Poliklinik sekreterinin önünde sıraya girilmiş, herkes gideceği doktora göre kaydını yaptırırken sırası gelen yaşlı kadına, sekreter hanım sordu:

"Hangi doktora gitmek istiyorsun teyze?"

Kadın:

"Baş ağrısı tohturu var mı kızım? Baş ağrısı tohturu?.." diye sordu.

Sekreter hanım elindeki kalemi usulca masanın üzerine bırakıp kadına baktı, tatlı sert bir tavırla:

"Baş ağrısı doktoru yok teyzeciğim. Sana şimdi hangi doktordan sıra vereyim?"

Kadın derin derin bir "öff" çekti:

"Her yerim ağrıyor be kızım… Ona göre yaz işte," dedi.

Tam da bu anekdotta olduğu gibi Türkiye’nin hali. Önce ordusu itibarsızlaştırılıp, kumpaslar kurularak devletin kozmik odasına kadar girilmiş ve iktidar, devletin bütün sırlarının Amerikan ajanlarının eline geçmesine engel olamamıştır. Hukuk sistemimiz ise, adına paralel yapı denilen ve daha sonra da paralel devlet olarak adlandırılan bir kuruluşun kucağına bırakılarak, adaletin siyasallaşmasına seyirci kalınmış; kısacası baş ağrısının tedavi yolları özellikle ihmal edilmiştir. Bu süreçte ağrıların, devletin diğer organlarına yayılmasına ses çıkarılmayıp, oy hesabıyla dini duygular üzerinden siyasal söylemlere devam edilerek yapılan hataların üzeri örtülmeye çalışılmıştır. Terör örgütü ve hatta hoca efendi örgütünce bile kandırıldığını itiraf etmenin ülkeye bir yararı olmamıştır. Hükümet, eğitimde dünya sıralamasının gerilerine düşüşümüzü sorgulamadan, özel okul furyasını başlatmış, “Parası olan okusun,” dercesine bir eğitim öğretim tablosu konulmuştur halkın önüne.

Ekonomide bir ithalat hastalığı sarmış dört bir yanı; her kime havale edildi ise bu işler… Buğday ambarı olan ülkenin samanından mercimeğine, kurbanlıklarından kasaplık hayvanlarına kadar dışarıdan alınmaktadır, niyeyse?

Limanlardan fabrikalara, bankalardan telekominikasyon sistemlerine kadar, daha adını sayamadığım bir dolu öz kaynağımız yabancılara satılmış durumda.

Şimdi Türkiye’nin başı ağrıyor, hayır, her yeri ağrıyor. Gidilecek doktor bulunabilecek mi? Bulunanla da tedavi olunabilecek mi? McKinsey, ABD kökenli şirketle mi sağlanacak bu tedavi? Hiç umutlu değilim.

Necmettin ÇAKIR