Cezaevi Müdürü, içerdekilerle yaptığı tüm konuşmalarında:
"Arkadaşlar, kimse buraya camiden gelmez," diyerek sözlerini bağlıyor, bakışlarını herkesin yüzünde dolandırıp, makamına çekiliyordu.
Yine mahkumlara uzun uzun nutuk attığı günlerin birinde, her zamanki yinelemesi olan, (Arkadaşlar, kimse buraya camiden gelmez,) sözleriyle cümlesini noktalarken, mahkumlardan biri, Türk Hava Kurumuna ait kurban derilerini tabutların içinde saklayıp, sonra da bu derileri satmaktan hükümlü iki imamı göstererek:
"İşte sayın müdürüm, bu arkadaşlar camiden geldiler," demiş.
Son günlerde gerek “medya”da olsun ve gerek hükümet kanadında başımızda dolanan her türlü belayı FETÖ terör örgütü, IŞİD terör örgütü ve PKK terör örgütlerinin birileri tarafından sevk ve idare edildiklerini söyleyerek işin içinden çıkıveriyoruz.
İş adamından işçisine, esnafından yüksek rütbeli subayları ve memurlarına kadar, bu örgütlerin alt yapısını oluşturan insanlar Çin’den mi geldiler. Örgüt üye ve sempatizanlarının yüzde doksan beşi ülkemiz içinde yetişmediler mi? “Alnı secdeye değen insanlardan, suç unsuru çıkmaz,” diye söylenmedik mi kendi kendimize.
Evet, bu örgütleri geçmişte olduğu gibi şimdi de kullananlar var. Kabul. ama, terör örgütlerinin alt yapıları da içimizde palazlandılar maalesef. Öncelikle dış güçleri hedefimize koyarken, dönüp kendi içimize de bakalım. “Hırsızın suçu var da, ev sahibinin hiç mi suçu yok…” deyimi geçiveriyor insanın aklından. Seçimlerde oy kaygısıyla, ne istedilerse verildi ise ve (Ne istediler de vermedik,) hatırlatması yapılmak zorunda kalındıysa, olanların hepsini dış güçlerin sırtına sarma kolaycılığına kaçmadan değerlendirmek gerekmez mi? Sordum sadece.
Şehit habersiz kurban bayramı dileklerimle, sağlıklı ve güzel günlere.
Necmettin ÇAKIR
çizginde hiç şaşma yok kısır döngüye devam o da güzel