Yüksek’den Manifesto

Eski Dikmen Belediye Başkanı, Adalet ve Demokrasi Platformu Başkanı Hüseyin Yüksek’den halka sesleniş.

Yüksek’den Manifesto

        Hiçbirimizin mecâli kalmadı belki…

        Doğduğunda oğlu, havalara uçan o güçlü askerin, ‘kar çiçeğini’ sünnet bile ettiremeden aramızdan ayrılması ya da kızına, gelinciğine doyamadan, beline kırmızı kurdele takıp evlendirememişken kudretli Mehmetçik’in vedasını tarif edecek kadar yürekli değiliz belki hiçbirimiz. Ama ‘bir yol’ var. ‘Bir ihtimal’ mümkün. Bir ışık görünüyor.

        Bu şehitlerin, yetimlerin tek nefesinden daha değerli değil hiçbir söz, bakış açısı, ideal Toprağa düşmüş gencecik fidanlarımızı yaşatacak bir ufuk “yanı başımızda…”

        Sadece “bir doğru” var yapabileceğimiz, kazanmak adına bir strateji, başarmak üzerine tek seçenek… Anaların gözlerindeki yaşı silmek, gönüllerindeki yası kaldırmak senin elinde çocuk! Türkiye’nin geleceği, kaderi, anahtarı sende…

Sen nefes alasın diye, son nefesini verenleri yaşatmak boynuna borçtur arkadaş.

Tozlu, mayınlı patika yollarda, engebeli, dağlık arazilerde, “4-6-8-12 kişilik” askeri araçlarda devriye atan masum oğulcuklar, taşların gerisinde, hain pusularda gizlenen korkak namlulara, adi ve pis kurşunlara hedef olmasın istiyorsan, bir şeyler yap!

        Arkadaş, vuran da vurulan da aynı türküleri söylüyor. Vurduranın etrafında saf tutanları boşa çıkarmak ise “senin elinde…” Bu acıları yaşatanlara, bu hendeklerin, barikatların, bu manipülasyonların sorumlularına ayağa kalk ve bir cevap ver! Ver ki; ateş sönsün. Yalnızlaştırılmaya çalışılan kim arkadaş? “Uzun Adam” dedikleri, sensin aslında… Asılsız, derinliği olmayan kavramlarla ötekileştirilmeye çalışılan senden başkası değil kardeşim. Dağda patlayan namertçe kurşun sesi, şehitliklerde, bir küçük kız çocuğunun körpe yüreğinde yankılanır kardeşim. Umut sende, ‘yarın’ sende…  Dağlardan silah değil, ‘kuş sesleri’ yükselsin sayende arkadaş… Gencecik gelinler dul kalmasın, bağrı yanık anaların gönlü dağlanmasın daha fazla...

        Sen güçlü olursan, başını kaldırırsan sen; dünyanın egemen ülkeleri zayıflar çocuk! Onların titrememesi için senin Cumhurbaşkanı’n elbette ‘diktatör’ olur, muhakkak ‘tek adam’ diye anılır, öyle ya ‘katil’ görülür, tabii ‘otoriter, baskıcı’ sayılır, “hain” denir. Yahu; arkadaş!

        Sen; düşmanına, rakibine methiyeler dizildiğini hiç gördün mü?

Bayrağına el uzatanlara da, taşeron örgüt PKK’ya da, teröre ‘finans’ sağlayan efendilerine de gereken karşılığı vermelisin. ‘Terör’ dediğimiz arkadaş; üç beş piyonun veya piyonların arkasına saklanmış korkakların provokasyonudur. Sinecek miyiz? Köşeye çekilecek miyiz? Bir ‘kahraman’ mı bekleyeceğiz, “kurtarsın” diye…

Yiğit sensin… Efe sensin… Kahraman sen… Umut sende çocuk!

Gelecek sende arkadaş… Hayat sende kardeşim!

Cumhurbaşkanı’nı hedefe oturtan, mevziye koyanlara iyi bak…

        Akbabalar pusuda bekliyor. 77 milyon terör ile gerilim tuzağına, istismar tuzağına düşürülmek isteniyor. Terör örgütünün yaptığı alçak eylemler, Kürt kardeşimin de tasdik ettiği değil; “tahkik” ettiği kurmacadır. Daha önce 3-5 çocuğun arkasına saklanmadılar mı? Kadınların gerisinde gizlenmediler mi? Ah kardeşim, oyun içinde oyunlarla; seni, beni, bizi, hepimizi yok etmek istiyorlar. Hesaba çekilmek istemiyorsan; önce sen, bir kendini hesaba çekmelisin. Muhalefet liderleri kimlerle dirsek dirseğe, paralel örgüt lideri, emekli vaiz değil, “müstafi vaiz” kimlerle omuz omuza… Gör!

        Seçtiğin Cumhurbaşkanı’nı yalnız bırakamazsın. Sana efendilik yapanlara değil; hizmetkâr olanlarla beraber olmalısın. Oyun çok büyük, bu oyunu birlik ve beraberlik içinde sen bozmalısın. Şer ittifakını sen dağıtacaksın! İslam mülkünün kilidi sende,

bu sahtekârlara, bu darbecilere, terör örgütlerinden beslenenlere sen cevap ver!

        Bıçak sırtında yürüdüğümüz bu günlerde, ‘ateş çemberi’ altındaki coğrafyada, yolumuzdan sapacak mıyız? Bu davayı, bu hareketi, bu mücadeleyi yürütecek olan sensin kardeşim… Bu bayraktarlık, şu sancaktarlık sana yazılmış arkadaş…

        Bu vandallar karşısında yumuşak olursak, geri adım atmazlar; bunu da bil.

        Sen müsamahakâr olursan, amaçlarına ulaşırlar. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık operasyonlarında Türkiye, ‘uçurumun kenarından’ dönmedi mi?

        Dünya ile yarışmak, dünyanın hayran olduğu ülke olmak istiyorsan eğer; yine, tekrar, bir kez daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında birleşmeye mecbursun!

        Öfkeli de olacağız, dimdik duracak, sert, onurlu, omurgalı duruş göstereceğiz!

‘Birlik ve beraberlik’ içinde olmaktan başka koşulu yok bunun… Terör bitecekse, hayallerine, yeniliklere, ilklere kavuşacaksan eğer yeniden;

Cumhurbaşkanı’na sen ‘dayanak’ olacaksın, “sığınak” sen olacaksın.

        Eski Türkiye’nin son Başbakanı’na, Yeni Türkiye’nin ilk Devlet Başkanı’na güvence de, sigorta da sen olacaksın ve ona sen sahip çıkacaksın arkadaş.

        Kan tacirlerinin, kaos ve kriz baronlarının düşmemiz, tökezlememiz için ellerini ovuşturduğu, hassas günleri yaşıyoruz. Onları izleyecek miyiz? Öleceğiz elbette…

 “Yeni Türkiye” dediğimiz, ‘devrim’ saydığımız bir “gala gecesi” değildir arkadaş.

        Birileri için kan akmış, gözyaşı akmış, ayrımcılık ve nefret yayılmış önemli değil; yeter ki hükümet zarar görsün, Cumhurbaşkanı zarar görsün.

Çözüm’ün yanında olalım arkadaş, akbabalar gibi cenaze peşinde koşanların değil.

        Bayrağımız, birliğimiz, kardeşliğimiz, en hassas değerlerimizle ‘bir arada’ olmak mı istiyorsun? Yoksa diğerlerinin de debelendiği bataklığa sürüklenmek mi?

        Sevdiklerinle haşrolunacaksın. Kimlerle anıldığına dikkat etmelisin.

Her şey açık seçik, ayan beyan ortada… Kızlarına en ağır baskıları kurup, sonra da ‘Başınızı açın’ diye dayatanlarla mı yürüyeceksin, ‘terör’ üzerinden ülkene operasyon yapan, ayar vermeye cüret edenlerle mi olacaksın? Yoksa özgürlüklerini sağlayan, kendi devletini ve onun hükümetini terörle suçlayan, bürokratlarını ‘terörist’ diye yaftalayanlarla, Cumhurbaşkanı’na ‘katil’ diyebilecek kadar seviyesizleşerek, düşünce hürriyetini, ne pahasına olursa olsun getirenlerin yanında mı olacaksın?

Mülkün sahibi Allah’dır.

Arkadaş!

Devlet meselesi bu, ülke bekası konuştuğumuz.

Öz yurdunda “garip” kalma, öz vatanında ‘parya’ olma…

Sen, bu ülkenin sahibisin, başkalarına emanet edemezsin, etmezsin!

Seçtiğin cumhurun başkanı etrafında dalga dalga çoğalarak,

şer odaklarının, kirli ittifakların hesaplarını alt üst etme vaktidir.

Arkamızda gemileri yakma zamanıdır artık.

Alemlerin Rabb’i Allah’a hamd olsun.

Suriye’nin Irak’ın, Mısır’ın, Filistin’in, Doğu Türkistan’ın, Myanmar’ın, Sudan’ın, Bangladeş’in, Bosna’nın, Azerbaycan’ın umudu sende…

Sen de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da, olmak zorundasın.

Onunla yürümek zorundasın! Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah’tır. İnanmalısın.

Zafer artık kılıç ve atlarla olmuyor. Birlik ve beraberlikle gerçekleşiyor kutlu galibiyetler.

“Terör” dediğin ancak ‘güç birliği’ içinde böyle son bulur. Bulacaktır.

Türkiye için, milletin kendisi için, insanlık için güzel bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın?

Başınızı Ağrıttım Uzun oldu Ama yüreğimden Gecenleri sizinle Paylaşmak istedim Değerli Büyüklerim ve kardeşlerim


Hüseyin yüksek

Gerze Gündem Haber

Güncelleme Tarihi: 18 Ocak 2016, 15:46

Mustafa Yoğurtçu

YORUM EKLE
YORUMLAR
serdar
serdar - 8 yıl Önce

adamln dıbı,;)

banner381
SIRADAKİ HABER