Kanuni Temsilci ve Ortakların Kamu Alacaklarından Sorumluluğu ve Hayati Öneme Haiz Bilgiler-I

Bilindiği üzere vergi, resim ve harçlar gibi kamu alacaklarının nasıl ve ne şekilde takip ve tahsil edileceği 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiş olup, Kanunun 35’inci maddesinde limited şirket ortaklarının sorumluluğu, mükerrer 35’inci maddesinde ve 213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 10’uncu maddesinde düzenlenmiştir.

Kanuni temsilci ve limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu için bazı şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Kamu alacaklarının takibinde yasa koyucu öncelikle asıl borçluyu esas almış ancak belli şartların yerine gelmesi halinde yani ikincil sorumluluk olarak asıl borçtan müteselsilen sorumlu tutulmuş kanuni temsilci ve ortakların takip edilmesi mümkündür.

Bu yazı dizimizde asıl kamu borçlusuna ait ödenmeyen kamu alacaklarının kanuni temsilci ve limited şirketlerinden takip ve tahsili için önem arz eden bazı konuları ele alacağız.

Bu yazımızda asıl kamu borçlusu şirkette kanuni temsilci (şirket müdürü) veya limited şirket ortağı olan kişilerin bu sıfatlarının sona ermesinden sonra, asıl kamu borçlusu şirketin yapılandırma kanunlarından yararlanmak üzere başvuruda bulunulmasının hukuki sonuçları üzerinde duracağız.

Son 10 yıla baktığımızda neredeyse bir buçuk yılda bir yapılandırma kanunu (2011 yılında 6111 sayılı Kanun, 2014 yılında 6552 sayılı Kanun, 2016 yılında 6736 sayılı Kanun, 2017 yılında 7020 sayılı Kanun, 2018 yılında 7143 sayılı Kanun, 2020 yılında 7256 sayılı Kanun ve son olarak 2021 yılında 7326 sayılı Kanun) çıkmıştır.

Bahsi geçen yapılandırma kanunlarında kesinleşmiş veya ihtilaflı kamu alacaklarına ilişkin çok avantajlı indirimlerle ödeme imkânları getirildiği gibi geçmişe dönük matrah artırımında bulunmak suretiyle muhtemel vergi incelemelerinin de önüne geçilmesi gibi pek çok avantajlar sağlanmıştır.

Bu avantajlı hükümler dışında belki en az bunlar kadar bir başka önemli avantaj ise yargı kararları ile ortaya çıkmıştır.

Asıl kamu borçlusu şirket hakkında tahakkuk eden ve ödenmeyen kamu alacağının kanuni temsilci (şirket müdürü) veya limited şirket ortağı olan kişilerden takip ve tahsil edilebilmesi için öncelikle asıl kamu borçlusu şirketin ödenmeyen kamu alacağının şirket müdürlüğünden ayrılan veya limited şirket ortaklığından ayrılan kişinin dönemine ait bir kamu alacağı olması gerekmektedir.

Danıştay ve vergi mahkemelerinin artık istikrar kazanmış kararlarında (Danıştay Üçüncü Dairesinin 04/06/2020 tarih ve Esas:2016/17479, Karar: 2019/1839 sayılı kararı ve Danıştay Dördüncü Dairesinin 19/12/2019 tarih ve Esas:2019/2906, Karar: 2019/9375 sayılı kararı) asıl borçlu şirketin, yapılandırma kanunu kapsamında yaptığı başvuru üzerine tesis edilen yeniden yapılandırma işleminin yeni bir hukuki durum doğurduğu kabul edilmekte ve dolayısıyla yapılandırma başvurusunun yapıldığı tarihten önce şirket müdürlüğünden veya limited şirket ortaklığından ayrılan bu kişilerin asıl kamu borçlusu şirketin borçlarından artık sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.

Bu nedenle şirket müdürlüğünden ayrılan kanuni temsilciler veya limited şirket ortaklığından ayrılan bu kişiler adına, ödenmeyen asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından kanuni temsilci ve limited şirket ortağı sıfatıyla sorumlu oldukları gerekçesiyle ödeme emri düzenlenmesi durumunda, kendilerinin şirketten ayrılmasından sonra şirket yetkilileri tarafından yapılandırma kanunu hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunup bulunmadığının araştırılması ve şayet yapılandırma kanunlarından yararlanılmışsa, ödeme emrine konu kamu alacağının kendilerine ait bir kamu olacağı olmadığı iddiasıyla ödeme emrine karşı 15 gün içinde kamu alacağının konusuna göre vergi veya idare mahkemesinde dava açmaları gerekmektedir.

YORUM EKLE