Anadolu da Harran

                     Harran ismi, M.Ö 2000 başlarına ait Mari ve Kültepe çivi yazılı belgelerde ''Har-ra-na'' ve ''Ha-ra-na'' şeklinde geçerek mamafih bu belgelerde Hıristiyanlığa kadar önemini korumuş olan ''Sin'' tapınağında önemli bir antlaşmanın imzalandığı yazılıdır. Harran, Selevkoslar devrinde ''Carr-hae'' adını almışsa da yerli halk bu adı tutmayarak eski adı yaşatmıştır. Çevresi bugün de surlarla çevrili şehrin ortasında Harran'ın tarih öncesi çağlardaki durumunu açıklığa kavuşturacak höyük bulunmaktadır. Hz. İbrahim' in (a.s)'ın  evinin, höyüğün kuzey eteklerindeki kalıntılar arasında bulunduğu bilim çevrelerince iddia edilmektedir.  M.S. 639 yılında Arap egemenliğine geçen Harran, 744-750 yılları arasında Emevi halifelerinden II. Mervan tarafından başkent yapılmıştı. Emevilerin Asya bölümü 750 yılında burada sona ermiştir. Harran ilçesindeki arkeolojik kazılarda, Abbasiler döneminde yapılan 900 yıllık hamama bağlı şadırvan ve ticarethane kalıntıları bulundu. Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Fatımı , Selçuklu, Eyyubi ve Osmanlı gibi İslam devletlerinin medeniyetlerine beşiklik yapmış olan Harrani 1260 yılında Moğol istilasıyla tahrip olmuş ve bir daha eski günlerine dönememiştir.

                 Daha eski geçmiş tarihine baktığımız zaman sahih kaynaklarca da bahsedilen Harran XI. yüzyıla kadar büyük bir bilim merkezi konumundaydı. Zira Abbasi hükümdarı Harun Reşid'in yaptırdığı, dünyaca ünlü Harran Üniversitesi buradaydı, aynı zamanda zamane evliyaların uğrak yeri de olmuştur. Seyyah İbn-i Cubair, zamanın Harranı'nı şöyle anlatmaktadır. ''Harran gölgelik ve ağaçlıktı. Sebze ve meyvelerin lezzeti çeşit çeşitti, suları boldu ve devamlı akardı. Şehrin suyu kuyulardan çıkardı ve her evin bir kuyusu vardı. Harran halkı çok misafir severdi. Her ne kadar hanları ve dükkanları varsa da, kendi evlerini de misafire açarlardı. Yolları büyük ve genişti. Harran içinde kapalı çarşılar bulunduğundan, çevre şehirlerin halkı alış veriş için buraya gelirdi. Sonra kuraklık oldu, bu kuraklık 7-8 yıl sürdü ve Harran harap oldu.'' demektedirler. 13. yz. ait seyahatnamelerde Harran'da 4 medrese, 1 hastane, 1 düşkünler yurdu ve 8 hamamın olduğu yazılıdır. Harran, asıl ününü medreselerinde yetişirmiş olduğu alimlerinden almaktadır. Devrin en ünlü matematikçilerinden 821 doğumlu Sabit Bin Kurra, astronomi bilgini Battani, Hrrani lakabıyla ün salmış Ahmet Bin Yunus ve Ömer Bin Yunus kardeşler ile Cabir Bin Hayyan, Harran'ın yetiştirdiği büyük bilginlerdendir.

 

 

[email protected]                         

Araştırmacı Yazar

 Volkan Yaşar Berber

YORUM EKLE