Gerze gündem haber emlak
2016-03-14 14:31:20

DOLMADAN OLMAZ…!

Bekir Demirci.

14 Mart 2016, 14:31

Aynı mahallede, aynı topu patlatıp, aynı evcilik oyunlarını oynayarak, aynı komşunun camını kırıp, aynı bahçenin eriğini aşırarak, fakirliğinizi aynı sofralarda bölüşerek, kısacası aynı havayı soluyarak büyürsünüz. Sonra babalardan birine ya miras kalır, ya da Allah "yürü ya kulum" der ve ne olursa ondan sonra olur. Ne mi olur?

Eğer hazım problemi var ise;

Önce ev ve mahalle değişir, zengin muhitine taşınılır.

Acilen son model bir araba alınır,

Çevre ile birlikte, kıçındaki dondan, başındaki şapkaya kadar tepeden tırnağa değiştirilir.

Kolay değildir “sonradan asil” olmak, anadan doğma olanlara benzemek istersen bedeli ağırdır, “değişmek zorundasındır”.

Bu arada önceleri ayda bir kez, daha sonra senede bir kez, eski mahalle ziyaret edilerek "kalanlara" atılması gereken hava vardır. Yeni öğrenilen her şey onlarda denenir.

Önce dil değişmek zorundadır ve doğal olarak "dil kırmalar" başlar.

İşte sıkıntılar da tam orada başlar, ev değişir, urba değişir, mahalle değişir, yemek değişir de parayla, lanet olsun o dil değişmez kolay kolay. En kaliteli hocadan da alsan dersi, o kültürle yoğrulmadı isen, okumuyorsan işin zordur, ne en son sistem bilgisayarın, ne de en fiyakalı aypon bilmem kaçının sana hiç bir yardımı dokunamaz, tabi ki babanın parasının da...

Sende de o yoktur, başlarsın diline “yama” yapmaya. başlarsın da, o da öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Sözcükler yerinde ve taşıdığı anlamları içeren konumda kullanıldığında yüceltir sahibini. Öyle anlamını bilmediğini sırf bilmem hangi artiz, sanatçı kullandı diye kullanırsan, bir harften bir şey çıkmaz deyip ,“empati” diyeceğine “sempati” falan dersen, ağzı dururken kıçıyla gülerler insana. Çünkü konuşmak bir ayrıcalık, bir haktır ve paranın satın alamayacağı bir zenginliktir. Ve bu servete ve ayrıcalığa çok uzun soluklu emek sonucu ulaşılır.

Boş çuval dik durmaz derler. “Olmak için ise dolmak gerekir.” Tabi bu arada doldurulacak yeri iyi bilmek, dolmak kavramı ile “küpü doldurmak” kavramının da karıştırılmaması gerekir.

Çünkü İNSAN beyin denen bilgisayardan ancak yüklediği kadarını alabilir.

Birinci şartı ise okumaktır, bıkmadan usanmadan, bilginin açlığını hissederek, her sayfadan yeni şeyler alarak ve bunları diline ve hayatına katarak ve en önemlisi anlayarak okumaktır, okumuş olmak için değil…

Gözlemdir, yorumdur, kıyastır, hayata ve insana dair kafa yormaktır, onu anlama, kavramaya ve sorgulama adına çıkılan sonsuz yoldur.

Tabi ki bazıları için zararları da yok değildir. Öncelikle düşünmeye sevk eder, düşündükçe de eskileri, algıları, sabitleşen fikirleri, hayata ve insana bakışı yani o güne değin oluşan değerleri, gerçekleri değişir. İnsanı başka türlü görmeye değerlendirmeye, doğaya başka pencereden bakmaya, kuşu, çiçeği, ağacı, taşı toprağı bile sevmeye başlar insan. Ve bununla beraber de içinde kıyametler kopmaya da..

Zorlanır, reddeder ancak amiyane tabirle “ucu girmiştir” bir kez ve artık geriye dönüşü yoktur. Bu “kendinin farkına varışta” her sayfada güzelleştiğinin, bilgi dağarcığına katılan her yeni kelimede kendine duyulan güvenin sonsuz hazzı yakalanmıştır bir kere…

O güne değin hayatının “vazgeçilmezleri” noktasına koyduğu tüm değerler de, yerini bir bir yeni “diğerlerine” bırakmaya başlamıştır. Eş, dost, arkadaş, sırdaştan başlayarak önce çevre değişir, çünkü yetmez, yetemez. “Değiştin, burnun büyüdü, kimseleri beğenmez oldun” eleştirileri yüksek sesle dillendirilmeye başlar ve bununla birlikte de yalnızlığa doğru çıkılan yoldaki ilk adımlar da tabi ki. Algılar değişmiştir, değerler değişmiştir bakış açıları değişmiştir, doğrular, gerçekler değişmiştir. O gitmiş yerine başka, bambaşka biri gelmiştir. Kokuya, mücevhere, giyime vb. ayrılan bütçe, artık başta kitap olmak üzere, sinema, tiyatro, sergi, seyahatler gibi, yıllardır boş duran bilgi heybesini doldurmak için harcanır.

 

 Doldukça ne kadar boş olduğunun farkına varış sürecidir varılan,

Sevdikçe sevginin yüceliğinin erişme sürecidir varılan,

Görmeye başlarsın,

Duymaya başlarsın,

Dokunmaya başlarsın,

Tat almaya başlarsın ve yeniden ve hiç olmadığı gibi;

Koklamaya başlarsın hayatı…

Yani dostlar;

Okumak beyni yorsa da bir miktar;

Kul’u birey,

Canı canan,

İnsanı insan yapar…

Ne mutlu insan olduğunun farkına vararak yaşayanlara,

Ne mutlu tüm canlıların acıları ile acımayı becerebilenlere,

Ne mutlu “DUR” diyebilenlere ve

Ne mutlu İNSAN kalabilenlere…

Sevgi İle Kalın…

Bekir Demirci

Yorumlar (1)

HÜSEYİN BODUR 8 Yıl Önce

emeğine ,kalemine ve o güzel yüreğinle ve bebdenine sağlik bekir bey kardeşim,mahalle arkadaşim....tebrik ediyorum,başarilarin daim olsun diyorum..saygilarimla..!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.