüman bir Türk olmamı...Bu iki istek arasında sıkışıp kaldım.

- Bilemiyorum ne yapacağımı?

Sis perdesi biraz aralanmıştı. Biraz daha açmak için sorulara devam ettim.

-Kendini kalben Hıristiyanlığa mı daha yakın hissediyorsun, Müslümanlığa mı ?

-İslam'a daha sıcak bakıyorum, ama Müslümanlara baktığımda birden soğuyorum.

Babam annemin Türkiye'deki akrabalarını Brüksel'e getirtip oturum izini aldı, iş buldu...Bir iki yıl çalıştılar o kadar. Şimdi hepsi " Somaca Basıyorlar "yani işsizlik parası alıyorlar. Hepside sapa sağlam...

Babamın akrabaları Hıristiyan...Kiliseye gitmiyorlar ama iş ahlakları var... Herkes işinde dürüstçe çalışıyor...

Annemin akrabaları hem namaz kılıyor, yeri gelirse hırsızlık bile yapıyorlar... Türkiye'ye gidiyoruz her taraf cami dolu, camilerde namaz kılan insan dolu...Ama herkes hile yapıyor, sizi kandırmaya çalışıyor...

Belçika'da kiliseler bomboş ama Hıristiyanların hepsi ahlaklı...İşte bu yüzden olmak istediğim halde Müslüman olamıyorum!"

Afallamıştım. Umutsuz bir hamle yaptım.

- Ama şey...Yani... Müslümanlara bakarak karar vermek...

Ani bir çıkışla sözümü kesti.

- Çok dinledim bu masalları, hem de pek çok...Kusura bakmayın lütfen...Bir

din anlayışı güzel ahlak üretemiyorsa ben o dini yani Müslümanlığı kabul edemem. Brüksel'deki Müslümanları geçtim; Türkiye'de herkes devleti soyuyor, vergi kaçırıyor, haram yiyor...Her şeyi yapıyorlar... Ondan sonra " Döndüm Kabe'ye  Allahü Ekber." Jimnastik bu ya, namaz değil jimnastik...

-Bu sözleri ceviz büyüklüğündeki dolu taneleri gibi başıma çarpıyordu.

- O zaman siz Hıristiyanlıkta kesin kararlısınız? diye sordum.

- Annem " Müslüman ol" diyor ama bu ihtimal çok zayıf... Brüksel'de en çok Ezan seslerini seviyorum, çan sesleri beynimi tırmalıyor...Haaaa annemin hatırına belki Türküm diyebilirim...Maria Elif'in yaşadığı Müslüman işkencesinin vebali kimlerin omzunda acaba?" Alper Aksoy

"Değerli Okurlarım, Belçika da durum böyle de başka yerlerde sizce farklı mı? Yurt dışında farklı inanç ve ayrı ırkla ilgili evlilik yapan insanlarımızın çocukları, yani hemen her ülkede yaşayan gurbetçi genç neslin bir çoğunun aşağı yukarı bu anlayışta olduklarına inanıyorum! Türkiye'de  de sanki çok farklı mı? Pek fark, ülkemizde de  kalmadı!

Yurdumuzda olsun yurt dışın da olsun, İslam dini indirilmiş din değil de uydurulmuş din haline getirilmişse, eleştiriler mutlaka yapılacaktır!

Bir din kendi dili ile genç nesle öğretilemiyorsa olacağı budur!

İslam beş ilke üzerine kurulmuştur! Bu ilkeler,apaçık Kur'an Ayetleriyle sabittir.

Birincisi, ADALETTİR.

İkincisi, EMANETTİR.

Üçüncüsü, EHLİYETTİR.

Dördüncüsü, MASLAHATTIR.

Beşincisi ise MEŞVERETTİR.

Ne oldu şaşırdınız mı?

Şart öyle bir şeydir ki o olmazsa onun temsil ettiği sistemde olamaz!

1- ADALET, olmadan İslam olur mu?

2-EMANETE, sadakat olmadan İslam olur mu?

3-İşi ehline vermeden yani EHLİYET olmadan İslam olur mu?

4- Bir şahsın yahut bir grubun değil halkın yararını esas almadan yani MASLAHAT olmadan İslam olur mu?

5-Danışma, fikir alış verişi, düşünce özgürlüğü ve şurayı ikama etmeden yani MEŞVERET olmadan İslam olur mu?

Olmaz, olamaz!

Ülkede binlerce cami varken,içlerinde de on binlerce imam, müezzin ve vaaz verenler varken,neden İslam Dini, yukarıda alt alta sıraladığım,Kur'an emri olan şartlar bir kenara itilip, sadece namaz, oruç ,haç gibi ritüeller ile insanlar daha çok o yöne yönlendiriliyor? Birde uydurdukları din adına hurafelerle insanlar uyutulmakta, kandırılıp inandırılmaktadır!

Yukarıda saydığım beş ilkeyi özümseyerek uygulamayı bilmeyen insanların, namaz, oruç ve haç uygulamalarını doğru yapabilirler mi? Yapamazlar, sadece yaptıklarını sanır ve kendilerini kandırırlar!

Gerçek Müslümanlığı anlayabilmek için İslam Dini, üzerinde kurulmuş olduğu bu saydığım beş ilkeyi iyi bilmek gerekir; hem de uygulamak gerekir! Öyleyse, İslam Dinini insanlar kendi anadili ile öğrenmelidir!

 Evet İslam beş ilke üzerine kurulmuştur! Bunları hiç duydunuz mu cami hutbelerinde hocaların ağzından? Duyamazsınız! Bunların çoğu Emevi  Müslümanlarının izinden gitmekteler! Diyanet ,diyanet olmaktan uzaklaşmıştır! Neden mi? Diyanet her dine ve inanca eşit uzaklıkta olması gereken bir kurum olmaktan çoktan çıkmıştır! İslam Dini adına saçma sapan konuşan ve fetva veren bilgi yoksunu sözde  din adamları olduklarını söyleyenlerin  uydurdukları hadislerine Diyanetin hiç sesi sedası çıkmıyor! Sadece seyirci kalıyorlar! Neden acaba? Demek o saçmalıklara onay veriyor olmalılar!

Sonuç olarak bu anlayışta olanlar, Muhammed'in İslam'ını yerle yeksan edip,sanki yeni bir uydurulmuş din üretmiş oluyorlar!

Günümüzde bazı  İslam sözcülerinin, din adına söylediklerini ve yorumlarını bir inceleyin; İslam dininin indirilmiş din değil de sanki, uydurulmuş din haline getirildiğini açıkça görebilirsiniz! Bir çarpıcı örnek vererek yorumlarımı bitiriyorum. "Allah, kullarına ihtiyaçtan fazlasını yoksullara verin dediği halde,Emevi  Müslümanları zekatı kırkta bire indirmişler!" Böyle bir anlayış reform olabilir mi? Elbette olamaz! Böyle bir anlayış Emevilerden kalmadır! Yaşadığımız çağa hiç mi hiç uygun değildir! Bu anlayışa uygun  zihniyettekiler, Servetlerine servet kattılar. Ezdiler, sömürdüler, yoksulun ve geniş halk yığınlarının iliğini emdiler. Kendileri sözde dünya nimetlerinden olabildiğince yararlanırlarken, yoksul Müslümanlar içinse öbür dünyada Cennet hayalini onlara bıraktılar!" Emevi Döneminde  böyleydi de bugün sanki çok farklı mı? Hayır! Aynen devam ediyor! Bakınız, varlıklı insanların zekatlarını kırkta bire indirerek nasıl ve kimlere verdiklerini gören duyan var mı dersiniz? Böyle bir geçek ülkemde olmuş olsaydı,  ülkemizde fakir fukara kalmazdı! Bu davranışları bile sizlere sanırım bir şeyler anlatıyordur! Günümüzde de bu anlayış yaygılaşarak sürdürülüyor! Çok yanlış, mantıksız, adaletsiz ve gerçek  İslam Dinine, Ahlaka, Adalete, Emanete, Ehliyete, Maslahata ve Meşverete hiç uygun değildir!"

Sevgiyle kalın.

Ali Vacit TOKMAK

Açıklamalar:

Ritüel Ne Demek?

Dini bir inanç gibi benimsenmiş alışkanlık, kişilere kutsallaştırılmış davranışlar, biçimler, davranış biçimleri, temalar. Adet haline gelmiş.

Dini bir Törenin veya ibadetin kabul edilmiş ve tanımlanmış prosedürleri.

Prosedür Nedir?

Bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yöntem.

YORUM EKLE