Siz Bilirsiniz!

                                   Gerze Gündem okurlarım, izlediğim yol sanırım hepinizce bilinmekte. Yöremizin, sizlerin ve ülke sorunlarına el atmaya; yorumlarımı da gelişen olaylardan etkilendiğim oranda sizlere aktarmaya çalışıyorum.

                                   Çünkü bizde insanız. Belli birikimimiz ve dünya görüşümüz var. Eksiklerimiz elbette olacak. Yıllarca bildiğim ve inandığım bir gerçek vardır. O da şudur:” YAZMAK, DÜNYADA YAPILAN EN YALNIZ İŞLERDEN BİRİDİR!” Yazmak gerçekten zor bir iştir! Yazılarınla kimini mutlu, kimini mutsuz eder üzersin! Kimini kendine dost, kimini düşman yaparsın! Kim ne derse desin. Halkın ve haklının yanında olduğum için, dostlarımın da çok olduğuna inanıyorum!

                                   Utulmaması gereken bir gerçekte var: Halkın ve haklının ortak düşmanı o kadar çok ki! Elbet bunu da göz ardı etmiyoruz. Bu doğrultuda yazılarıma devam edeceğim. Çünkü halkın ve haklının sesi olabilme bir gazetecinin hele de yerel basının öncelikli görevi olduğuna inanırım.

                                   Ah o politikacılar yok mu? 1950’den beri DEMOKRASİ dediler. Ne halka ne de neferleri olduklarını söyledikleri partilerine Demokrasinin “D” sini bile getiremediler! Günümüzde de demokrasi mücadelesini kendi adlarına yaptıklarını sanıyorum! Halkımızın sorunlarına ve çözüm yollarına şayet sıra gelebilirse! Haksız mıyım? Ne dersiniz?

                                   Hala günümüzde bile Demokrasi konusunda kalburla su taşımaya devam ediyorlar! Sakın ola ki kalburla da su taşınır mı demeyin! Bal gibi de taşınır. Suyun katı halini unutmayın. O da buz halidir. Bizim içimizden çıkardığımız, bize benzer politikacılar, su gibi akıcı olan demokrasiyi buzdolabına koyup dondurmuşlar!

                                   Dört beş yılda bir yapılan genel seçimlerle, Demokrasiyi hatırlayıp, dolaptan çıkarmak için; sandığı ortaya koyarak bizlerden oy istiyorlar! Halk da siyasi yelpazedeki bölünmüşlükle, dondurulmuş Demokrasiyi sandık aracılığı ile dolaptan çıkarmaya çalışıyor! Nerede o özlediğimiz Demokrasi! Belki bir başka bahara kaldı diyebiliriz! Ne acıdır ki tüm Anadolu halklarını kucaklayan Anayasamızı bir türlü yapamadık!

                                   Yıllarca yapılan seçimlerde, sandıktan çıka çıka buharlaşıp uçup giden Demokrasi bulutlarını görmekteyiz! Bir başka baharda yağmur olur üzerimize Demokrasi yağmurları yağar diye gelecek seçimleri bekliyoruz! Nedense her atılım seçimlere bağlanmış! Seçimlerle ortaya çıkan sonuçlarda da Demokrasi sorununu bir türlü çözemedik! Şikâyetçi olan siyasi partiler, ne seçim yasasını ne de partiler yasasını değiştiremediler! Neden, acaba? 12Eylül dayatması bu yasalar hala yürürlükte! Bugünün iktidar partisinin çoğunluğu var. Sizce neden değiştirme girişiminde bulunmuyor! Çünkü bu yasalardan çok memnun!

                                   SOLDA SIZI!

                                   Bir adam, arkadaşına rahatsızlığından dert yanarak:

                                    -“Şu sol bacağımdaki romatizma ağrıları beni öldürecek!”demiş!

                                   Arkadaşı:

                                   —“Üzülme diye fikir yürütmüş, yaşlılık belirtileri bunlar…”demiş!

                                   Adam:

                                   —Saçma, demiş! Sağ bacağımda sol bacağım kadar yaşlı olduğu halde onda en küçük bir sızı bile yok!”

                                   Bu söyleşi bana ülkemizdeki sağ ve sol yelpazedeki siyasi partilerimizin durumlarını anımsatıyor! Sağ iktidarlardan kendi adıma hiçbir beklentim yok!  Bunun ötesinde ülkemin ve halkımın kurtuluşunu, ülke solunun ilkeli bir birlik oluşturup, seçimlere katılarak iktidar olabileceğini; bizleri aydınlığa ve ülkeyi düzlüğe çıkaracağına hep inanmışımdır! Ama ne zaman? İnsanlar hep hayalleriyle yaşarlarmış! Bizimkisi de hayal olsa gerek diye düşünmekteyim!

                                   PENCERE

                                   Trende, pencerenin önüne oturmuş olan iki kadın kavga ederek, diğer yolcuları rahatsız ediyorlarmış.

                                   Kadınlardan biri:

                                   —Pencere açık dursun, Havasızlıktan boğulacağım diye tutturmuş.

                                   Öteki ise:

                                   —Pencere kapalı dursun, soğuktan donacağım, diye ısrar ediyormuş. Her ikisi de kendi arzusunu ötekine kabul ettirmekmiş…

                                   Kavga böyle bir süre devam ettikten sonra, köşede oturan yaşlı bir adam okumakta olduğu kitaptan başını kaldırarak,

                                   —Bayanlar, demiş.” Bana kalırsa pencere önce biraz kapalı dursun. Biriniz havasızlıktan boğulduktan sonra camı açarız, o zamanda diğeriniz soğuktan donar. Böylece ikinizden de kurtuluruz da vagon halkı sonunda esenliğe kavuşur.”demiş.

                                   O tren vagonunda seyahat eden iki kadından farkı olmayan bazı politikacılarımızdan, acaba nasıl kurtuluruz ve de sonunda hep birlikte esenliğe kavuşuruz dersiniz?  Yoksa katlanmaya devam mı edeceğiz!

                                   YÜZ AKI!

                                   Bu masalı sanırım hepiniz anımsayacaksınız.

                                   Sılaya çıkan bir adam yüz koyununu bir çobana emanet etmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra geri dönmüş. Çobanı bularak koyunlarını istemiş. Çoban iki gözü iki çeşme şunları anlatmış:

                                   —“Ah, sorma efendi, sorma! Gök patladı, doksanı çatladı. Beşini verdim kasaba, üçünü sayma hesaba. Dün geberdi birisi, işte bugünkünün derisi.”

                                   Orada bulunan bir deriyi alarak sürü sahibine uzatmış. Bu korkunç hesaptan başı dönen ve müthiş sinirlenen mal sahibi, orada bir çanak yoğurdu kaptığı gibi çobanın başına geçirmiş!

                                   Yüzü yoğurttan bembeyaz olan çoban:

                                   —“Çok şükür hesabımı yüz akıyla verdim” demiş!

                                   Gelecekte halkımız bu masaldan bir ders çıkaramaz da önümüzdeki ilk seçimlerde de bu tür politikacıları, masalda olduğu gibi kendisinin çobanı sayarak, vekillerinin o kadar çok soruşturma dosyalarını göz ardı edip, onları sandıkta aklamaya çalışacaksa, ayrıca sandıktan demokrat ve devrimci Milletvekili değil de hala Orta Çağın kafasını taşıyan Milletvekilleri çıkarmaya devam edecekse; Demokrasi bu ülkeye hiç mümkünü yok gelemez! O zaman halkımıza “Siz Bilirsiniz!” demekten öte ne gelir ki elimizden!

                                  

                                   Sevgiyle kalın.

                                   Ali Vacit TOKMAK

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ali Vacit Tokmak
Ali Vacit Tokmak - 8 yıl Önce

mustafa, yazımın tamamı yoksa gelmedi mi?
Özür dilerim hocam indirirken bir yanlışlık oldu herhalde yazının tamamı yayında.