ELEKTRİK ALAMADIM…!

Sunucu-Paravanı açalım mı?

Kadın-Erkek-Açın
Sunucu-Kararınız?
Kadın-Erkek-Elektrik alamadım-kriterlerimiz farklı-bir şey hissetmedim

Erkek-Benim kriterlerimi biliyormusunuz?

Kadın-Hayır ben dinlemedim,sizi annem beğenmiş..!

-Kaç çocuğunuz var?

-4, ama hepsi de evli,(ya da) iki, ama anneleri ile yaşıyorlar..(aman ayak bağı olmasınlar, çocuklar evli veya anne babaları ile yaşıyorsa, yok sayılıyor)

Erkek-Daha önce evlendiniz mi?

Kadın-3 defa evlendim, “ama” kısa sürdü,(kısası evlilikten sayılmıyor ya)

Sunucu-Kararınızı verdiniz mi?

Erkek-Her konuda anlaştık

Kadın-Sakalını keserse olur.(Başka bir adayın tepkisi üzerine)Ayol benim sakallı istemediğimi gazeteler bile yazdı.

Aday-Ama siz renkli gözlü de istemiyordunuz ama adayınız yeşil gözlü..!

Kadın-Olsun onun çaresi var artık(sanki lensi o icat etmişcesine gururlu)

Kadın-Ev isterim, araba isterim, ekonomik durumu iyi olsun, beni taşıyabilsin?

Erkek-Peki sen bana ne vereceksin?

Kadın-(İki elini yukarıdan aşağıya doğru yanlara açarak süzüm süzüm süzülür ve sunumunu yapar)
Ve daha aklınızın köşesinden dahi geçiremeyeceğiniz,”bu kadar da olmaz” dedirtecek, 18 yaş üstü hemen her meslek, kültür ve sınıftan ülkenin her yerinden müşteri olan, kadın ve erkeğin reyting(para) uğruna, çok azının” belki bir umut” büyük çoğunluğunun ise “kısa yoldan şöhret olma” adına bilerek ve isteyerek duygularının, bedenlerinin ve insanlıklarının sömürülmesine izin verdikleri ve hemen her kanalda yer bulan insan erozyonu.

Adı “evlenme programı”

Evlilik;
Hayatı “iyi ve kötü günde paylaşmak” amacıyla bir ”evet” ile ve “bir ömür” sözüyle başlayıp, bazen birkaç gün, bazen birkaç ay, bazen de birkaç yıl sürebilen, bazılarının çok nadir de olsa tamamlayabildiği yolculuk.

“Kültür, ahlak, toplum yapısının soysuzlaştırılması v.b. gibi derin mevzuları bu işin akademisyenlerine, “aydınlarımıza” bırakalım” diyeceğim, yattıkları kış uykusundan ayılar, yılanlar v.b. bile 6 ayda bir uyanırken, onlar üzerlerine serpilen ölü toprağı yüzünden son 20-30 yıldır zaten uykudalar. Onları hiç “uyandırmadan” biz en iyisi eksiği-gediği, doğrusu-yanlışı ile kendi derdimize, kendi çapımızda derman olmaya çalışalım.

Değerli Dostlar;

Takip eden arkadaşlar bilirler,”Kelamı Gıt Ağabey” başlıklı köşe yazımda, bizzat yaşadığım bir olaydan örnekler vererek, evlilikte iletişimin ve paylaşımın, lüks yaşam koşullarından daha öncelikli olduğunu, olayın kahramanı “köylü kızının” dilinden aktarmaya çalışmıştım. O yazı; Paralı pullu, ama Türkçe konuşamayan bir “alamancı genci”, fakir bir köylü kızının ”kelamı gıt ağabey” haklılığı ile reddedişini hikaye ediyordu.

Bilirsiniz kültürümüz hayatın imbiğinden damıtılmış, her hecesi insana yol göstermeye vurgu yapan atasözleri, deyimler ve veciz sözlerle doludur.

Konumuzla ilgili ilk aklıma geliverenler de;

Davul bile dengi dengine,

Olmayacak duaya amin demek,

Görünen köy kılavuz istemez,

At pazarından eşek satın alınmaz.

Üniversite mezunu, 2 dil bilen, Nişantaşı vitrinlerinden fırlamış, emekli 65 yaşındaki Füsun hanıma, ödünç takım elbise ile programa katılan Hayrettin amcanın, emekli maaşı ile sadece bir parfüm iki de rujunu alabileceği Füsun hanıma talip olmasını hangisi ile özetlersiniz. Tabi ki olmayacak duaya amin.

Yine birkaç lisanı ana dili gibi konuşan, kalburüstü olduğu her halinden belli olan, insanlara Everest’ten bakan, yaşlı çapkın Emre Beyle;

Göbeğinin yağlarını saklamak için ecel terleri döken, dip boyası çoktan gelmiş geçmiş, boyu karşısındakinin ancak beline gelebilen Hafize teyze, sizce yüksek yüksek tepelere ev kurabilirler mi? Gel de “görünen köy kılavuz istemez” deme..!

Yalanın, riyakarlığın, sahtekarlığın, seviyesizliğin, onursuzluğun gırla gittiği bu rezaletin her birinden uzunca bir öykü çıkaracak kadar malzeme mevcutta, biz şimdi zurnanın malum sesi çıkarttığı yere dönelim.

Beylik bir söz vardır;”yalnızlık Allaha mahsus” derler. Eğer böyle “çok” olacaksanız ömrünüzün kalanını da onurlu ama yalnız ve “yok” olarak geçirin. Çünkü hiç birimiz elektrik alamadım, kriterlerimiz uymadı gibi rezil gerekçelerle onursuzlaştırılmayı hak etmiyoruz. Yaptığınızın “at pazarından, eşek satın almak”’tan öteye geçemeyeceğini lütfen anlayın. Bu programlarda “yakılan mumların yatsıya kadar bile yanmadığını” mevcut üç kuruşluk birikiminizin bu işi meslek haline getirmiş ahlaksızlarca üç günde tüketileceğini bilerek yapın hesabınızı. Bu rezilliğin kapitalist düzenin insanı bayağılaştıran, onun çaresizliğini ranta çeviren yeni bir oyunu olduğunu anlayın.

Eskilerden konumuza da tam uyan bir sözle bitirelim;

“Bir kör satıcının, bir kör alıcısı mutlaka bulunur” derler. Siz yine doğruluğu ispatlamış atalarımızdan kalmış yöntemleri göz ardı etmeyin bu konuda, kapınızı evliliğe açık tutun, kendi çapınızda ve dostların vesilesi ile araştırın, çaba gösterin.

Ne demiş atalarımız;

“İsterse gelir, hintten, yemenden, istemezse ne gelir elden”

Yazgınızda varsa zaten olur.

Evlenmiş olmak için evleneceğinize, müzmin bekar kalın,

Ha bir de sevgi ile kalın…

Bekir Demirci