Şairler Sultanı Baki

               1526 senesinde İstanbul'da doğan Baki 'nin aslen adı Mahmud Abdülbaki olup, Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğludur. Süleymaniye müderrislerinden Kadızade Şemseddin Ahmed Efendi'den hususi ders alarak Halep kadılığına atanan hocasına iştirak ederek, Dmat Rüstem Paşa'nın ölümünden sonra sadrazam olan Semiz Ali Paşa döneminde 1561 senesinde ''danişmend'' oldu.  Danişmendler, yüksek medrese sonrası tekrar sınava tabii  mülazım olunarak kadıların yanına stajyer olarak atanırlar. 1563'de Silivri'de Piri Paşa Medresesine müderis olarak atanarak ardından İstanbul'daki Murad Paşa Medresesinde göreve başlayarak şiirleriyle zamane Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman'ın güvenini kazanarak desteklendi.

           Mahmud Abdülbaki'nin şöhreti Anadoluyu aşarak İran, Hint, Arap saraylarına kadar ulaşarak, muhibbi, medet, redifli gazelleriyle dünya yaşamının zevk ve tutkuların yansıtıldığı bir alan olarak görerek yiyip, içme, eğlenme, sevişme zevki onun bu yaşama bağlılığının göstergesidir. Şairler sultanı olarak nam saldığı dönemde Mahmud Abdülbaki bu dünyada yaşamaktan mutluluk duyarak, dünyanın geçiciliğini hatırladığı zaman da, dünya nimetlerinden gönlünce yararlanamamış olmanın ukdesini yansıtır mısralarında, mecazlarını, söz ve anlam sanatlarını büyük bir ustalıkla kullanarak, imale ve zihaflara fazla yer vermeden Türkçe'yi aruza uyarlamıştır.

               Kanuni Sultan Süleyman'a hususi redif gazeller yazarak bir çok kereler ilgisini ve iftiharını kazanmıştır. Osmanlı'da Sultan'ın ölümü üzerine peşine adet üzere yazılan mersiyesi meşhur olup, Kanuni Sultan Süleyman'ın vefatı üzerine kendine vazife edinerek ölümü ve yaşamın felsefesini içeren hususi bir terkibibent ağıt yazar ki, hüzünlü ve karamsarlığın yanında dünyanın ve zevklerinin geçiciliğiyle Kanuni'nin yüceliğini över. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünü 48 gün boyunca saklayan sadrazamına (Sokullu Mehmet Paşa) bilhassa teşekkür ederek, padişaha rahmet dileyip mersiyesini teslim eder. İkinci Selim'e bilhassa ''Cülus Kasidesi'' yazmasıyla birlikte, sırasıyla Mahmud Paşa, Eyüp, Sahn medreselerinde dersler verdi. III. Murad zamanında Süleymaniye müderrisliğine getirilerek zamane, iftiraya uğrayarak II. Selim'i, III. Murad'a tercih ettiği sonucu çıkarılan şiirin kendisine ait olmadığını kanıtlayarak ölümdem kurtuldu. 1592 senesinde Şeyhülislamlığa yükseltiemeden emekli edilerek 1599 senesinde vefat edilerek İstanbul'a defn edilmiştir.

[email protected]                                              

Araştırmacı Yazar

Volkan Yaşar Berber

YORUM EKLE