Kamu Emekçileri Savaşı ve Baskıları Protesto Etti

AK Partinin savaş ve baskı politikalarına karşı bir günlük greve gittiler.

Kamu Emekçileri Savaşı ve Baskıları Protesto Etti

BASINA VE KAMUOYUNA

 

ENDİŞELİYİZ!  ENDİŞEMİZ BÜYÜK!

 

Siz basın emekçileri de yakından tanıksınız ki; emek ve meslek örgütleri olarak defalarca kez, siyasi iktidarın, savaş politikalarını tırmandırarak ülkemizi sürüklediği “uçuruma” dikkat çektik. Çocukların, kadınların, gençlerin, yoksulların kanının aktığı, anaların gözyaşının kurumadığı, insanlarımızın yıllarca unutamayacakları acılar yaşayacakları ve halkımızın bir arada yaşama umudunun gittikçe tükendiği bir savaşa ne içeride ne de dışarıda asla razı olmadığımızı her alanda dile getirdik. Endişelerimizi, taleplerimizi ve çözüm önerilerimizi her fırsatta ve her zeminde dile getirdik.

Halkın barış isteğini haykırmak için 10 Ekim’de Ankara’da yapmaya çalıştığımız uyarı mitingi kana bulandı, isimlerini tek tek burada sıralamanın mümkün olmadığı, onur duyduğumuz 101 insan katledildi, onlarcası yaralandı. Dünya kamuoyunda lanetlenen bu cani saldırı açığa çıkartılıp tüm sorumluların yargı karşısına çıkartılması gerekirken, 10 Ekim Katliamı protestolarıyla ilgili bizlere soruşturma açıldı. Dünyanın başka bir köşesinde göremeyeceğiniz öyle bir hukuksuzluk ki bu, sendika yöneticilerimizin yanı sıra avukatlarımız da soruşturma kapsamına alındı.

Değerli  Basın  Emekçileri,

Biz emek ve meslek örgütleri olarak, sadece üyelerimize değil, halkımıza karşı da duyduğumuz sorumluluk ve vicdanlarımız gereği, bugün burada bir kez daha ülkemizin yüz yüze kaldığı bu trajediyi dile getirmek, sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Devlet, yaklaşık 3 bin 800 öğretmeni savaş boyutundaki operasyon öncesi hizmet içi eğitim adı altında ilçelerden çıkarırken 114 bin öğrenciyi kaderlerine terk etmekle, 200 bini aşkın yurttaşımız evlerinden, yaşadığı kentlerinden sürgün etmekle ve sağlık emekçilerini hastanelere hapsetmekle çok tehlikeli bir mesaj vermiştir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri savaş düzenine göre yeniden dizayn edilmektedir.

Siyasi iktidar, Türkiye’nin saygın emek ve meslek örgütlerinin tüm bu endişelerine, taleplerine ve çözüm önerilerine gözünü kulağını kapatarak tam aksini yapmakta yani savaş ve baskı politikalarını artırmakta, barış yanlılarına operasyonlar düzenlenmektedir.

Artık miting yapmanın, sokağa çıkmanın, hatta pencereden dışarıya bakmanın dahi ölümü göze almakla eşdeğer olduğu bir Türkiye’de yaşamaktayız! Hatta bırakın muhalif olmayı, akıl tutulması yaşadığımız bu süreçte, Temmuz’dan Kasım’a kadar 44 çocuğun öldürüldüğü, 52 çocuğun da yaralandığı medyada yer almaktadır.

Egemenlerin bizlere yaşattıkları bu dram ülkemizle sınırlı da değildir. Sadece bölgemiz değil tüm dünya halkları barbarlık tehdidi altındadır. Emperyalist çıkarlar doğrultusunda etnik-mezhepsel temelde bölünen ve birbirine düşürülen, yerlerinden yurtlarından edilen, yoksullaştırılan halkların oluşturduğu Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar bugün artık tüm dünyayı etkiler hale gelmiştir.

Bizim ülkemizdeki vebali ise, iktidarını tahkim etmek ve baskıcı/otoriter bir rejim kurmak için savaş ve çatışmalardan medet uman, içeride ve dışarıda savaş konseptini tırmandırmaya devam eden AKP iktidarının boynunadır.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğiz: İktidarın gücüne biat ederek onların suç ortaklığını yapanlar da en az onlar kadar suçludur!..

Biz emek ve meslek örgütleri olarak, duyduğumuz sorumluluk gereği, gidilen yolun, kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yol olduğunu; bu kirli savaşta çocukların, kadınların, yoksulların, işçilerin, emekçi halk kitlelerinin en ağır bedeller ödeyeceğini bir kez daha yineliyoruz.

Daha kaç kez söylememiz gerekecekse, bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar söyleyeceğiz:

·         Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir!

·         Savaş, cinayet demektir!

·         Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir!

·         Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!

·         Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!

·         Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir!

·         Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!

·         Savaş, çevrenin, doğanın, tarihin tahrip edilmesi demektir!

·         Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!

·         Savaş sürdükçe halk konuşamayacak!

·         Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek!

·         Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, halk yoksulluğa mahkum olacak!

Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere de sesleniyoruz: Bu topraklarda KİMSENİN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ! Sendikalar olarak, meslek örgütleri olarak, demokratik kitle örgütleri olarak biz BARIŞIN TARAFINDAYIZ! Görevimiz, insanlarımızın öldürülmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır!

AKP’NİN  SAVAŞ  VE  BASKI  POLİTİKALARINA  KARŞI  ÜRETİMDEN  GELEN  GÜCÜMÜZÜ   KULLANNIYORUZ!

        

                                                        DİSK – KESK - TMMOB

Gerze Gündem Haber

Güncelleme Tarihi: 29 Aralık 2015, 16:35

Mustafa Yoğurtçu

YORUM EKLE
banner381
SIRADAKİ HABER