407 senesi nisanının birinci günü yıldırımlarla ve yağmurla başlayan bora, İstanbul çarşısının çatısındaki tunç levhaları sökmüştü. Altmış beş sene sonra şehre gökten kül yağmış ve evlerin çatıları bu madde ile dört parmak yüksekliğinde örtülmüştü. 1 nisan 618 senesinde göl halini alan yağmurlar sebep vermişti sonrasında kıtlık şehre gelmişti. 857 haziranında gökten kan rengine benzeyen bir toz yağdı. 20 ekim 887 de ay tutulmuş ve de 6 saat devam ederek o gece şiddetli yıldırımlar olmuş yedi kişinin ölümüne sebep olmuştur. 14 nisan pazar 1034 senesinde öğleden evvel yağan şiddetli dolu dan dolayı ağaçlar kırılmıştı ki o gece yıldız güneş gibi parlaya gelmişti. 1283 mayısında İstanbul a kan renginde bir yağmur yağmış, bundan 14 sene sonra bir ağustos ayında yağan yağmur 24 saat durmadan yağmıştı. 1309 senesi mart ayında bir zelzele olmuş peşine hemen şiddetli tufan olmuş idi.
İstanbul un Türkler tarafından fethinden sonrada hafif sel, yağmur vuku bulmuştur. Lakin ölüm tehlikesi atlatan Kanuniyi de hatırlatmak gerek ki, 20 eylül 1563 de çok şiddetli yağmur atlatılmıştı, O sabah Halkalı dere vadisinde ava çıkan Padişah, başlayan bora ve yağmurdan kaçarak İskender Çelebi sarayına sığınmıştı ki 24 saat içinde 74 ev ve binaya yıldırım düşerekten sular Padişahın bulunduğu binaya aşırı basmış, derhal iriyarı bir adam Padişahı sırtına alıp binanın musandırasına çıkarmıştı. Padişah yağmur sonrası çekmeceye sağlam ve güzel köprüyü yaptırtmıştır. III. Ahmet devrinde de aşırı dolu yağmıştı ki lale bahçeleri, köyler, sokaklar bertaraf olmuştu. 1750 senesinde de yağmura maruz kalınmıştı. 1789 senesinde de yağan şiddetli yağmurla birçok bina hasar gördü. 1820 senesi ekim ayında büyük bir fırtına koptu ki Kurşun örtülü damlardaki kurşunlar yerinden söküle gelmiştir.
Araştırmacı Yazar
Volkan Yaşar Berber