25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olması dolayısıyla Gerze Kadın Platformu hazırladığı basın açıklamasını ilçemiz Belediye dükkânları önünde gerçekleştirdi. Düzenlenen basın bildirisine Gerze Belediye Başkanı Osman Belovacıklı ile birlikte öğretmenler ve vatandaşlar katıldı. Basın bildirisinin sloganlar eşliğinde okunmasının ardından Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği Psikologları Nurgül Öztürk ve Merve Karabulut tarafından Say Aile Çay Bahçesinde “Şiddet Farkındalığı” konulu panel gerçekleştirildi. Panelde şiddetin türlerine, kadına ve erkeğe toplumsal hayatta yüklenen rollere, toplumsal cinsiyet ayrımının nasıl oluştuğuna, sosyal inşa sürecine, cinsel şiddetin nerelerde gerçekleştiğine, flört şiddetine, ilişkideki hiyerarşi ve güç dengesizliğini ortaya çıkaran etmenlere odaklanılması, dijital şiddetin ne olduğu, cinsel şiddetin nasıl meydana geldiği ve ilişkide şiddetle karşılaşınca nasıl tepki verildiği gibi birçok konuya değinilerek katılmcıların soruları cevaplandırıldı.
BASIN VE KAMUOYUNA
Biz kadınlar, umudu doğuranlar olarak, bütün zorluklara, her türden şiddete rağmen biat etmeden itirazımızı her zaman dayanışmayı büyüterek daha güçlü bir sesle dile getireceğiz.
Yaşadığımız her türden ayrımcılığa ve şiddete karşı özgürlük mücadelemizi toplumsallaştırarak evde, sokakta, tarlada, fabrikada hep yan yana kol kola durarak umudu yeniden, hep yeniden doğuracağız!
Popüler kültür dilinde, geleneksel söylemlerde, şarkıların, edebiyatın, atasözlerinin, deyimlerin, Türk Dil Kurumu tanımları içindeki şiddet içeren tanımlamaları, futbol, mizah, kısacası kadını anaları, kız kardeşlerimizi aşağılayan söylemleri gündelik hayatımızdan ve hayatın her alanından çıkartıyor, dışlıyoruz. İlkel eril zihniyet ürünü küfür; şiddeti ve tecavüzü meşrulaştırmaktadır.
İçerde ve dışarda sürdürülen savaş politikaları, kutuplaştırıcı ve nefreti körükleyen siyaset, eril şiddeti meşrulaştırıyor. Savaşın en ağır bedellerini kadınlar ve çocuklar ödüyor. Savaş; kadınlar için daha fazla tecavüz, yoksulluk, göç ve kölelik anlamına geliyor.
Hak ve hukuk kavramlarını hiçe sayan OHAL kapsamında çıkarılan 28 KHK ile; 21 bin 409 kadın emekçi işinden edildi. İhraç edilen 53 kişi intihar etti. Onbinlerce kadın adli ve idari soruşturmalara ve cezalara maruz kaldı.
Belediyelere atanan kayyumlar eliyle kadın birimleri işlevsiz hale getirildi. Şiddetle mücadele eden kadın dernekleri kapatıldı. Kadın sığınma evlerinin arşivlerine el konuldu. Gizlilik gerektiren bilgilere daha fazla kişinin ulaşması düzenlemesi getirildi. Kadın siyasetçiler, belediye eş başkanları, gazeteciler,eğitim emekçileri, kadın hakları savunucuları ve sendikacılar tutuklandı.
Bir yandan eşitlik, adalet, özgürlük ve barış gibi evrensel talepler linç sebebi olabiliyorken, bir yandan da yaşam alanlarımız sınırlandırılıyor. Sokağı kadınlar için daha güvenli hale getirmek yerine; pembe otobüs gibi ayrımcı uygulamalarla seyahat özgürlüğümüz elimizden alınmaya çalışılıyor. Makbul kadınlığın yegane şartı olarak mutlak itaati dayatan normlar, yeni toplumsal değerler olarak inşa edilmeye çalışılıyor.
İktidarı boyunca başta kiralık işçi büroları, taşeron ve performansa dayalı çalışma biçimleriyle kadın emeğinin daha fazla sömürülmesinin, kadınların esnek, güvencesiz ve düşük ücretle istihdam edilmesinin önünü açan bir çok düzenlemeyi hayata geçiren devlet, OHAL KHK’ları ile iş güvencesini fiilen ortadan kaldırmıştır.
Çalışma hayatının esnekleştirilmesi en çok kadın emekçileri etkileyecek, kadını eve hapsedecek, iş güvencemizi, emeklilik hakkımızı gaspedecektir.
Kadınların özerk alanlarına müdahaleyi kendine hak gören hükümetlerin; cinsiyetçi, tekçi, militarist, dinselleştirme politikalarına boyun eğmeyeceğimizi defalarca söyledik, yine söylüyoruz.
Her haliniz cinsiyetçiydi, OHAL’iniz daha cinsiyetçi. Her Halinize Direneceğiz!
Haber: Özge İnce
Gerze Gündem Haber
