Üzme Tatlı Canını…!

Bir kent nasıl gelişir.
Sorunlarını nasıl çözer.
Gelecek nesillere yaşanabilir bir mekanı nasıl bırakır.
Yaşam kalitesini artırır.
Mutlu yarınları inşa etmeye başlar

Bir kenti kent yapan dinamikler vardır.
Sorumluluk üstlenen kurumlar kent yaşamı için vazgeçilmezdir.
Kent gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşları yaşanılan mekanlara kalite ve güzellik katarlar.
Bunların hepsi bulundukları kenti daha ileriye taşımanın tasarımını ve çalışması içendedirler.
Gerçekten bu hususun gerçekleşmesi için…
Birbirleriyle sürekli görüş alışverişinde bulunurlar.
Amaç ; kentin refah düzeyini artırma ve var olan ortamı yaşanabilir kılmadır.
Bu görüş açısından Karabük’e baktığınızda neler görüyorsunuz..?
Yaşanabilirlik,refah,kalite ve ortak akıl adına…

Bakıyoruz da sorunu çözmesi gerekenler çalışma yerine ,bol bol laf üretiyorlar.
Öyle bir üretimi ki bu süreç, her akşam TV haberlerinde kafa ütülemeye dönüşüyor.
Tabi siz bunu görüp şaşkınlık geçirmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Yahu kardeşim bu sorunları çözmesi gerekenler neden yerlerinde oturup ,iş yapar görünüp laf ebeliği yaparak durumu geçiştiriyorlar ….
Yada yaptıklarının kent için anlamını bilmekten uzaklar.
Demek ki “laf salatası” yaparak ve görüntülerde kendi fotoğrafların değer vererek işler yürümüyor.
Peynir gemisinin yerli yerinde durduğu gibi.
Demeç ve konuşmalarla memleket idare edilseydi her yer güllük gülistanlık olurdu.
Ama olmuyor.
Ne demiş atalarımız.
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Toplumsal sorunları yerinde ve zamanında çözmek için tabir yerindeyse lay lay lomculuğu terk etmek gerekiyor.
Ama nasıl?
Bu sorunun yanıtını bulmak çok zor.
Öncelikle aşılması gereken engelleri çok iyi bilmek gerek.
Diyelim ki bildiniz.
Ancak bu seferde engelleri besleyen çıkar çevrelerini karşınızda buluyorsunuz.
Kısırdöngü fasit daire içine hepimizi hapsediyor.
Kaytarmacılık ve laf ebeliği bizleri olmaz işleri içinden çıkılmaz bir duruma düşürüyor.

Lay Lay Lomculuk ile nikah kıymış bir güruh var ortada.
Çözüm üretir görünen.
Nasıl olsa vatandaş yutuyor diyen.
Ve onları destekleyen….
İyi güzel de bu insanların mutlu bir kentte yaşamaya hakları yok mu?

Onların mı?…

Var.
Ama…
Zihniyet şu…
Bundan öncekiler nasıl memnunsalar şimdikilerde bakar kör olarak olanları benimseyeceklerdir.
Düşünce bu…
Öyleyse…
“Üzme tatlı canını”…
Evet…
İşte bizi bize anlatan anlamlı sözcükler dizesi…!

 

YORUM EKLE
YORUMLAR
HÜSEYİN BODUR
HÜSEYİN BODUR - 8 yıl Önce

benim okul arkadaşim bu konuyu bir insan ancak bu kadar sade ve yalin ,yalin olduğu kadarda kisa tarif eder...emeğine,yüreğine ve kalemine sağlik..ama;;;;;;;;ne kadar yazarsak yazalim siyaset denilen şey için işine girdiğinde maalesefffff menfaatt hemen orada mantar gibi türüyor...ama o siyasetçilerede fazla kabahat bulamiyorum çünkü;;;;;onlar bizim içimzden çikti..bu eser bizlerin milletce en kötü ve ayağimiza mermi siktiğimiz utanacağimiz, üzüleceğimiz ve kahredeceğimiz bir ayibimizdir...ama ;;;;;gerçektende müslüamnsak eğer...yoksaki herşey zamanla yozlaşacak dümura uğrayacak bundan;;;;bizler nasibimizi aldiğimiz gibi geleçek kuşaklarda nasibimi aci bir şekilde alacaklardir....işte kendimize bu kadar kötülük yapabilecek kadar gözlerimiz kör, dudaklarimiz duymaz,kuaklarimiz ise işitmez oldu...saygilarimla..!!!!!!!!!!!1