Kafeslenmek

          Dünya nüfusunun artış sürecine bağlı olarak protein ihtiyacı da artış göstermektedir. İhtiyacın giderilebilmesi için ise, hayvan yetiştiriciliği ve kültür balıkçılığı önemli bir kaynaktır. Burada kültür balıkçığı hayvansal besin açığını büyük ölçüde giderirken, çok önemli bir takım sorunları da yanında getirmiştir..

          Ülkemizde balık yetiştiriciliği, 1970’li yıllarda ilk alabalık üretim işletmesinin kurulması ile başlamış ve 90’lı yıllardan itibaren hızlı bir gelişme göstererek 2008 yılı itibari ile yıllık 100.000 ton üretim kapasitesine ulaşmıştır. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2017 Su Ürünleri İstatistik verilerine göre ise, 2015 Yılı 240.334 ton, 2016 yılı itibarıyla da 253.395 ton balık üretilmiştir.

          Ne var ki, “Türkiye’de istikrarsız politikalar nedeniyle Su Ürünleri İşletmelerinde yapılan yoğun yemleme sırasında oluşan yem kayıpları ile balık tarafından yemin alınmasından sonra sindirim ve  metabolik faaliyetler sonucu çevreye bir atık boşaltımı olmakta, kullanılan yem ekosistem üzerinde kirlilik, suyun kimyasal özelliği, popülasyonun yapısı, genetik çeşitlilik ve üreme özellikleri üzerinde potansiyel etkiye sahiptir.”(5.Geleneksel Su Ürünleri Bilimsel ve Kültürel Platformu) Balık yetiştirme işletmelerinde, fosfor ve azot çevreyi etkileyen ana unsurları oluşturmaktadır. Yemin protein içeriğinin artırılması ile yemdeki azot miktarı da artmış olup, yem ile alınan azotun,  balık türlerine göre değişkenlik göstermesine rağmen, yaklaşık olarak % 20-30’luk kısmı vücutta tutulurken  % 70-80 oranındaki kısmı suya boşaltılarak sudaki yaşam ve organizmaların miktarında değişmeler, su kalitesinin bozulması, kısacası doğal yapının bozulmasıyla birlikte sağlığımızı tehdit eden unsurların artış göstermesine neden olmaktadır. Ayrıca bu durum, turizme aday yerleşkeleri de olumsuz yönde etkilediğini aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir. Yakakent ve Sinop arasının balık kafesleriyle doldurulması ve (1000 kg balık hasat etmek için 1500 kg yem,) kullanılması gerekeceğinden, sahillerimizin yapay yemlerle  kirletilerek ekolojik yapısının bozulması tüm yaşantımızı olumsuz yönde etkileyecektir.

          Balıkların vücutlarında kullandıkları fosfor ve gereksinim miktarı göz önüne alındığında, zaten yemlerdeki fosforun fazlalığı ortada ve fazla olan fosfor kullanılmadan suya bırakılacağından, doğal denge bozularak çevre kirletilmiş olacaktır. Ya temiz bir çevrede sağlıklı bir yaşam, ya da kirli bir çevrede her gün usul usul ölmek… Ne dersiniz?

Necmettin ÇAKIR

YORUM EKLE