(KESK Şubeler Platformu olarak, HDK Milletvekillerinin Sinop ziyaretine dair "halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevketmeye dönük", "şiddet ve zorbalığı özendiren" provokasyonların üretebileceği tehlikeleri gören bir noktadan insani ve toplumsal sorumluluğumuz gereği olarak bu açıklamayı yapmayı uygun buluyoruz.)

Sevgili arkadaşlar, değerli basın emekçileri,

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sebahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder’in “Çözüm için Müzakere, Barış için Eşitlik” başlığı altında Karadeniz turnesinin bir ayağı olarak Sinop’a yapacakları ziyaret bir süredir yerel basın organlarında, sosyal medyada ve kamuoyunda tartış(tır)ılmaktadır. Böyle hayati ve insani bir konuda atılan bu adıma dair yerel kamuoyunda belli tartışmaların ortaya çıkması elbette doğaldır. Toplum ve yaşamın siyasetten, siyasetin de toplum ve yaşamdan soyutlanması mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında hem siyasi iktidar hem de meselenin diğer muhatapları tarafından “barış süreci ” olarak adlandırılan bir iradenin ortaya çıktığı, umutların yeniden yeşerdiği bir ortamda, meselenin muhatabı siyasi aktörlerin de kendi programları çerçevesinde çözüme katkı sunma gayretleri siyaset kurumu ve demokrasinin başlı başına varlık nedenidir.

Bu noktada yıllardır emek, demokrasi ve barış mücadelesi içinde Sinop yerelinde etkinlik sürdüren demokratik kitle ve emek örgütü olarak bizler bu konuya dair hassasiyetlerimizi böyle kritik bir süreç arifesinde Sinop kamuoyuyla paylaşmayı zorunlu görüyoruz: Demokratik siyaset çerçevesinde yürütülen yasal ve meşru siyasal faaliyetin kimi belli odaklarca maniple edildiği, dezenformasyon yaratıldığı ve açıkça provoke edildiği ortaya çıkmaktadır. Bu tip provokatif söylem ve eylem içinde açıkça yer alan kimi kişi(ler)in bunu gazetecilik etkinliği olarak yapmakta olduğu bilinmektedir. Bu da toplumu aydınlatmak gibi bu denli önemli bir sorumluluk yüklenmiş olmaları hasebiyle meslek etiği ve evrensel basın ilkeleri açısından üzücüdür.  Zira basın meslek ilkeleri basın mensuplarını insanları “ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve inançları nedeniyle kınamak ve aşağılamaktan” alı koyar ve “şiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapmamaya” davet eder.  Ayrıca Türk Ceza Kanunu açısından da “halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” açıkça suçtur. Bu tür provokasyonlarda ısrarcı davranan kişiler istenmeyen bir durum ortaya çıktığı takdirde hem hukuk önünde hem tarih önünde sorumlu olacaklardır. Bu anlamıyla halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik eden provokatif faaliyetleri yürüten kimseleri açıkça kınıyor; ilgilileri, “halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik eden” provokatif faaliyetleri kamu barışını bozmaya yönelik suç olarak değerlendirmeye ve demokratik hukuk çerçevesinde sorumlu davranarak gerekli işlemleri gerçekleştirmeye davet ediyoruz.  

Maraş, Sivas ve Çorum’da vb yapılan provokasyonların bedelleri, yara ve travmalarını hala yaşayan bir toplum olarak barışa susadığımız ortadadır. Geçtiğimiz aylarda Bülent Yalçın kardeşimizi yitirdik! Bülent Yalçın gibi ömürlerinin baharında toprağa düşen gencecik fidanlarımızın cenazelerinde yan yana geliyoruz. Yüreğimiz dağlanarak ölümü konuşuyoruz. Yüreği barış fikrini henüz kaldırmayan yurttaşlara sesleniyoruz: ARTIK BARIŞI KONUŞMAK ZAMANIDIR! Farklılıklarla kardeşçe BİRARADA YAŞAM mümkündür. Gencecik insanların kanı üzerinden hamaset ve siyaset yapılmamalı, sorumlu davranılmalıdır. Bu vesileyle tüm Sinop kamuoyuna sesleniyoruz: Evvel ömrümüzde ölüm gördük, kan gördük; ahir ömrümüzde BARIŞ görelim!

KESK Sinop Şubeler Platformu

Gerze Gündem Haber